19

93.4K 5.7K 718
                                    

Aykut: Geldim (18.53)

Güneş: Sadece 5 dakika bekleteceğim seni (18.54)

Aykut: Tamam (18.54)

Aykut: 5 dakika dedin 15 dakika geçti Güneş (19.09)

Güneş: Geliyorum dayı patlama

Güneş: Ayakkabımı giymeye çalışıyorum izin verirsen

Aykut: Ulan

Aykut: Bana laf yetiştireceğine giyip gelsene

Aykut sırtını arabanın önüne yaslamış telefonla uğraşırken kapı sesiyle ilgisini telefondan alıp oraya çevirdi. Çevirmez olsaydı!

"Siktir!"

Kendine doğru gelen yeğenini süzerken içinden sabır çekmeye başlamıştı bile.

"Selam dayıların birtanesi bal tanesi."

"Selam yalaka yeğenlerin bir tanesi," dedikten hemen sonra boğazını temizleyip dikleşti.

"Böyle gelmiyorsundur herhalde?"

Güneş göz devirdi. "Yok dayı üzerine soğan çuvalı geçiririm diye düşündüm."

"Mantıklı bir karar hadi bekliyorum."

"Çok beklersin dayıcım çok. Hadi geç kalmayalım," diyerek ön yolcu koltuğuna yerleşti. Kıskanç bir dayısı vardı ama takacak hali yoktu. Kendi kendine konuşsun dursundu. Bir kere elbise ona çok yakışmıştı. Kırmızı rengi tam ona göreydi.

"Sabır Allah'ım sabır," diyerek arabayı çalıştıran Aykut uyarılarına başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sabır Allah'ım sabır," diyerek arabayı çalıştıran Aykut uyarılarına başlamıştı.

"Yanımdan ayrılmıyorsun. Tanışmaya gelen olursa adımı unuttum diyorsun ha yok unutmadıysan da ben onlarada sanada ayr ayrı unuttururum biricik yeğenim merak etme."

"Of dayı ya," dedi bıkmış şekilde. "Babam bu kadar tepki vermiyor valla."

"Ben de onu anlamıyorum ya neyse. Dediklerimi unutma. Ve çok güzel olmuşsun."

"Yaa teşekkür ederim bal adam. Sen de çok yakışıklısın yine ve yine."

Yol bu şekilde akıp geçerken Güneş Melis'e birkaç kez mesaj atmış cevap alamamıştı. Gelip gelmeyecekleri konusu muallaktaydı. Umuyordu ki her şey istediği gibi giderdi. Çünkü bugün tüm cesaretini toplamıştı. Başka zamana kalırsa vazgeçme ihtimali çok yüksekti.

Bu geceye özel tutulan mekana geldiklerinde arabayı park edip indiler. Aykut'un uzattığı koluna giren Güneş gerilmişti. Bu gece onu neler bekliyordu kim bilir?

-

Kalabalığın içine girip dayısının yönlendirmesiyle bahçe kısmında bulunan topluluğa ilerlediler. Birkaç tanıdık sima gözüne çarpmıştı bile.

"Hoş geldiniz komiserlerin piri," diyen Levent arkadaşına takılmadan edemedi.

"Hoş bulduk Levo."

"Ece sende hoş geldin," dedikten sonra ekledi. "Çok hoş görünüyorsun."

"Teşekkür ederim." Tatlı bir tebessümün ardından diğerleriyle de selamlaştı. Zaten sonrasında konu değişmişti. Onlar kendi arasında konuşurken Güneş etrafı incelemekle meşguldü. Dahası bir çift yeşil gözü bulmanın derdinde.

"Yusuf nerede?"

Dayısının söylediği isimle onların muhabbetine kulak kabarttı. 80 milyon tek yürek aynı sorunun cevabını istiyordu. Yusuf nerede ulan!

"Gelmeyeceğim dedi bilmiyoruz," diyen Levent'in gözleri Güneş'le çakıştığında kız gözlerini kaçırmayarak inatla baktı. Levent'in o imalı bakışı....Kesinlikle bir şeyler biliyordu.

"Tüh," dedi Aykut abartılı bir şekilde. "Üzüldüm." Yeğenine sinsi bir bakış sırıttığında aldığı tepki kızın cıklayarak kafasını diğer yana bükmesi oldu. Bu onu daha çok güldürdü.

En azından Güneş'in çevresinden bir kişiyi elemişti. Bu da bir şeydi.

Şimdi sırada birkaç metre ileride olan ve geldiklerinden beri kızı kesen lavuk vardı. Kızı gözüyle yeyip bitirmişti şerefsiz herif. Bugünü adamı dövmeden bitirirse sabır örneği olarak kayıtlara geçmeliydi.

"Dayı?"

"Efendim?"

"Masalara geçelim diyorlar duymuyor musun?" Kendini toparlayan Aykut elini kızın beline yerleştirip nazikçe yürümesini sağladı.

Geniş olan alanda şeklinde upuzun bir masa kurulmuştu. Herkes masalara yerleşirken Levent, Haluk ve Alphan Güneş'in karşısına dayısı ise sağ tarafına oturmuştu. Sessiz sakin konuşulanları dinlerken hiç beklemediği an da hiç beklemediği bir ses duydu.

"İyi akşamlar."

"Oo Yusuf Bey hani gelmiyordunuz?" Levent göz kırparak arkadaşına baktığında "Fikir değiştirdim," cevabını aldı.

Güneş'in tam arkasındaydı ve şu an onu göremiyordu. O gece kalbine fazla gelen ikinci bir şey oldu.

Yusuf sol yanındaki boş sandalyeyi çekerek "Oturabilirim değil mi?" diye izin istedi.

Heyecanını belli etmemek için zor dururken "Tabii," diye karşılık verdi.

Sol yanında olan sol yanına oturmuştu.

Ve dengesi alt üst olmuştu.

ÇEVİKÇİ BEY | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin