BÖLÜM 2

63 30 23
                                    

Düşüncelere dalmışken annemin sesiyle kendime geldim, saatin ilerlediğini fark etmemiştim bile. Annem 'nasılsın' diye sorduğunda bunu benimde bilmediğimi fark ettim. 'İyiyim sen nasılsın' diye sordum. Gününün nasıl geçtiğinden bahsetmeye başlamıştı ama söylediklerine odaklanamıyordum aklım bambaşka yerlerdeydi. Babamın nerede olduğunu sordum. 'Bu gece nöbetçi canım' dediğinde tamam deyip odama çıktım.

Belki de birinin bana yapmış olduğu bir şakaydı ve ben altında gereksiz bir anlam arıyordum ama kimin neden böyle bir şaka yapacağını bilmiyordum. Düşünmeyi bir kenara bırakıp biraz ders çalışmaya karar verdim. Çok başarılı bir öğrenci olmasam da çalıştığımda bir şeyler başarabiliyordum. Bu sene üniversite sınavına gireceğim için normalden daha çok çalışmam gerekiyordu. Aslında bir hedefim yoktu hangi üniversite veya hangi bölüm okumak istediğimi bile bilmiyordum. Başka bir şehirde okumayı çok istesem de ailemi nasıl bırakacağımı bilmiyordum. Yeni bir şehirde tek başına olma düşüncesi bana uzak geliyordu.

Ders çalışmayı bitirdikten sonra anneme bakmak için salona indim, masada çalışıyordu. Yeni bir dava almıştı ve kazanmayı çok istediğinden durmadan çalışıyordu. Gelen zarftan bahsetmek istiyordum ama çok meşgul olduğundan vazgeçmiştim. Annemi öpüp odama geri çıktım yatağa yatıp notu tekrar elime aldım. Kimdi beni gözlemleyen bu kişi? Neden konuşmak yerine gözlem yapmıştı? Aklımda yine sorular dolaşmaya başlamıştı kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Küçüklüğümden bu yana müzik dinleyip resim yapmak zihnimi boşaltmanın en güzel yolu olmuştu. Düşünceler dağılmaya başladığında bende yavaşça uykuya dalmıştım.

Alarmın sesiyle uyandım kısır döngü yeniden başlamıştı. Yüzümü yıkayıp mutfağa indim. Masada kahvaltı hazır duruyordu anneme seslendim ama ses vermemişti. Oturup yemeye başladım, bitirdikten sonra masayı toplayıp salona geçtim. Sephanın üzerinde annemden bir not vardı. 'Acilen çıkmam gerekti kahvaltını hazırladım yapmadan çıkma Seni Seviyorum' yazıyordu. Hazırlanmak için odama geri çıktım. Siyah kot ve tişört giyip üzerine deri ceketimi aldım, saçlarımı at kuyruğu yapıp çantamıda alıp evden çıktım.

Okula geldiğimde kafetaryaya uğrayıp su alıp sınıfta çıktım. Cam kenarında oturuyordum çoğu zaman dersi dinlerken gözüm dışarıya dalıyordu. Yanımda Asel oturuyordu. Güzel ve bakımlı biriydi, popüler olmayı istiyordu o yüzden kibirli ve üstünmüş gibi davranırdı ama öyle olmadığını görebiliyordum. İnsanları gözlemlemeyi seviyordum.

İlk dersimiz Edebiyattı hocamız sınıfa girdi ve defteri imzalayıp söze başladı. 'Grup halinde bir performans yapmanızı istiyorum' dedi. Sınıftan sesler yükselmeye başlamıştı. Herkesin ikişerli grup olması gerektiğini söylediğinde kiminle çalışacağımı düşünmeye başlamıştım. Sınıf grubuna kimlerle eşleştiğimizi ve konumuzun ne olduğunu mesaj atacağını söyleyip derse başladı.

Zaman yavaşta olsa geçiyordu derslerin çoğu bitmişti. Yemek yemek için kafetarya katına indim. Bir şeyler alıp boş bir masada yemeye başladım, bitirdikten sonra sınıfa geri çıktım. Okulun bitmesine 1 saat kalmıştı ve son dersimiz boştu. Sınıfta bir grup oyun oynuyordu diğerleri ise kendi aralarında konuşuyorlardı. Bende müzik dinleyip birşeyler çizmeye başlamıştım. Asel omzumu dürttüğünde ona doğru döndüm. 'Adel oyun oynuyoruz haydi sende gel' dedi. Şaşırmıştım, tamam deyip kulaklığımı çıkarıp yanlarına gittim. Şişe çevirmece oynuyorlardı heyecanlanmıştım uzun zaman sonra arkadaş ortamında bir oyun oynayacaktım. Şişe ortada dönüp duruyordu bana sıra gelmediği için rahatlamaya başlamıştım. Berke şişeyi çevirdiğinde benim önümde durdu. 'Doğruluk mu? Cesaretlik mi?' diye sordu. Doğruluk dediğimde ne soracağını merak etmiştim beni tanımıyorlardı atılgan biri olmadığımdan ders konusu dışında hiç konuşmamıştık. 'Neden bu kadar sessizsin' diye sordu. Ne diyeceğimi bilememiştim sakinleşip konuşmaya başladım.' Size ben çok sessizmişim gibi gelmiş olabilir belkide siz çok gürültülüsünüzdür' diye cevap verdim. Neden böyle cevap verdiğimi bilmiyordum ağzımdan bunlar dökülmüştü. Hepsi yüzüme bakınca bir şeyler daha söylemem gerektiğini hissettim. 'Her ortama kolay adapte olamadığımdan bende sessizim' dedim. Sözlerimi bitirdikten sonra zil çaldı ve herkes dağıldı. Berke hala sınıftan çıkmamıştı ben çıkarken 'Adel biraz konuşabilir miyiz? diye sordu. Neden benimle konuşmak istemişti anlamamıştım, aklıma dün eve gelen not gelmişti. Acaba o notu gönderen Berke miydi?....

Bölüm Sonu.
Umarım beğenirsiniz iyi okumalar :)

Hiçlikteki YaşamWhere stories live. Discover now