"O zaman ne işimiz var burda?"
"Piknik yapacağız."
"Piknik?" gerçekten şaşırtıcıydı. Ay ve piknik. Yok artık.
"Evet ne olmuş yani temiz hava almak iyi gelir dedim. Şimdi sevgilim gibi göründe herkes kıskansın."
"Ne alaka burda kimse yok ki."
"Belki vardır." Bu kız ne saçmalıyor lan? Kimse yok işte. Ağaçları mı kıskandırcaz? Delirmiş. Gerçekten bu kadar gerizekalı olduğunu bilmiyordum. Etrafıma mal mal bakınmaktan başka ne yaptığımı merak ediyorum açıkçası. Olabildiğince ifadesiz durmaya çalışıyorum. Belki sıkılır da bir an önce gideriz. Siktiiir. Bu ne lan? Ordakiler, Eylül! Yanndaki kim lan? Elini mi tutuyor o piç? Sikerim lan! Bi dakika Yusuf? Lan ben buna geçen gün Eylül'den uzak dur demedim mi? Şimdi gelmiş kızın elini tutuyor pezevenk!
"Aaa Yusuf mu o? Yanındaki de Eylül mü? Yok artık! Tesadüfe bak." Tesadüf mü? Hiç sanmıyorum. Bilerek getirmişti. Onların burada olduğunu bildiği için beni de buraya getirmişti.
"Tesadüf olmadığını ikimizde biliyoruz!" dedim dişlerimin arasından tıslayarak. Gözlerini kısarak bana baktı.
"Olabilir. Ama bak. Senin o çok sevdiğin Eylül kendine başka birini bulmuş bile. O başka birine bak şimdi de. Kimi görüyorsun? Tabi ki de Yusuf'u. Ayrıca Eylül senin Yusuf'u sevmediğini biliyor. Yanlış mıyım?" haklı! Eylül Yusuf'u sevmediğimi biliyordu. Bunu konuşnuştuk. Ama şimdi? Bunu bilmesine rağmen baş başalardı. Ayrıca el ele tutuşuyorlardı. Ne yapmak lazım şimdi? İlk önce Yusuf'u sikip sonra Eylül'e mi kızmalıydım? Yoksa Yusuf'u direk öldürmeli miydim? "Canımı acıtıyorsun!" dedi bunun gözlerinden de okunmasını sağlayarak. Öyle sinirlenmiştim ki elini sıktığımın farkında değildim. Bir hışımla bıraktım. Ama o nazikçe bir daha tuttu. Üstelemedim. Ama gözlerimin yandığını hissedebiliyordum. Çok sinirlenmiştim ve her an her şeyi yapabilecek durumdaydım. O sırada Yusuf arksına döndü ve bize baktı. Bizi gördüğüne hiç şaşırmadığı belli oluyordu. Arkasını dönüp Eylül'e bir şeyler dedi. Bir an yanımıza gelecek sandım ama Eylül'ün "Ne? Arda mı burada?" dediğini duyunca bizden bahsettiğini anladım. Yusuf bir şeyler söylemeye devam ediyordu. Kim bilir kıza ne anlatıyordu piç. Şu andaki en büyük avantajım Eylül'ün görememesiydi. Yoksa Ay'la el ele tutuştuğumuzu nasıl açıklayabileceğimi bilmiyorum. Gerçi neden açıklamam gerekeceğini de bilmiyorum. İlk önce o bir açıklama yapsın. Bu piçle ormanda yalnız başlarına ne işi var?
"Hadi yanlarına gidelim." Bu kızın amacı neydi böyle? Yanlarına asla gitmeyeceğim.
"Hayır!" dedim tıslayarak. Bana dik dik bakıyordu. Ama ona nasıl baktığımı görünce gözlerini devirerek derin bir iç çekti.
"Korkmana gerek yok. Eylül'e açıklama yapmak zorunda değilsin. Sen Arda Çağlayansın! Zengin, yakışıklı ve popüler. Zaten Eylül gibi bir kıza aşık olman çok saçma bir şey. Bunu o da biliyor. O yüzden de Yusuf'un yanında ve gayet mutlu gözüküyor." Ne diyor lan bu?
"Ben mi korkuyorum? Mal mal konuşm Ay! Hem açıklama yapmam gerekmediğini bende biliyorum. Sadece anlamaya çalışıyorum. Amacın ne?" sesimin bıçak gibi keskin olduğunun farkındaydım ve özellikle böyle konuşuyordum. Tabiki de korkmuyorum.
Hiçbir şey demden çekelemeye başladı. Ya sabır ne çektim ben bu kızlardan yaa. Biri biter diğeri başlar. Tamam yakışıklıyım ama bu kadar da olmaz ki canım. Ne övdüm lan kendimi. Benimde ihtiyacım var ama arada böyle şeylere. Zorla da olsa Eylül'le Yusuf'un yanına gittim. Eylül hala aynı masum ifadesiyle öylece duruyordu. Tek bir fark vardı gözleri boştu. O an anladım ki Eylül'ün asıl güzelliği gözlerinden geliyormuş. Kendimden bir kez daha nefret ettim. Ona bunu yaşatmaya hakkım yoktu. Ona böyle bir şerefsizliği yapmaya hakkım yoktu!
KAMU SEDANG MEMBACA
İNEK BEN
Fiksi RemajaBir ineğin hayatı nasıl değişebilir? Aşk her şeyin önüne geçebilir mi? Eylül daha önce hiç yaşamadığı bu hayata alisabilecek mi? Bütün sorular bir bir cevaplaniyor...
Önemsemek ^^17^^
Mulai dari awal
