"Bağışıklık taşıyan kişi en son Doğu tarafında görünmüş. Siz de..." Elindeki büyük haritayı açıp masaya koymuştu.
"20 gün içinde buradan buraya kadar her yeri karış karış arayacaksınız." Haritadan aramamız gereken yerleri gösterip geri çekilmişti.

"Anlamadığınız bir şey var mı?" Diye sorduğunda başımı kaldırıp ona bakmıştım. "Hayır, yok."

"Ne zaman yola çıkacağız?" Mark sorduğunda Binbaşı Kim, "Yarın." Diye cevaplamıştı.

"Bu kadar erken mi?" Hoseok yine huysuz bir şekilde konuştuğunda Yoongi gözlerini kısarak ona bakmıştı. "Huysuzluk etmeyi bırak gerizekalı herif. Burada tüm dünyanın geleceği söz konusu." Demiş ve siyah saç tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırmıştı.

"Dünyanın kurtarılmaya değer yanı olduğunu düşünen kim?"

"Ben." Diye sinirle tekrar karşılık vermişti Yoongi. Hoseok da tam ona cevap verecekken Binbaşı Kim araya girmişti. "Tamam bu kadar yeter. Planı anladığınıza göre şimdi gidip dinlenin."

Herkes onu onayladığında Yoongi sertçe Hoseok un omzuna çarpıp toplantı odasından çıkmıştı. Onun ardından ise önce Eponin sonra Mark ve Hoseok da çıkmıştı. Ben de tam çıkacakken Binbaşı Kim in adımı seslenmesiyle olduğum yerde durup ona bakmıştım. "Size güveniyorum Jungkook. Onlara göz kulak ol. Kimseye zarar gelsin istemiyorum."

Onun üzgünce bakan gözlerine bakıp başımı olumlu anlamda sallamıştım.
"Onlar ve sen benim ailemsiniz Namjoon. Sizi korumak için her şeyi göze alırım." Diye karşılık verdiğimde ise yüzünde buruk bir gülümseme oluşmuştu.



---



Benim adım Jeon Jungkook ve 25 yaşındayım. Bu lanet virüs dünyaya yayılalı iki yıl oldu. İlk defa böyle bir şey görüyorum. İnsanlar yaratığa dönüşüp sağlıklı insanlara saldırarak onları ısırıyorlar. Sağlıklı insanlar da birkaç saniye içerisinde yaratığa dönüşüp başka insanlara saldırıyorlar.

Ben virüsten önce paralı askerdim. Kız arkadaşımla birlikte gayet sakin bir hayatımız vardı. Fakat virüs dünyaya yayıldığında başta kız arkadaşım ve ailem olmak üzere tanıdığım herkesi kaybetmiştim.

İlk bir ay kendi kendime idare etmiştim. Orada burada saklanarak ısırılmaktan kurtulmuştum. Zaten asker olduğum için evim silah doluydu. Onları kendimi korumak amacıyla çantama doldurarak kıytı köşeden kendime yiyecek bulmuştum.

Fakat bu bir ay içerisinde dünya nüfusunun yarısı ya ölmüş ya da dönüşmüştü. Benim yaşadığım şehirde ise kimse kalmamıştı.

Şu an ise Amerikadaydım. Dünyadaki insan nüfusunun %79 u yok olmuştu. NATO tüm teknolojik aletlerden duyuru yapmış, sağ kalan herkesi kurdukları şuan ki yaşadığım yere gelmeleri için çağrı yapmıştı. Ben de bu çağrıyı duymuş, bir şekilde buraya gelebilmeyi başarmıştım. Burası kocaman bir yerdi ve dıştan gelebilecek olan saldırılara karşı yerden metrelerce yüksek olan duvarlarla çevriliydi.

Her ırktan insan vardı. Her ırktan ve her meslekten. Kimisi öğretmen, kimisi aşçı, kimisi doktor kimisi ise Binbaşı Kim gibi hem Asker hem de bilim insanıydı.

Buraya gelmemin üzerinde bir yıl dokuz ay falan geçmişti. Benim gibi asker olanları bir araya toplamış ve saldırılara karşı eğitmeye devam etmişlerdi. Bu süreçte de Eponin, Hoseok, Yoongi, Mark ve Binbaşı Kim ile tanışmıştım. Birbirimize çok ısınmıştık. Sonraki zamanlarda ise aile gibi olmuştuk.

Eponin sarı saçlı mavi gözlü güzel mi güzel bir ispanyol kızıydı. Fakat Amerika da doğup büyümüştü. Bu nedenle ingilizcesi çok iyiydi.

20 DAYS / TAEKOOKWhere stories live. Discover now