“Bekliyor abi Baba sizi.”

Kapıyı açtığında genç adam ve Alpaslan büyük malikanenin en ihtişamlı odasına girmişti. Yırtık pantolonu kendine küçük gelen yeleği ile o odada duran en aykırı kişi olduğunu düşündü. Ama yine de başını eğmedi. Başını kaldırdığında büyük ihtişamlı koltukta oturan orta yaşlarda iri yarı mavi gözlü bir adam vardı. Bu adamın Murat Baba dedikleri kişi oluğunu anlamıştı adam elini Alpaslan’a uzattığında yanındaki adam omuzuna baskı yapmıştı gidip öpmesi için ama Alpaslan kimsenin elini öpecek bir çocuk değildi.

“Büyüğüne karşıda mı saygın yok senin çocuk.”

Alpaslan bu lafa sinirlenmişti.

“Ben kimsenin yaşına saygı göstermem! Buraya geldiğimden beri herkes bir baba herkes el öptürüp kendinden zayıf olanı eziyor!”

Alpaslan kendinden büyük lafları ederken Murat Baba ayağa kalkmıştı. Alpaslan’a doğru gelirken Alpaslan dimdik durup adamın o mavi gözlerinin içine içine baktı.

Murat Baba tam çocuğun önünde durduğunda elini kaldırıp çocuğun ensesine atıp kendine doğru hafifçe çekti. Sonra çocuğa doğru eğilip alnından öpmüştü. Alpaslan tokat beklerken gördüğü tavır onu daha çok şaşırtmıştı.

“Bu çocuk olur kazım.”

Kazım yanındaki adamın adı idi.

“Olur abi, hem de öyle bir olur ki alemi dize sokar.”

Alpaslan hala olan biteni anlamamıştı. Sonra Murat Babanın gözleri Alpaslan’ın yanağına düştü.

“Bundan sonra adın Alpaslan değil çocuk!”

Alpaslan anlamaz gözlerle adama bakıyordu. Murat Baba kabuk bağlamış yaraya dokundu.

“Bundan sonra adın Falçata alemde bu adla bilineceksin, seni gördüklerinde herkes ayağa kalkıp titreyecek sen ölüm kokacaksın senin ayak sesini duyanlar azrailin geldiğini düşünecek çocuk!”

Alpaslan adamın gözlerine baktığında bunca zaman aradığı fırsatın ayağına geldiğini anlamıştı.

“Duydun mu beni senin adın Falçata ne olduğunu kimin evladı olduğunu unut. Kimsen yok sen bu semtin malısın bundan sonra! “

Alpaslan başını sallayıp o ismi ilk kez zikretti.

“Bundan sonra Falçatayım!”

   🌾🌾🌾🌾

“Falçata, Baba seni depoya çağırıyor.”

Falçata artık ismini unutmuştu. Başta zor gelsede şuan artık bu isimle bir beden bulmuştu. Murat Baba 1 senedir ona değişik değişik eğitimler verdirmişti. Onu bir insandan çok ölüm makinesi yapma derdindeydi. Vücudu bile bir çocuk vücudu gibi değildi artık silah kullanmayı bile birçok yetişkin erkekten daha iyi biliyordu.

“Tamam, geliyorum Kazım abi.”

Elindeki eldivenleri çıkarıp ringten inmiş adamın arkasına takılmıştı. Uzun merdivenlerden aşağıya indiğinde rutubet kokusunu içine çekti. Ciğerleri alışması içindi. Nereden geldiğini unutmamak içindi intikamını, annesi ablasının o halini unutmamak içindi. Falçata aşağıya indiğinde Murat Babası ile karşı karşıya gelmişti. Ama arkasında sandalyede oturan adam ona yabancı gelmemişti. Nasıl unutabilir ki her gün aynaya baktığında o yüzü zehir yeşil gözlerini o adama dikti.

“Hatırladın değil mi Falçata?”

“Unuturmuyum Baba.”

Çocuğun istemsizce eli yanağına gitmişti. Murat Baba yaklaşıp çocuğun omuzuna iki tane vurmuştu.

FALÇATA  /KARA SEMT(+18)  (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now