Abertha uyku akan gözlerini ondan kaçırdı. "Yorgunum sadece, pek uyuyamadım." Sıcak kahvesinden içerken biraz daha rahatladığını ve gevşediğini hissetti.

"Geçenlerde konsere gelen o iki Yenilmez ile bir ilgisi yok yani?"

"Hayır.. yok." Abertha, bu konu hakkında konuşmak istemediği için konuyu konserlerine çevirerek değiştirdi.

İkisi kahveleri bitene kadar sadece iş hakkında konuştular. Ardından Hanna, gitmesi gerektiğini söyleyerek Abertha ile vedalaştı ve evden çıktı.

Kahve bardaklarını mutfak lavabosuna bırakan Abertha, bir anlığına durup sessizlik çöken evi dinledi. Kapının yanında asılı duran saatten çıkan tik tak sesleri duyuluyordu sadece. Ve bu, Abertha'yı çok rahatsız etti.

Pencereden dışarı karanlık havaya baktı. Saat çok geç sayılmazdı. Evde bunaldığını hissetti. Odasına çıkıp üstünü değiştirdi ve evden çıktı. Yürümeyi tercih edip kısa sürede mekanlarla dolu olan bir caddeye çıkmıştı bile. Daha önceden de geldiği bara girip bir içki sipariş etti.

İçerisi çok kalabalık değildi. Herkes kendi halinde takılıyor, müzik çok yüksek sesli çalmıyordu. Evdeki ölümcül sessizliği dinlemektense iyiydi.

Barmen içkisini önüne koyduğunda teşekkür etti ve büyük bir yudum aldı. Boğazını yakıp geçen içecek ile kendine geldiğini hissetti.

Barda yanında bir adamın durduğunu hissederken o tarafa dönmeye tenezzül etmedi. Birinin sipariş için geldiğini düşündü.

"Ne alırdınız?" diye sordu barmen.

Siyah deri eldivenli bir el, önündeki içkiyi işaret etti. "Aynısından."

Abertha, artık tanıdık olan ses ile yavaşça sağına döndü. Bucky, yanındaki sandalyeye rahatça oturmuştu.

Beni resim kitabı gibi yargılıyorlar.
Okumayı unutmuş gibi renklerden yargılıyorlar.

"Sapık gibi takip mi ediyorsun beni?"

"Sapık... biraz abartı oldu sanki."

Bucky'nin onu hâlâ takip ettiğine inanamıyordu. İstediğini almıştı. Niye hâlâ peşindeydi?
"Yine ne istiyorsun? Rahat bırakmayacak mısın beni?"

Barmen, bardağı Bucky'nin önüne bıraktığında eline aldı. "Sadece... iyi olup olmadığını görmek istedim." içkisinden bir yudum aldı. 

"Ah ne kadar düşüncelisin." Abertha sahte bir şekilde gülümsedi. "Bugüne mi özel yoksa?"

Bucky hiçbir mimik oynamayan suratıyla ona baktı. "Geldiğime pişman edeceksin, değil mi?"

"Kesinlikle." Abertha kafasını önüne çevirerek içkisini içmeye devam etti.

"Bak... insan ilişkilerinde o kadar iyi değilim, tamam mı?" Bucky tüm bedenini kadına çevirdi. "Üzerine gelmek istememiştim... sadece..."

"Sadece ne?" Abertha dayanamayıp tekrar ona döndü. "Kendi geçmişini temizlemek, vicdanını rahatlatmak adına unutmaya çalıştığım her şeyi bana hatırlatmak için mi? Kış Askeri."

The Chariot • Bucky BarnesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin