3.Bölüm

7.4K 576 90
                                    

3.Bölüm

Genç kadın hala olayların tesirinde kalakalmış vaziyette, o hengamede sokaktaki kalabalığın arasından geçip giden polis arabasına bakıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Genç kadın hala olayların tesirinde kalakalmış vaziyette, o hengamede sokaktaki kalabalığın arasından geçip giden polis arabasına bakıyordu. Filiz ise kuzeninin kolundan tutmuş onu binanın içine sokmaya çalışıyordu ama Süreyya donup kalmış gibi kıpırdamıyordu. Bir süre sonra polisin refakat ettiği bir ambulans gelmiş, hemşirenin ilk müdahalesinden sonra bakkalcı Hüseyin'i ambulansa koyup gitmişlerdi. Olayın sukünete ermesi ile seyredecek bir şey bulamayan mahalle sakinleri ters bakışlarla Süreyya'yı süzerek evlerine dağılmışlardı. Ne de olsa mahalledekilerin gözünde tüm bu yaşananların sorumlusu bu dul kadındı. Ortalığı karıştırmıştı, çoğu kişi böyle düşünüyordu.

Lütfü dayısının en küçük oğlu Cahit, binanın girişinde öylece dikilen iki genç kadını fark edince yanlarına kadar geldi. Sivri çenesinden aşağıya doğru ter damlaları akıyordu, ne de olsa kavgayı ayırmaya çalışan gençlerden biri de oydu. Filiz, kuzeni Cahit'i görünce seslendi. "Cahit, neler oldu böyle? Alihan Sönmez değil miydi o?" diye sordu merakla. Bunlar Süreyya'nın da öğrenmek istediği bilgiler olduğu için o kaskatı kesilmiş halinden çabucak sıyrılıverdi genç kadın.

Cahit, kaldırım kenarına bitkin bir halde çömeldi, soluklarını düzenlemeye çalışıyordu. "Hiç sorma Filiz abla! Alihan ağabey bir geldi pir geldi vallahi, sıksa benim suyumu çıkartacak güç var adamda, tutamadım ki! Birden daldı herife." söylerken o anı bir kez daha yaşar gibiydi. Süreyya'nın kaşları çatıldı. Hala olayın neden gerçekleştiğini anlayamıyordu. Alihan Sönmez kimdi ve neden bakkalcı Hüseyin'i dövmüştü?

Süreyya belirgin bir kekelemeyle, "Neden? Neden dövdü bakkalcı Hüseyin'i?" Asıl sormak istediği şey, benim yüzümden mi demekti ama dili bir türlü varmadı.

Genç adam derin bir nefes vererek saçlarını karıştırdı. "Bu şerefsiz Hüseyin, geçen hafta parkta oturmuş genç kızlara laf atıp duruyordu. Herif sapığın önde gideni. Bizde o akşam Alihan abiyle parkın önünde durmuş sigara tellendiriyorduk, Hüseyin'in kızlara laf attığını duyunca Alihan abinin tepesi attı. Bir iki hırpaladı herifi ama o kadardı. Bugün de sana atılan iftiraları duyduğumda Alihan abinin dükkanında çay içiyordum. Hüseyin'i tartalamaya diye dükkandan bi hışım çıktım ki Alihan abi de peşimden fırladı geldi. Sonrası malumunuz zaten. Darmadağın etti herifi." derken Cahit yüzünü buruşturmuştu.

Süreyya, gerçekten de olayın kendisiyle ilgili olduğunu duyunca kalbi sıkıştı. Namusu milletin diline dolandığı yetmiyor gibi onun yüzünden de kavga çıkıyordu. Cahit, kuzeninin keder içinde üzüldüğünü görünce başını iki yana salladı. "Süreyya abla sen ne diye üzülüyorsun? O herifin tacizci olduğunu herkes biliyor, sen gönlünü ferah tut ablam, kimse sana dil uzatamaz. Keserim dillerini." diye efelendi genç adam. Daha on sekizine yeni girmiş olmasına rağmen mert bir delikanlıydı Cahit, mahallenin serseri çocuklarındandı.

Süreyya ona minnetle gülümsedi. Filiz, kuzeninin elini tutup sıktı. "Cahit'in hakkaniyeti var canım, sen kendini boş yere üzme. İki canlısın sen, bebeğini düşünüp kulak tıka bu yersiz laflara. İnsanların ağzı torba değil ki büzesin!" diye söyledi Filiz, böyle söylese de yaşanan olaylara o da çok üzülmüştü. Süreyya kendi halinde yaşayıp giden birisiydi, etliye sütlüye karışmayan kederine rağmen dimdik durmaya çalışan bir kadındı. Buna rağmen bu pürüpak kadına bile çamur atmaya bayılıyordu bu insanlar, kötüydüler.

İNCE BUZUN ÜSTÜWhere stories live. Discover now