14.Bölüm

349 37 16
                                    

Önceki bölüm

Yu xin, gülümsedi. Bu gülümseme acı ve keder doluydu.

Yu xin, titrek bir sesle anlatmaya başladı.
.
.
.
.

-Hatırlıyor musun, ben soğuk saraya gönderilmeden önce sürekli belli bir süre ortadan kaybolurdum.

Hong zhen, yu xin'in sözlerini sessizce dinledi. Böyle bir şey gerçekten de olmuştu. Arada bir yu xin kaybolur ve bir kaç gün boyunca da ortada gözükmezdi. Sorduğu zaman ise imparator'un kendisini çağırdığını söylerdi.

Hong zhen, çatılmış kaşları ile gergince konuştu.

-Hatırlıyorum. İmparator babam'ın yanına gittiğini söylerdin.

Yu xin, Üzgünce devam etti konuşmasına.

-Doğru, imparator'un yanına çağırılıyordum.

Yu xin, yutkunduktan sonra devam etti konuşmasına.

-İmparator Hong Zhang, benden iğrenirdi. Ailemin, beni bir kız olarak satması yüzünden kandırıldığı için benden nefret etti. Fakat onunla ilk tanışmamda, bana söylediği şey şöyleydi.

-Sana iki seçenek sunuyorum. İlk seçenek, seni öldürmek. İkinci seçenek ise benim istediklerimi yerine getirmek. Şimdi birini seç!

Yu xin, imparatorun ona söylediklerini kelimesi kelimesine Hong zhen'e söyledikten sonra derin bir nefes verdi.

Hong zhen, karşısında duran yu xin'e şefkatle baktı. Yu xin'in neyi seçtiği belliydi.

Yu xin, gözlerini kapattı ve sessiz kaldı. Gözünün önüne bulanık hatıra parçaları geliyordu. Öylesine bulanıktı ki.. Renkler birbirine girmiş gibiydi.

Yu xin, konuşmasına devam etti.

-Ah zhen, bunu söylemeye dilim varmıyor. Benden daha fazlasını isteme lütfen!

Hong zhen, yu xin'in keder ve acı dolu sözleri yüzünden kırılmış gibi hissetti. Sanki, yu xin her üzüldüğünde, Hong zhen'in vücuduna zehirli iğneler batırıyorlardı. İçini yakan acı çok büyüktü.

Hong zhen'in gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Kocaman adam, hüngür hüngür ağlıyordu.

Yu xin, hong zhen'in ağlaması yüzünden telaşlandı ve endişeyle konuştu.

-Ah zhen, neden ağlıyorsun? Ağlama.!

Hong zhen, titrek çıkan sesi ile konuştu.

-Be-ben s-se-senin i-için ağlıyorum! Senin yerine ağlıyorum. Neler yaşadığını bilmiyorum ve bunu durduramadım. Seni koruyamadım. Beni affet!

Yu xin, imparatorluk ailesine duyduğu iğrenti ve nefretin Hong zhen de işe yaramadığını hissediyordu. Ondan nefret edemiyordu. Hem sevdiği hem de delicesine nefret ettiği bir eşya gibiydi. Onu kullanıp atmak istiyor ama bunu yapamıyordu.

Yu xin, Hong zhen'in sözlerine sessiz kaldı. Gerçekten de kendisini seviyor muydu?

Yu xin, buna hem inanmak istiyordu hem de bu ihtimalin yalan olmasından çok korkuyordu.

Yu xin, merakla sordu.

-Beni seviyor musun?

Hong zhen, hala ağlıyordu. Gözlerinden akan yaşla ve çatılmış kaşlarıyla yu xin'in sorusunu cevapladı.

-Evet. Seviyorum. Hem de çok seviyorum.

Yu xin, içindeki düğümlerden birinin çözüldüğünü hissetti ve sessiz bir gözyaşı güzel gözlerinden yanağına doğru aktı.

Concubine and Dog prince[BL] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin