"Çok katmanlı bir kişiliğim olduğu söylenemez. Gördüğün gibiyim genel olarak, gerçi çok muhatap olma şansımız olmadı ama."

Sözlerine devam edecekken dikkatini yaklaştığımız duvarı kaplayan hanımelleri çekmiş gibi gözlerini oraya dikmiş, yürümeyi bırakarak göğsünü şişirecek kadar derin bir nefes almıştı. Etrafımızı saran hanımeli kokusunu da yeni ayırt etmiş, duvarı kaplayan sarı beyaz çiçekleri süzmüştüm.

Yavaş adımlarla duvara yaklaşmış, ellerini hanımellerinin üzerinde şefkatle gezdirmişti. Dalından kurtulan bir tanesi avcuna düştüğünde küçük çiçeği derince kokladı.

"Feromonlarının kaynağı bu çiçekler olsa da teninden aldığım koku bundan çok daha farklı."

Birden yoğunlaşan havayla ne yapacağımı bilemezken direkt gözlerimin içine bakması bakışlarımı kaçırmamı imkânsız kılıyordu. Mıknatısın iki zıt kutbu gibi birbirine çekilen bedenlerimiz hızlanan nefeslerimin en büyük sorumlusuydu. Belime sarılan koluyla beni duvarın çiçeklerden arınmış kısmına yasladığında evime adım attığı ilk andan beri dokunmak için çıldırdığım kalıplı omuzlarına tutundum.

Bana dokunmak, kollarını sarmak, beni kucağına çekmek için sözlü bir izne gerek duymuyordu. Gözlerime baktığı her an temasına olan ihtiyacımı fark ediyor, onu istediğimi anlıyor gibi hissediyordum. Aynı muhtaçlığı onun gözlerinde de görmek gururumu okşuyor, sebebini kavrayamadığım tüm bu çekimin onu da etkisi altına aldığını deneyimlemek dizlerimi titretiyordu.

"Yüzün çok güzel, harika kokuyorsun, fiziğin başımı döndürüyor fakat bunların hiçbiri sana karşı hissettiklerimi açıklayamıyor. Tenine susamış gibiyim, her an gözlerimin görebileceği bir yerde olmanı istiyorum. Ne olduğunu anlayamıyorum ama nefesimi kesiyorsun. Üstelik seni tam anlamıyla tanımıyorum bile."

Sadece sözlerine odaklansam ayaklarım yerden kesilir, kalbim pır pır atar, nefeslerim hızlanırdı fakat sesindeki sitem, şikâyet, memnuniyetsizlik kalbimi kırmıştı. İstemiyor, kabullenemiyor, sorguluyordu. Sanki bir çıkış yolu bulsa her şeyi kestirip atacaktı.

Omegam hayal kırıklığıyla yerine sinerken gözlerim doldu. Ben aptaldım, asla akıllanmayan bir aptaldım. Kendime olan nefretim gün geçtikçe artıyordu. Sevgi görmeye aç olmak, en ufak bir şefkat gösterisinde karşımdakine umutla bağlanmak, babamın isteklerine sorgulayamadan onay vermek zorunda kalmak, silik ezik bir omega olmak istemiyordum. Güçlü olmayı arzuluyordum, kendimi sevmek en büyük hayalimdi.

Hissettiğim her duygu yüz ifademe yansırdı. Bu yüzden diyalog kurduğum herkes beni açık bir kitap gibi okuyabilirdi fakat Jeongguk'la aramızdaki her neyse birbirimizin ruh hâlini en şeffaf haliyle duyumsayabilimemizi de sağlıyordu. Şu an çok çok yakınımda olan, bana sımsıkı sarılmış alfa da hayal kırıklığımı ve üzüntümü en derin şekliyle hissetmiş olmalı ki gerginlikle kasılmış yüzü bir panik dalgasıyla sarsıldı.

Dolu gözlerimde akmak için sıraya girmiş birçok yaş beklerken titreyen alt dudağımı kontrol altına almaya çalışıyordum. Onunla ilgili her şeyi en doruğunda yaşadığım için şu anki yıkılışımın boyutu bana anormal gelmemişti. Beni istemeyişiyle tekrar tekrar yüzleşmek kalbimi eziyordu. Zarif elleri yüzüme ulaşarak gözlerime dolan yaşları silerken içimdeki tüm hezeyanı anlıyormuş gibi şefkatle bakıyordu.

"Tamam, sorun yok. Bak bana, ağlama güzelim. Sadece her şey çok yeni. Bir anda maruz kaldığım tecrübe edilmemiş bu duygular bana fazla geldi. Kontrol altına almayı öğreneceğiz, birlikte alışacağız tamam mı? Sorun yok, buradayım."

Beni göğsüne yaslayarak başını boynuma gömdü. Güvenli bir alan bulmuş gibiydim. Etrafımı saran baskın kehribar kokusuyla sakinleşirken ilerleyen zamanlarda nasıl davranacağını merak ediyordum. Kendimi geri çekmem, ondan uzak durmam mümkün müydü? Ben ani duygu geçişlerini, çalkantılı ruh hâllerini kaldıramazdım. İkimiz için de yeni ve beklenmedik olan bu duruma alışana kadar farklı tepkiler vermesi çok normaldi ama benim istenmemeye, hor görülmeye alışmış kurdum terk edilme korkusuyla her seferinde nasıl başa çıkacaktı? Üstelik Jeongguk duygusal bir ilişki istemiyordu ki.

to begin again | taekookUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum