Şarkı son bulduğunda hepimiz aynı anda derin bir nefes alarak gür kahkahalar bıraktık. Bedenimi çevirip Yiğit'e döndüğümde dudaklarındaki keyifli sırıtışı fark etmem an meselesi olmuştu. Telefonu elindeydi ve bize doğru tutuyordu.

"Video mu çektin?"

"Belki biraz? Utandığını söylediğin için sana bununla birçok konuda şantaj yapmayı düşünüyordum."

"Tamam ama videoyu bana da atmayı unutma sakın."

Yiğit başını geriye atarak gür bir kahkaha attı ve kalçasını arabadan ayırarak yanıma yaklaştı. Avuçlarını yüzüme yaslayıp yanağımı öptükten sonra geri çekildi. "Gidelim mi artık?" diye konuştuğunda sorusu ortayaydı. "Talatlar öne geçmiştir, bizi beklemesiler kapıda."

"Çok doğru, ne biçim ev sahibiyim ben?" Selin, Seray'ın yanından hızlı adımlarla kaçtı ve arabanın arka kapısını açtı. "Binin çabuk, yetişelim."

Seray zorluk çıkartmıyordu, Eliz ise ne dersek yapacak gibi hâlâ çakırkeyifti. Bu yüzden çabucak arabaya kurulduğumuzda Yiğit hâlâ neye uğradığına şaşmış gibiydi. Yazık, yavrum henüz deli kime denir yeni öğreniyordu.

Selinlerin evine vardığımızda sokakta herhangi bir taksi görmemiştik. Selin bizden önce gelmemelerini ummuştu ama asansörle kata çıktığımızda onları görmüştük. Talat yukarı kata çıkan merdivenlerden birine oturmuş, bacaklarını iki yana aralayarak bir alt basamadığına Büşra'yı almıştı. Kollarını omuzlarının etrafına doluyordu ve çenesi saçlarının arasındaydı. Bir arkadaşla gelinmesi normal karşılanacak türden bir pozisyon gibi görünmüyordu, hareketlerinin altında duygusal bir temas yattığı belliydi.

Ezgi ise onların aşağısındaki bir basamakta bacaklarını uzatarak yayılmış, kendisi gibi uzanan bir alt basamaktaki General'ın saçlarını okşuyordu. İki çift de hâllerinden memnun sessiz bir sohbet içerisinde gibilerdi ve geldiğimizde rahatları bozulmuş gibi toparlandılar.

"Kusura bakmayın ya, biraz işimiz vardı da..." Selin çantasından evin anahtarını çıkartıp kapıyı açtığında Eliz, "Aynen," diye ona destek çıktı. "Dans falan ettik."

"Çok beklediniz mi?"

Yiğit'in sorusuna Büşra başını iki yana salladı. "On dakika falan olmuştur geleli."

"İyi bari," diyen Selin evin kapısını açtı ve ayakkabılarını ayağından çıkartarak içeriye geçti. "Hadi, buyurun gelin."

Daha önceden kaldığım ve sıkça geldiğim için fazlasıyla tanıdık olan eve girdiğimizde hepimiz neredeyse sessizdik. Ancak kapıyı kapatıp apartman boşluğunda sesimizin yankılanmayacağı bir duruma geldiğimizde Eliz heyecanla, "Parti devam etsin!" diye bağırdı.

"Bence partiyi sakin sohbetlere bırakalım," diyen Talat'tı. "Özellikle sen biraz dinlensen iyi olur."

"Yok yok, kustum kendime geldim ben."

Hepimiz üstümüzdeki fazlalıkları çıkartıp salona geçtiğimizde çoktan doğum günü tarihimin sınırlarından çıkmıştım ama yine de gece devam ediyordu. Gerçi Büşra, General, Ezgi geceyi kafalarında kapamış gibi görünüyorlardı; her an bir yere kıvrılıp uyuyacak gibiydiler.

"Hayalindeki gibi bir on sekiz partisi miydi?" diye soran Yiğit, salondaki koltukta hemen yanımda oturuyordu. Bir kolunu koltuk boyunca uzatmıştı ve vücudu bana doğru dönüktü.

AYRILIK SENDROMUWhere stories live. Discover now