11

95.5K 5.7K 1.4K
                                    

" Yağmurlu bir günde görmüştüm seni,
Üstünde çubuklu formalar vardı."

Stadyumdaki kalabalığın sesi dışarıya taşarken Güneş büyük bir heyecanla gözlerini etrafta gezdirdi. Yoğun tedbirler alan polisler her yerdeydi. Onun gözü ise sadece bir kişiyi arıyordu.

Çevikçisini...

Göremeyeceğine emindi ama işte bir umuttu.

" Bir anda tutuldum, aşık oldum ben." Yanındaki dayısı kendini dürterek bağırdığında gülümsedi.

Şimdi Yusuf'u bir kenara bırakıp maça odaklanacaktı.

" Hayatın anlamı siyah beyazdı," diye eşlik ettiğinde kontrollerin ardından stada giriş yapmışlardı.

Gürsel Aksel Stadyumu bugün başka güzeldi. Beşiktaş'ın siyah beyazı şüphesiz çok yakışmıştı.

Beşiktaş ve Göztepe'nin oyuncularının sahaya gelmesinin ardından İstiklal Marşı büyük bir coşkuyla okunmuş hakemin düdüğü ile maç başlamıştı.

Beşiktaş taraftarlarının bağıra çağıra tezahüratları eşliğinde geçen 10 dakikanın sonunda top ağlarla buluşmuştu.

"GOLLLLL!"

Güneş yerinde zıplarken dayısıyla sıkı sıkı sarıldı. O şampiyonluğu bugün alacaklardı!

Öyle de oldu.

Maçı 2-1 lik skorla kazanan Beşiktaş şampiyon oldu. Stadyum marşlarla inledi.

"Sevdalı yüreklerde beyaz sürgünler
Halayla türkülerle sevdi bu kalpler
Yıldızlar tutuştu siyah beyazla
Marşlarımız ağlasın kartal aşkıyla
Beşiktaş seninle ölmeye geldik !
Beşiktaş !"

Beşiktaş tarafları akın akın caddeye yığılırken Güneş dayısıyla stadyumdan çıkmıştı. Üzerinde tatlı bir yorgunluk vardı.

BEŞİKTAŞ ŞAMPİYON OLMUŞTU!

Yusuf'un koyu bir Beşiktaşlı olduğunu biliyordu. Bu maçı izlemek için ne kadar can attığını da. Ama izleyememişti ve dışarıda kendi güvenlikleri için saatlerdir bekliyordu. Kim bilir ne kadar yorulmuştu.

Bunları düşünerek dayısının yönlendirmesiyle ilerlerken hiç beklemediği bir şey oldu. Tam karşısında üniformasıyla duran yeşil gözler gözleriyle buluştu. Kalbi o an delicesine çarpmaya başladı.

Kendi üzerinde ise Beşiktaş forması.

Eh buna da düşersin herhalde diye geçirdi içinden. Sonuçta adamın zaaflarından biri de Beşiktaş'tı.

"Kolay gelsin devrem," Dayısı aralarındaki mesafeyi azaltarak yanına gittiğinde o da yaklaştı. Kalbinin sesi umuyordu ki duyulmasın.

"Sağ ol devrem."

"Kazandık oğlum," dedi Aykut içi içine sığmayan bir şekilde.

"İzleyemedim içimde kaldı. Her gol diye bağırışlarınızda ben coştum buradan,"

Aykut arkadaşının omzuna birkaç kez vurarak "Tekrarını izlersin artık," dedi ve aklına gelen şeyle ekledi.

"Boş olduğunuz zaman kutlayalım bunu."

Yusuf kafa sallayarak onu onayladığında gözü Güneş Ece'ye kaymıştı. Ufak bir baş selamıyla selamlaştıklarında Aykut "Hadi kolay gelsin," diyerek yeğenini omzuna kolunu attı ve yanından ayrıldılar.

"Gözünle yedin."

"Efendim?"

"Çocuğu diyorum gözünle yedin, alırım aklını Güneş."

"Dayıııı," diye sitemle geriye doğru bir bakış attı.

"Güneş deyip durmasana!"

"Niye adın GÜNEŞ değil mi?" diyerek kasten bağırdığında ortamın gürültülü olmasına sevindi.

"Değil Ece'yim ben Ece."

Köşeyi dönmeden hemen önce son kez geriye doğru baktığında hastası olduğu o gözleri yine görmüştü.

Kendilerine doğru bakıyordu. Şu an düşüp bayılmaması için bir neden yoktu.

Bir de bayıl istersen Güneş!

ÇEVİKÇİ BEY | TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin