Önemsemek ^^17^^

Start from the beginning
                                        

-AY YAPICI-

Sonunda Arda benimle. Bundan sonra da sadece benim olacak. Onu kimsenin almasına izin vermeyeceğim. Eylül'den uzaklaşması da an meselesi zaten. Şimdi ormana gidiyoruz. Eylül'le Yusuf da orada olacaklar. Arda'da Eylül'ü Yusuf'la görünce her şey tamamen bitecek. Ve mutlu son. Arda benim olacak. Yusuf'da işi bitince Eylül'ü bir kenara atıp Sena'yı alacak. Yazık! Bizim masum, saf ve aptal Eylül'ümüz de kör olduğuyla kalacak salak. Arda'yla evlenicem. Çağlayan soyadını alacağım ve ondan sonra istediğim her şeyi yapabileceğim. Hatta eğer çok isterse Eylül'ü hizmetçim yaparım. Aynen çok güzel bir fikir bence. Bunu bir yere not almalıyım. Evet kesinlikle böyle olmalı. Birden Arda'nın bir şey dediğini sandım. Yüzü kasılmıştı. Gözlerine kara bulutlar çökmüştü. Neyi ya da kimi düşündüğünü tahmin etmek pek zor değildi. Tabi ki de Eylül'ü düşünüyordu. Ne kadar itiraf edemese de ondan hoşlanıyordu. Ama bu bugün son bulacak. Hayatımızda artık Eylül diye biri olmayacak. Sadece ben ve Arda olacağız.

"Ne düşünüyorsun?"dedim ve birden sert bakışlarını yüzümde hissedince tuhaf oldum. Bakışları ne zamandan beri beni bu kadar etkiliyordu? Bu imkansız gibi bir şey olmalıydı. Arda değişti ve ama bu kadar değişmesi imkansızdı. Olamazdı.

"Ne zamandan beri merak ediyorsun?" yüzü ifadesiz ama gözleri çok keskin bir şekilde bakıyordu. Korkutuyordu. Sanki her an öldürebilirmiş gibi geliyordu. Bu tamamen saçmalık!

"Şu andan itibaren her dakika merak edeceğim."

"İyi et. Ne diyim." İfadesizliğini hala koruyordu. Bunu nasıl başarabiliyordu? Arda bu kadar mı değişmişti? Duygularını kontrol altına alabilecek kadar mı?

"Söylemiyecek misin?"

"Hayır." O söylemezse ben söylerim havasına girerek iğneleyici bir şekilde konuşmaya başladım.

"Eylül'ü düşünüyorsun dimi?" sorduğum soru karşısında şaşırdığı belliydi. Ama çok kısa sürmüştü. Yüzü tekrardan ifadesizleşti. Bir şey düşünüyor gibiydi. Ama bunun ne olduğunu anlamak mümkün değildi.

Bir süre konuşarak yolumuza devam ettik. Ama Arda hep iğneleyerek ve umursamaz bir tavırla konuştuğu için sorularımın çoğunu cevabını alamadım. Ama biliyorum. O hala eski Arda. Dışarıdan ne kadar değişmiş gözükürse gözüksün o hala masum Arda. O hala benim Arda'm. Ve bunu kimsenin değiştirmesine izin vermeyeceğim.

"Geldiik!" boş boş etrafına bakınıyordu. Ormana gelmiş olmamız onu baya şaşırtmış olmalıydı ama birazdan daha çok şaşıracaktı. Çünkü birazdan Eylül ve Yusuf'u görecekti. Onları o halde görünce büyük ihtimalle bağıracak çağıracak ve Eylül'den tamamen vazgeçecek. Zaten bizim istediğimiz de bu. kaza da dahil her şeyi biz planlamıştık. Cezasını başkaları çekse de şu ana kadar her şey yolunda gidiyor. Ve büyük süprize çok yakınız. Sadece dört veya beş metre var. Arda karşısına baktığı an onları görecek. Ve büyük an!

-EYLÜL YEMEN-

Yusuf'un 'Ölene kadar benimle olur musun?' teklifine karşı tam olarak ne diyeceğimi bilemesem de sonun EVET deme kararı aldım. Ellerimi tutuyordu. Kalbimin ritmi değişmişti ama daha farklı hissetmeyi beklerdim. Yani kitaplarda hep öyle anlatılmaz mıydı? Aşık olurlar kalpleri hızlı hızlı atmaya başlar, içi içlerine sığmaz, çok heyecanlanırlar falan. Ama bende bunların çok azı vardı. Aşık mı değildim? Bilmiyorum. Ama onu yanımda istiyorum. Bu da aşk değilse ne ki şimdi? Hazırım. Evet demeye hazırım. Sadece derin bir nefes al Eylül ve saçmalamamaya bak.

"E-"

Tam söyleyecekken yusuf araya girdi.

"Oha! Arda mı o?" Arda mı? Onun ne işi vardı burada? Geri mi döndü? Nasıl ya? Neden buraya geldi?

İNEK BENWhere stories live. Discover now