"Bakalım verdiğim paraya karşı iyi iş çıkaracak mısın?"

Yüzümü bıraktığında kemerini çıkarıp kenara atmıştı. Kabaca bir şekilde saçlarımdan tutup beni aşağıya çektiğinde dizlerimin üstüne yere düşmüştüm. Canım acımıştı ama şuan ki kadar olmazdı. Pantolonunu çıkarıp iç çamaşırını indirdiğinde erkekliği tam karşımda durdu. Saçlarımı tutup tam erkekliğine yaklaştırdığında o iğrenç sesi ve gülüşü kulaklarımda çınladı.

"Al ağzına küçük kaltak."

Yüzümü iyice erkekliğine bastırdığında dudaklarımın arasına aldığım erkekliğini bir anda tüm gücümle dişlerimi geçirmiştim. Adam can havliyle ne kadar bağırsa da bırakmamış koparmak istemiştim. En sonunda ağzımın içine dolan kanla bıraktığımda adam yere düşüp öyle bir çığlık atmıştı ki odaya girenler bir olmuştu. Yaşlı adam acı içinde kıvranırken ben ağzımın etrafındaki kanı silmiştim. Dudaklarıma öyle keyifli bir gülümseme oturdu. Bunca zaman duyduğum en keyifli sesti. Ama bu keyif yüzümün sağ tarafına inen tokatla yarıda kesilmişti. Amcam saçlarımdan tutup kendine doğru çektiğinde ne kadar sinirli olduğunu anlamıştım.

"Seni küçük orospu ne yaptığını zannediyorsun he!"

Saçlarımı bırakmadan beni yerde sürüklemeye başladığında yerde yatan adam için birkaç kişi ona yardım ediyordu. Beni dışarı çıkardığında saçlarımın tel tel yolunduğunu hissediyordum. Ama tek bir sesim dahi çıkmıyordu. Tam evin dışarısına attığında üstümdeki tişörtü yırtıp beni sırt üstü itmişti.

"Demek bana karşı çıkıyorsun!"

Yanda duran kırbacı eline aldığında bu kez susmak yerine konuşacaktım.

"Senin gibi köpeğe fazla bile."

Bunlar ona karşı baş kaldırışımın ilk sözleri idi.

"Ne dedin sen he seni gebertirim!"

Ensemden tutup beni yüzüne yaklaştırdığında yüzüne bu kez ağzımda tuttuğum tükürüğü boşalmıştım.

"Kendi öz yeğenine tecavüz eden aşağılık bir şerefsizsin!"

Bu ona son sözlerim olmuştu başımı yere doğru bastırıp sonra tüm hıncını çıkarana kadar elindeki kırbacı sırtıma indirmişti. En sonunda altımı çıkarıp iç çamaşırımı kenara itip erkekliğini içime soktuğun da dişlerimi öyle dudaklarıma geçirmiştim ki bu kez kendi kanım ağzımın içine dolmuştu. En sonunda kulağımın arkasında soluklanan sesi ile üstümden kalkmıştı. Bu son dedim kendi kendime bu işkence sondu benim için.

Günler geçmiş ben yeni yeni ayağa kalkıyordum. Meltem teyze arada yanıma gelip pansumanımı yapıp ağlayıp gidiyordu. Kafama koymuştum artık kaçacaktım başka şekilde bu bataklıktan kurtulamazdım. Çocuk olamamıştım. Ama bu kez kadın olacaktım hayatım bu adamların elinden geçmeyecek bedenim onların oyuncağı olmayacaktı.

Ayağa kalktığımda sırtımın acısını bir kez daha hissettim. Ama ağlamayacaktım bir damla göz yaşım buraya değmezdi. Yavaş yavaş odadan çıktığımda başka birinin sesini duydum hiç duymadığım sesti aşağıya indiğimde koltukta biri kalıplı bir adam diğeri ise 15 yaşlar arasında bir çocuk oturuyordu.

"Oğlum bu mu?"

Amcamın sesini duyduğumda gözlerim yanağında iz olan çocuğa daha dikkatli baktım. Bu çocuğu hatırlamıştım. Müşterilerden birinden kaçtığımda yüzüme iz bırakacak adama vuran kişiydi. Bu benim amcamın mı oğluydu. Çok soğuk duruyordu gözleri olsun sanki bir yılan gibiydi etrafı inceliyordu.

Nasıl amcamın bir oğlu olur ki.

"Annen kardeşin ölmüş başın sağ olsun."

Amcamın sesini duydukça iyice midem bulanıyordu.

"Sağol."

"Murat bundan sonra oğlumun yanı benim yanımdır. "

İçime bir anda bir umut doğdu eğer o gün beni buradan kurtardıysa yine kurtarabilirdi.

"Onun yeri benim yanım Kemal o artık benim oğlum krallığımın tahtı ona ait."

"Benimde oğlum ama Murat!"

Amcamın sesi odada yankılandı.

"Bunca zamandır arayıp sormadığın oğlun mu biz seni bulmasak senin bulacağın yoktu sadece Alpaslan babasını görmesini istedim."

Alpaslan ... Dudaklarımdan bu isim yankılandı. Kahramanım bu idi. Murat dedikleri adam ayağa kalktığında çocukta Murat'ın arkasından kalkmıştı. O anda başını yukarıya doğru kaldırdığında ilk kez onunla göz göze gelmiştik. Dudaklarım kıpırdadı buradan belki kaçarım diye ama tek bir hareketim başka birinin canını yakmasına sebep olurdu. Sustum sadece gözlerimden anlamasını bekledim sustum. Ama hiç kimse gözlerimden anlamamıştı benim sessizliğimden kimse ders çıkarmamıştı. Yine öyle olmuştu onlar gittiklerinde ben o karanlıkla baş başa kalmıştım.

Ben Aden gerçekle ölümle yaşam arasında olan kızım bu koskocaman dünyaya sığmamış olan kızım aslında ölüm kokan bendim dünyanın tüm pisliklerini zayıf bedenimde taşıyan onun altında gün be gün ezilen kızdım ben Aden isimi cennet kokusu olsada doğduğumdan belli cehennem ateşinde yanan kızdım.

Bölüm nasıldı?

Böyle bir geçmiş bekliyor muydunuz?

Falçatanın babası Nabinin aynı zamanda amcası oluyor

İnstgram adresim :gamzeispaha

FALÇATA  /KARA SEMT(+18)  (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now