Abertha, onunla birlikte kehanetin sözlerini söyledi. "...Bedenlerimizin alevden kurtuluşu olmayacak, ama gücümüz bir beden bulacak. Ne siyah ne beyaz olmalı. Denge sağlanmalı."

Bucky sessiz kalarak kafasını salladı.

Kaçarak birçok gece geçirdim.
Sanırım kaybolmuş ve
bulunamazmış gibi hissediyorum.

Abertha ona baktı. Ekranı görmek için Bucky'e yaklaştığından dolayı çok yakınlardı. "Bu sözler aklıma kazınmış gibiydi. Hep söyleyip dururdum. Ne anlama geldiğini asla bilmezdim. Nereden öğrendiğimi bile bilmiyordum. Deneyden sonra... zihnime işlenmişti sanki."

"Sam bunun... cadılık ile ilgili olduğunu düşünüyor." Bucky tüm kelimelerini özenle seçmeye dikkat ediyordu. "Sen bununla ilgili bir şey biliyor musun?"

"Hayır." Abertha kafasını olumsuz anlamda salladı. "Bilmiyorum. Ama bir öneminin olduğunu da sanmıyorum, James."

"Nasıl bir önemi yok?" Bucky, onun umursamazlığına karşı tepki gösterdi. "Şeytani cadıların kanına sahip falan olabilirsin."

"Evet, olabilirim. Hem de 18 yıldır." Abertha üstüne basa basa konuştu. "Yıllardır çok iyi durumdayım. Şimdi bunu irdelemenin hiçbir anlamı yok."

Bucky arkasına yaslanırken ona içten içe hak verdi.

"Günlerdir uyuyamıyorum." diye itiraf etti Abertha. "Çünkü her gözümü kapattığımda eskiye dair şeyler görüyorum. Rüyalarıma giriyor."

"Benim de giriyor." Bucky gözlerini ona çevirdi. "Her şey geçmişte kaldı... geride bıraktım. Ama hâlâ rüyalarımda."

"Biraz daha zamana ihtiyacın vardır." dedi Abertha. "Benim kurtulmam yıllarımı almıştı. İlla ki kurtulursun."

Bucky, Abertha için tekrardan vicdan azabı hissetmeye başladı. Her şeyden kurtulması yıllarını almıştı ve o, sadece kadının karşısına çıkarak tüm o yılları mahvetmişti.

Sırtını koltuktan ayırıp tekrar öne doğru eğilirken Abertha ile yakınlaşmışlardı. Bu ani yakınlaşma ile sarışın kadın geri çekilememişti bile.

"Umarım en kısa zamanda... eskisi gibi olursun." dedi Bucky. "Böyle olacağını bilmiyordum... tekrardan..."

Abertha, onun tekrardan bir özür dileme konuşması yapmasını dinlemek istiyordu. Bu yüzden onun sözünü kesti.

"Artık özür dileme James." Abertha, onun yüzünü yakından inceleme fırsatı bulmuştu. Gökyüzü gibi mavi gözleri bile Bucky'nin sert ifadesini kırmaya yetemiyordu. İçten bir şekilde attığı kahkahanın nasıl olabileceğini merak etti. Bucky gayet yakışıklı bir adamdı. Emindi ki, gülüşü de gayet güzeldi.

Ve sonsuz bir hayat istemiyorum.
Sadece buradayken yaşamak istiyorum.

Bucky, onun dikkatli bakışlarıyla ne oldu anlamında kaşlarını havaya kaldırdı. Abertha hafifçe tebessüm etti.

"Çok çabalıyorsun. Yıllardır birinin benim için yaptığı tek iyi şey sanırım bu."

"Çünkü suçlusu benim." dedi Bucky. "Düzelmiş hayatını tekrar mahvettim."

"Hayatım düzelmiş falan değildi." Abertha, neden hâlâ bu kadar yakın oturduklarına anlam veremedi. Ama ikisi de uzaklaşmak adına bir şey yapmıyordu. "Ne kadar her şeyi geride bırakırsam bırakayım, tek başıma, yalnız bir hayata hapsoldum. Buna mecbur bırakıldım. Hiçbir şey tam olarak düzelmiş sayılmaz. Hep bir şeyler eksik kalacak."

"Hep bir şeyler eksik kalacak." diye tekrarladı Bucky. Abertha çok doğru bir cümle kurmuştu, haklıydı. Bucky'de listesini ne kadar temizlerse temizlesin hep bir şeyler eksik kalmaya devam edecekti. "Sanırım ben o eksikliğin ne olduğunu bulamayacağım."

Bucky bu konuda yalnız değildi. İkisi de o eksikliğin ne olduğunu bilmiyordu. Ya da henüz bilmiyorlardı.

Ve başka bir gece görmek istemiyorum.
Buradayken yalnız bir hayatın içinde kayboldum.

Bucky, Abertha'nın gözlerinin içine bakarak düşüncelere daldığını sonradan fark etti. Bakışlarını ondan kaçırdı, saatine baktı ve gitmesi gerektiğini belli etti. Burada hiçbir işi kalmamıştı.

"Gitsem iyi olacak." dediğinde, Abertha kafasını sallayarak onu onayladı ve aynı anda ayağa kalktılar.

Bucky, hemen ardında Abertha ile kapıya ilerlediğinde çıkmadan önce durdu.

"Eğer... bir şey olursa... beni arayabilirsin." dedi Bucky, nazik olmaya çalışarak.

"Bunu yapamam, üzgünüm." Abertha sahte bir üzüntüyle konuştu.

"Ne? Niye?" Bucky zaten sert duran suratıyla kaşlarını çattı.

"Çünkü numaran yok."

Abertha hafifçe güldüğünde, Bucky'nin çatık kaşları düzeldi. Hiç beklemediği bir anda Abertha aniden ufak bir şaka yapıyordu ve Bucky bunu çabucak yakalayamıyordu.

Ceketinin cebinden telefonunu çıkarıp ona uzattı. Abertha, Bucky'nin rehberine numarasını kaydettikten sonra kendini çaldırıp ona hızlıca geri verdi.

"Kahve için... teşekkürler." Bucky kapıyı açıp çıktığında Abertha girişte durdu.

"Önemli değil." Kadın omuz silkti. "Ben de teşekkür ederim."

"Görüşürüz Abertha." Bucky, bir daha tam olarak ne zaman görüşeceklerinden emin değildi.

"Görüşürüz James."

Ama Abertha'nın ona James diye seslenişini duymayı son kez istemiyordu. İşte bundan emindi.

Ve sanırım seni
yüzüstü bırakmak istemiyorum.

╰☆╮

Bucky ve Abertha'yı hemen sevgili yapıp mıçmıç aşk sahneleri yazmak... var bir hayalim...
Ama kaosu her zaman daha çok sevmişimdir😈

 Ama kaosu her zaman daha çok sevmişimdir😈

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
The Chariot • Bucky BarnesWhere stories live. Discover now