{01} Nasip yolu.

16K 455 140
                                    

04.03.2020/ perş
"Buraya başladığın tarihi bırakır mısın😉"

.
.
.
.
.

Elini ellerimin üzerine götürüp tebessümle baktı gözlerimin içine. Bir şey olduğunu bilirdim de, ses edemezdim. Ne yapayım? Ben de onun gibi tebessümler ederek bekledim ne diyeceğini.

"Fısıldandı mı kulağına bir şeyler? De hele."

"Hayır ana," dedim. "Kimseden tek kelam işitmiş değilim. Fakat evvel günden beridir bazı şeyleri farkederim arkadaşlarımda bir haller vardır ama nedir, çözemem."

"Bak kızım." Diğer elini de yanağıma götürüp okşadı ve çekti: "Benim iki gözüm. Yüreğimin güzel çiçeği.. Sen, kıymetlimsin benim.." Gözleri daldı. Bakışlarına hüzün çöreklendi: "Benim ve göçüp giden Gazi babanın kıymetlisisin."

Dudaklarımı ısırdım. "Bilirim anam."

Döndü yine bana: "Babanın bir arkadaşı hanımı ve kızlarıyla buralara göç etmişler bir sene evvel. Eskilerden tanışıklığımız vardır erin hatunu ile. Geçen gece sen hana gittiğin gün de uğradılar. Mazide babanın ölümünden, çok sonra haberdar olmuşlar. Lakin ziyarete gelememişler. Moğol istilası onların oraları yıkmış, yakmış... af diledi bu hususta, çok mütevaziler Allah razı olsun. Konuştuk ettik hatun kadınla. Senelerdir görüşmüş değildik hiç, ondandır ki özlemişiz. İyicene yaşlanmış gördüm onu. Bir kızı ve bir oğlu varmış."

Oğlan deyince sanki bir şeyler söylememi bekler gibi dikkatle bakıp durdu yüzüme. lakin söz edemedim, yanaklarım kızardı sadece, başım hâyâ ile önüme eğildi.

"Hatun kişi bana dedi ki; oğlan evlenmek ister."

Suskun kaldım. Mesele anlaşılıyordu zaten.

"Ana," dedim: "Ben." dedim devam edemedim. Söyleyecek bir şeylerim vardı ama onu üzmek de istemiyordum.

"Oluru vardır ben kefilim bu aileye. Tabii öncelik senin fikrin önemli kızcağızım. Bak burada emminin yanında seni hor gören yengenlerin, kuzenlerininin tavırlarını bilmez miyim sanırsın? Kaç kez ovalara kaçıp da ağladığını bilmez miyim sanırsın? Bana demediğin işitmediğim kim bilir neler vardır yavrum. Sahipsiziz diye ezip hor görülen kendim umrumda değilim de, geçmiş yüzünden babana duydukları kini öfkeyi sana da besleyenlere tahammül edemem. Seni koruyacak, sevecek, sahiplenecek ardında duracak biri gerekir."

"Sana karşı geldiğimi sanma sakın lakin ben bütün kötülüklere karşı hamdolsun kendimi koruyabiliyorum. Kendimi de, seni de. Emmimin kızlarını kafama dahi taktığım yok. Yengem desen, umrumda bile değil. Onların yalanlarıyla, entrikalarıyla gözü boyanan amcamla ise iki çift lafım zor olur. Benden uzaklar, onlara uzağım. Evlenmek-"

"Hayır deme. Önce az biraz düşün. Ha?"

Yutkunup ayağa kalktım. "Pekala ana. Düşünceğim. Söyle hele: soğuk ayran yaptım az evvel, vereyim mi bir tas?"

"Ver bakalım karşılıklı içelim."

Kalkıp çadırın köşesindeki ayran kasesini alıp içine ayranı doldurmaya başladım. Bu esnada ona bugün neler yaptığımı anlatıyordum:

"Koyunlar epey yordular bugün. Karaleyla'nın bir derdi vardır çözemedim ana. Bir haller var bu koyunda. Obaya zorla sokar oldum, gitmiyor yürümüyor, zorla. Baktım. Hiçbir şeyi yoktu. Şifa babaya götürdüm, o da bir hali yok dedi. Hayırlısı bakalım."

Yanına geldiğimde onun tasını önüne bıraktım yavaşça: "Afiyet olsun ana."

"Sağ olasın kızım."

Az sonra çadırın ardından biri seslendi: "Zühre! Çıkasın dışarı."

Yengemin sesini tanıdığımda gayri ihtiyari sıkıntıyla nefesimi verip ayaklandım. Üzerimi başımı düzeltip anacığıma döndüm. Bana kederle baktı: "müsaadenle, anam."

"Laf çevirme oldu mu?"

"Merak etme."

Çıktığımda sağa sola gezinerek öfkeyle beni bekliyordu. Görünce durdu ve tam karşıma dikildi.

Gayet rahat bir tavırla başımı salladım: "Sen beni görmeye pek hevesli olmazsın yenge, ne istersin, bir durum mu var?"

Gözlerini kan bürüdü. Birden fevri attı, atıldı: "Sen ne yapmaya çalışırsın ha? Bir de bilmezmiş gibi davranırsın, utanmaz mısın edepsiz kız! Kızıma ne hakla tokat attın? Ne hakla? Bu, senin ne haddine?" Kolumdan tutmuştu. Hızlıca kolumu kurtarıp, bir adım geri çekildim.

Ürpermiştim!

Bu iftirayı nasıl atabilirlerdi?

"Ben böyle bir şey yapmadım. Asla da yapmam!" diye inledim.

"Yalan söyleme bana."

"Yapmadım diyorum. Yüce Rabbim şahidim ki yapmadım. Yapsaydım burada seni ikna etmek için güç sarfetmezdim inan olsun. Söylerdim. Ama... yapmadım."

"Sana inanmıyorum."

"Allah biliyor."

"Ama bunun cezasını vahim bir şekilde çekeceksin. Anlıyor musun, çekeceksin."

Arkasını dönüp gitti. Peşinden yürüdüm. "Yenge!" Durmadı. Yürümeyi bıraktım. Ellerimi iki yanıma saldım ümitsizce: "Kızlarına köle olduğun için sana acıyorum!"

**

Yeni yeni ısınıyorum karakterlere, hikayeye. Soğuk hissediyorum Mirza ile Menesse'den sonra (duygulandı) Alışacağız inşaAllah. İyi okumalar 🌱

ZühreHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin