nine

314 15 22
                                    

Son iki günümüzü üzerinde harcadığımız alternatif evren geçişi makinesini Vision'ın da enerjisini kullanarak çalıştırmıştık. Neyse ki Wanda beni öldürmeden kaçabildim.

Natasha'nın tetikleyici kelimelerini öğrenmek ilk amacım. O kadar zor görünmese de KGB ve Red Room arşivine sızıp dosyaları ele geçirmem gerekecek. Onu kontrol altında tutmamızı ve istediğimiz gibi yönlendirmemizi sağlayacak olsa da fazlasıyla riski de içinde barındırıyor. Sanki kelimeleri ele geçirmek yeterince riskli değilmiş gibi üstüne bir de onları kullanmak da riskli.

Saatlerce uğraştığımız koordinatlar ve uzay boşluğundaki süzülüşü yok etme durumundan sonra Ria makineyi çalıştırmış ve kenara çekilip nefeslenmişti. Açılan kapıya odaklanıp bilincimi başka bir evrene geçirdiğimde dengemin bozulduğunu hissettim. Neredeyse duyma yetimi kaybetmeme neden olacak bir çınlama yüzünden diz üstüne düşmüş kendime gelmeye çalışıyordum. Tanrı aşkına, Dünya'nın sonunun gelmesine neden olacaktık. Neyse ki bu daha önce sebep olmadığım bir şey değildi, neredeyse yani. Pişmanlık hissetmiyordum. Kafama taktığım tek şey ise TVA'nin beni bulmasına imkan sağlamadan buraya geri dönmekti. Eh, zaten en zor kısım buydu.

Yavaşça kendime gelirken doğrulmuş ve üzerimi silkelemiştim. Başım dönüyordu ancak sesleri algılayabilecek seviyedeydim. Kısa bir nefeslenmenin ardından etrafımda gözlerimi gezdiriyor ve nerede olduğumu anlamak için çabalıyorken soğuk havayı yavaşça hissetmeye başlıyordum. Gerçekten soğuktu ve bu soğuk içinde yoğun bir kasvetle ciddiyeti beraberinde içime işliyordu. Kalbim titredi ve akciğerlerim soğuk havanın etkisiyle aldığım her nefeste yanmaya başladı. Bu kasvet, bu öldürme isteği, bu nefret ve farkındalık... Görünürde insan olmamasına rağmen herkesin nefretini hissedebiliyordum. Manipüle edilmiş insanların nefretlerini. Kullanılan ve benliğini yitiren ruhların sessizce içime işleyen öfkeli bağırışlarını duyabiliyordum. Kalbim yeniden titredi ve kesikçe bir nefes aldım.

Kesinlikle KGB'nin arazisindeydim, vücut sıcaklığımı yakında tespit edecek ve peşime düşeceklerdi. Dahası, TVA'nin beni fark etmesi de çok zaman almayacaktı. Hızlı ve ritmik adımlarla yüksek bir ağaca yaklaşıp tepesine doğru tırmandım. En yakın beton binayı gördüğümde yeniden aşağı indim ve ilerlemeye başladım. Üs olmayabilirdi ama gidecek başka bir yer yoktu. Sadece üs olmasını umut edebilirdim. Beton binaya yaklaştıkça içime işleyen kasvet artıyordu. O sürekli insanlarla dalga geçen, espiritüel kişiliğim ellerimin arasından kaçıyordu. En büyük korkularımdan biri olsa da buranın kasveti, üzerimde daha büyük bir korku yaratıyordu.

Ria'nın görünmezliği ne de işime yarardı şu an. Binanın arka tarafına doğru ilerleyip gördüğüm yarı açık camdan içeri girmiş ve dışarıya göre sıcak olan hava sayesinde sonunda ciğerlerimi yakmayan bir nefes almıştım.

Koridora doğru ilerlerken karşıma çıkan askerle istemsiz panik yapmış ve askeri direkt hipnoz etkisine alıp bayıltmıştım.

"Huh, soğukkanlılığımı yitirdim sanırım."

Aynı filmlerde olduğu gibi askeri odaya çekmiş ve üzerindekileri giyip saçlarımı kaskın altına sıkıştırmış, yüzümü de maskeyle kapatmıştım. Nöbete devam ediyormuş gibi koridoru boydan boya dolanmış, karşıma çıkan diğer bir askeri manipüle ederek koridorun nöbetini ona devretmiş, kapıyı açmasını engelleyecek şekilde de onu hipnoz etmiştim. Kendimi çok yormadan bu işi bitirmem gerekiyordu. Çakrası bitmiş Kakashi olmak istemiyordum.

Kısa süreli arayışın ardından sonunda arşivi bulmuş ve kilidi kırarak içeri girmiştim. Zamanımın daraldığını hissediyordum. Hızla arayışa koyulduğumda onlarca farklı projeyle karşı karşıya kalmıştım. Paniğe kapılmadan Natasha'nın dosyasını aramaya devam etmeye çabalasam da istemsizce panik yapmıştım. Uzun yıllar gibi geçen bir sürenin ardından nabzımın iki yüzle attığından eminken Black Widow projeleri bulmuş ve tetikleyici sözleri sonunda ele geçirmiştim. Ria'ya beni geri çağırması için sinyal göndermiş ve derin nefesler alarak kendimi sakinleştirmeye çalışmıştım. En azından düşündüğüm kadar profesyonel olmadığımı öğrenmiş oldum.

Düşündüğüm kadar zor olmadığını düşünürken karşımda oluşan sarı-turuncu karışımı portalı gördüğümde yaptığım eksta panikle üst üste sinyal göndermiştim. Kasklı, iri yarı iki adam portaldan çıkmış ben de onlarla yüz yüze gelmemek için maskeyle yüzümü tamamen kapatmıştım. Tam üzerime atlayacaklarken sıçrayarak kurtulmuş, diğerinin parlayan jopuna değmek üzereyken Ria sayesinde kendi evrenime ışınlanmıştım. Nefes nefese yere çöküp maskeyi açmış ve kaskı çıkarmıştım. Dosyayı havaya kaldırmış, nefesimi hâlâ toparlayamadığımdan sesimin çıkması için bağırmıştım.

"BAŞARDIM OROSPU ÇOCUKLARI!"

"Sinyallerin yüzünden korkudan altıma sıçıyordum geri zekalı, bir dahakine yavaş gönder pezevenk."

"TVA neredeyse beni yakalıyordu. Ne yapsaydım?"

Tam o an içeri giren Bucky'le göz göze gelmiştim. "İşte şimdi mahvolduk." diye fısıldadığını duyabilmiştim.

ben ne yazdığımı unuttum arkadaşlar aq bu kitabın konusu neydi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ben ne yazdığımı unuttum arkadaşlar aq bu kitabın konusu neydi

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Dec 28, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

social media ☯ avengersWhere stories live. Discover now