"Yok gitmedim hiç güzel bir yer diye duymuştum"

"Turgut amcalar sürekli gidiyor diye biliyordum ben özellikle bayram sabahları. Sen gitmek istemedin sanırım?"

Artık  saklanmak yoktu. Kocadan bir şey saklanır mı hiç?

"Yok genelde bir yere giderken götürmezler beni pek."

Kaşlarını çattı. Düşünceli bir hali vardı. Camdan yansımasından görüyordum. Sahi bu şehir bir bana mı dar olmuştu?

Amcanın yerine geldiğimizde buraya bayılmıştım. Şehir sokakları gibi değildi.  Masaların etrafında büyük çınar ağaçları vardı.  Ve deniz gözüküyordu. Burada sonsuza kadar Aliyle durabilirdim. 

Oturduğumuzda Ali kahvaltılık her şeyi söyledi. Bunlarla bir ordu doyardı..

"Çok şey söyledin kim yiyecek bu kadar?"

"Senle ben yiyeceğiz hem rengin bembeyaz dünde çok kan kaybettin güç toplaman lazım."

Mutluydum. Normal çiftler gibiydik. Hani böyle şakalaşan, gülüşen , arada utanan, her şey güzeldi benim için.  Uzun zamandır aradığım mutluluğu  bulmuştum. Birbirimize seni seni seviyorum dememiştik ama insan gözlerden anlar ya. Bende öyle anlıyordum. Gözlerinin ta içinde kendimi görüyordum. Ellerimi tutuyor. Ellerinden hayata tutunuyorum. Yüzü kaşı gözü her bir zerresine hayranım.  

-- Bir zaman sonra---

Sedyede oturmuş hemşirenin gelmesini bekliyordum. Dikişlerimin alınması için gelmiştim. Alim gelmek için ısrar etmişti ama benimle son günlerde  o kadar çok ilgilenmişti ki bu sefer onu hastaneye sürüklemek istememiştim. Yanımdaki poşete baktım. İçinde börek vardı. Buradan çıkışta sürpriz yapıp iş yerine gidecektim. Bir anda gelen bir cesaretti. Ne tepki verir bilmiyordum. Ama son zamanlarda bana o kadar çok adım atmıştı ki. Benim artık koşmam gerekiyordu.

Hastaneden çıkıp iş yerinin önüne geldim. Avuçlarım terliyordu. Heyecandan kalbim hızlı atıyordu ama artık özgürce sevebilmek istiyordum.

"Merhaba ben eşimi ziyarete gelmiştim ama"

İş yerinin kapısındaki güvenlik bana yandan bir bakış attı.

"Kimdir bacım senin kocan?"

"Ali Albayrak"

"İçeri sormam lazım bacım öylece alamam seni"

"Şeyy ama ben sürpriz yapmıştım bu seferlik mümasa gösterseniz olur mu?"

Adam uzunca baktı bana. Bir emin değildi. Ama ben yolumdan dönmezdim.

"Bakın size de bir tabak börek vereyim geçirin beni olur mu"

Gülümsedim. Böreğin silah olabileceğini kim tahmin edebilirdi?

"İyi bakalım öyle olsun İnşallah başımı belaya sokmazsın. 3. Kat Kapısında ismi yazıyor."

"Çok teşekkür ederim bu iyiliğinizi unutmayacağım."

Börekten birazcık plastik tabağa koyup içeri girdim. Asansörde saçımı düzelttim hafifçe hadi ama.. Acaba sürme sürse miydim?  Sanırım bunun düşünmek için kalmıştım.

Koridorda bir masa vardı. Sekreterdi sanırım ama yerinde kimse yoktu. Bende hızlıca odaların yanındaki isimlere göz gezdirdim ve Alinin ismini görünce kapının önüne geldim. İçeriden gülüşme sesleri geliyordu. Girmese miydim? Hiç gelmese miydim?  Dönmek yok hadi bakalım! Kapıyı tıklatıp içeriden gel sesini duyunca hafifçe açıp vücudumun yarısını kapıdan içeri soktum.

SARMAŞIK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now