"Mısra!!" Dedi oflar gibi.

"Konuşalım öyle git o zaman!" Dedim kedi gibi çıkan bir sesle.

"Off!! Offf!! Allahım sen sabır ver!!" Dedi yalvarır  gibi.

"Amin" dedim ciddi bir  sesle dreksiyona geçti, arabayı çalıştırdı ve fazlasıyla  gaza bastı. O gözünü yoldan ayırmıyordu, bense ondan gözlerimi ayırmıyordum. Bana neden kızıyordu ki, ben mi dedim Çağtay itine gel bana âşık ol diye. Banane! Kalbinin kirasını ben mi veriyorum.

Bir uçurumun kenarına getirdi arabayı, kıyıya yanaşırdı arabayı. Ikimizde sesizdik, ne o ağzını açıyor , ne de  ben. Birimizin bu sessizliği bozması lazımdı.

"Aras.." sözümü kesip söze girdi.

"Ben olmadığım zaman.... aranızda birşey oldu mu?" Dedi şaşkınlıkla birkaç  saniye yüzüne baktım .  "Ne?"

"Tekrar ettirme, bunu  sormak bile güç " dedi hala  yüzüme bakmıyor denizi izliyordu.

"Saçmalıyorsun, sinirlisin" dedim ben ısrarla ona bakıyordum.

"O oruspu çocuğu öyle konuştuğunda aklıma senin önceden ondan hoşlandığın geldi" yutkundu sanki boğazında birşey varmış gibi "belkide dedim..."

"Aras... için rahatlayacaksa söyleyeyim. Hayır aramızda arkadaşlıktan başka birşey olmadı." Yüzümü bana çevirdi acıyla gülümseyerek

"Arkadaşlık?" Dedi alayla.

"Aras bu olan saçma şeylerden beni suçlayamazsın!" Tepki vermedi birkaç saniye.

"Haklıydı. Hayatını mahvettim! Arkadaşın benim yüzümden vuruldu! Kendi kuzenimi koruyamadım ! Benim yüzümden sen de ölümden döndün, o gün ölmek istedin bu da benim yüzümden! Sen benim yüzümden hep mutsuzdun, hayatına tekrar girdim yine mutsuzsun! Mısra sen benim yüzümden ölüm kelimesini ağzına aldın!" Kanımın vücudundan çekildiğini hissettim.

"Bunlar geçmişte kaldı! Kendini suçlamayı bırak sen böyle olmasını istemedin!"

"Istemedim!! Ama benim yüzümden oldu! Benimle bağlantılı olan herkes zarar görüyor!! Belkide..."
Dedi dudaklarını yaladı. Konu gittikçe korkuç bir hal alıyordu.

"Belkide?" Dedim onu tekrar ederek.

"Belkide benden uzak durmalısın Mısra " dedi gözlerimin içine bakarak.

"Bana Mısra diyip durma, sinirlerimi bozuyorsun!" Dedim öfkeyle. "Ne bu ayrılık konuşması mı?!" Diye devam ettim. Gözlerim uçsuz bucaksız görünen denize çevirdim.

"Bu senin güvenliğin için" dedi kısık bir sesle "sana birşey olusa bunu ikinci kez kaldıramam "

"Güvenlik?" Dedim alayla."Sanırım sıkıldın benden, belkide sevmiyorsun beni." diye devam ettim acımasızca

"Ne?!" Dedi dehşete kapılmış gibi.

"Eve götür beni " dedim umursamadan. Kalbimin kırılış sesini duyduğuma yemin edebilirim.

"Nasıl böyle birşey düşünürsün!! " yutkundum sadece ne düşünmeliydim ki saçma sapan birşeyden konu buraya gelmişti.

"Eve gitmek istiyorum" diye direttim, yüzünü bana çevirdi .

"Küçük! Yüzüme bak!" Bakmadım , bakmayacağım, resmen benden ayrılacağını ima etti ARAS ARSLANOĞLU  diliyle! Arabadan indi ve sertçe kapıyı kapattı.  Kendini suçlamayı bırakmalıydı, bu onun suçu değildi kendisini yıpratmaktan başka birşey yapmıyordu. Bunun kendinin suçu olduğunu düşünüp benden ayrılmak istemişti resmen.

Küçük Kadınım Where stories live. Discover now