1.Bölüm(Düzenlendi)

1.1K 89 65
                                    

Tanıtım

Cariye ve köpek prens.

Köpek prense satılmış olan güzel cariyenin kaderi mühürlendi. O kaçamaz çünkü kovalanacağını biliyor.
.
.
.
Yu xin, ismi gibi yeşimden kalbe sahip bir cariye.

Yu xin, ailesi tarafından imparatorluk ailesine cariye olarak satılmış acınası bir adam.

Bir kaç yıldır soğuk sarayda acı çekiyordu.Kimse ziyarete gelmiyordu.

Bu güzel kalpli adamın ne kadar acı çektiğini de kimse umursamıyordu.

Yu xin'e bakan bir köle çocuk vardı.

Bu köle çocuğun ismi Hei qiu.

Hei qiu, ismi gibiydi. Kısa, top gibi bir yüz ve koyu bir ten.

Hei qiu'nun bir ailesi yoktu. Yu xin'e bakmakla yükümlüydü.

Yu xin'in neden soğuk saraya atıldığını bilmiyordu. Efendisi hiç konuşmazdı. Açlıktan ölse bile sesi çıkmazdı.

Hei qiu, efendisinin dilsiz olduğunu düşünüyordu.

Efendisi çok güzel bir adamdı. Siyah uzun saçları ipek gibiydi. Gözleri açık kahverengiydi. Bembeyaz pürüzsüz bir cildi vardı. Ayrıca çok ama çok zayıftı. Bu güzelliğin bu kadar zayıf olması görende acıma hissi yaşatıyordu.

Hei qiu, efendisinin yemek saatinin geldiğini düşündü. Bu yüzden sağuk sarayın küçük mutfağında ki yiyeceklerden bir kaç şey hazırladı ve efendisine sundu.

Yu xin, önüne konan yiyeceklere baktı. Pilav, fasulye ezmesi, kokulu tofu ve bezelye vardı.

Yu xin, eskimiş çubuğu ile bezelyeden ve pilavdan biraz yedi. En son da fasulye ezmesinden aldı.

Yu xin, kokulu tofu'dan hiç hoşlanmazdı. Bu yüzden ona elini sürmedi.

Hei qiu, efendisinin yediklerine baktı. Her zaman ki gibi çok az yemişti. Sızlanarak konuştu.

-Usta, biraz daha ye, hasta olacaksın.

Yu xin, cevap vermedi.

Hei qiu, cevabın gelmeyeceğini biliyordu. Yine de bu duruma dayanamıyordu.

Efendisinin yemeyeceğini anladı ve masaya koyduğu yiyecekleri ve eskimiş çubuğu kaldırdı.

Hei qiu, arta kalan yiyecekleri yedi ve etrafı toparladı. Daha sonra ustası için   bulduğu bitkileri kaynatıp çay yaptı.

Yu xin, kendisine verilen çayı ince beyaz parmakları ile tuttu ve içmeye başladı.

Etraf çok sessizdi.

Soğuk sarayda ikisinden başka kimse yoktu.

Yu xin, çayını yudumlarken aklına eski anıları geldi.

Ailesine yalvarmıştı.

-Beni göndermeyin. Orası çok korkunç!

Tam da bu şekilde konuşmasına rağmen sonunda 10 gümüşe satılmıştı.

10 gümüş ailesi için devasa bir paraydı. Ailesi fakirdi ve oğulları güzel doğmuştu. Onu satmak iyi para getirmişti.

Yu xin, bu imparatorluk ailesine satıldığında sadece 7 yaşındaydı. Şimdi ise 18 yaşına gelmişti. Çok uzun bir zamandır bu soğuk sarayda yaşıyordu. Öyle ki varlığı bile unutulmuştu.

Yu xin, ülkenin imparatoru Hong zhang'ın kendisine yaptığını asla unutmayacaktı.

Yu xin, bu imparatorluktan ve imparatorluk ailesinden kemiklerine kadar nefret ediyordu.

Bu nefret, hem soğuk saraya gönderilme sebebi hem de değildi.

Kendisine iftira atılmıştı.

Diğer cariyeler, kendi aralarında anlaşmışlardı ve bir plan kurmuşlardı. Bu plan da gayet güzel işlemişti.

Yu xin, güzel havada dışarı çıkmak yerine içerde her zamanki eskimiş sandalyesinde oturuyordu.

Bugün de diğer günlerden hiç farklı değildi.

Bu şekilde zaman yavaşça geçti.

Hei qiu, çay bittikten sonra kaldırmıştı ve zaman geldiğinde bir kez daha yemek hazırlamış ve az yenen yemekleri toparlamış kendisi yemişti.

Bu soğuk sarayda günde sadece 2 kez yemek yenilirdi ve 2 kez de çay vaktiydi.

Akşam olduğunda Yu xin, küçük odasında ki yatağına yatmıştı.

Aklında ki şeyleri asla yüzüne vurmazdı.

Yu xin, her zaman sessiz ve ifadesizdi.

Yu xin, yarın ki rütin günü için uykuya daldı.
.
.
.
Yeni bir kitap. Bir anda aklıma geldi. Nasıl ilerler hiç bilmiyorum. Umarım devamı gelir.

Bakalım neler olacak. Kitabı tekrar düzenleyip yayınlamaya karar verdim.

Concubine and Dog prince[BL] Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu