𝘷𝘪𝘪𝘪. 𝘺𝘰𝘶'𝘳𝘦 𝘢𝘭𝘭 𝘪 𝘵𝘩𝘪𝘯𝘬 𝘢𝘣𝘰𝘶𝘵

ابدأ من البداية
                                    

Esnerken gözlerini ovuşturdu ve ofladı. Eline tüy kalemini tekrar alırken parşömeni önüne çekti ve kitapta okuduğu cümlenin kelimelerini değiştirerek bir şeyler yazdı. Üzerinde çok da düşünmesine gerek yoktu, biraz daha yazacak ve kalanını kahvaltısı ve öğle yemeğinden feragat ederek kütüphaneye giderek bitirecekti. Orada bulduğu kitapların bir kısmından da kopya çekebilirdi. O an tek istediği uyumaktı fakat tüm yemekleri de kaçırmak istemediği için biraz daha zorlamaya karar verdi.

Tekrardan odaklanıp ödevini yapmaya başlarken uyandığında karşı yatağını boş görerek meraklanıp yatakhaneden çıkmış ve ortak salona inen merdivenin başında kendisini görüp kalakalan Jisung'dan bihaberdi.

*

Chenle, gece uyuduğu iki saatlik uykunun ancak verdiği güçle ayakta kalmayı başarabilse bile zihni çok apayrı diyarlardaydı. Derslere odaklanmaya çalıştıkça zihni kendisini kapatıyor, yorgunluğuna yeniliyor ve gözleri kapanır kapanmaz başı önüne düşüyordu. O anda hafifçe sıçrayarak tekrar uyanıyor ve derse kendisini vermeye çalışıyordu fakat nafile. Ders boyunca birkaç kere tekrarlanmasına engel olamıyordu. O kadar dalgındı ki, gün boyu üzerinde gezinen bir çift gözü asla fark etmemişti.

Yine de ödevini tamamlamayı başarmıştı. Öğle yemeğini atlamış olsa bile akşam yemeğine kadar dayanabilirdi. Tüm günü derslerle dolu olduğu için mutfağa gitmek dikkat çekici ve zor olduğundan bir seçenek bile değildi.

Tüm günü, bir yerlerde tam olarak uyuyakalmadan geçirmeyi başardı. Akşam yemeğinden sonra ortak salona döndüğünde dinlenebileceğini düşünse bile astronomi dersi ve birkaç gün içinde yetiştirmesi gereken ödevleri olduğunu hatırlamasıyla gerçek suratına tokat gibi çarpmış, diğer beşinci sınıflarla astronomi kulesine çıkarken içten içe çığlık atmıştı. Fakat bunu dışa vurumu çatık kaşlar ve büzülmüş dudaklardı.

"İyi görünmüyorsun." Yanında oturan Sungchan endişeli bir şekilde sessizce fısıldarken gözünü önündeki teleskobun lensinden çekmeden omuz silkti.

"İyiyim ben." diye tersledi. Sungchan ise cevabından tatmin olmamış bir şekilde hızla, öğrencilerin arasında gezinen profesöre bakmış ve arkasının onlara dönük olduğunu görmesiyle tekrardan Chenle'ya dönmüştü. Sınıfın diğer tarafındaki Jisung ise gözlerini onlardan ayırmıyordu.

"Yeme beni. Uyumadın mı sen?" diye fısıldamaya devam ederken bu sefer kaşları çatılıydı. "Kahvaltıda da yoktun, öğle yemeğinde de."

"Kütüphanedeydim." diye cevapladı kısaca.

"Aptal!" diye fısıldarken sanki bağırıyordu. Chenle gözlerini teleskobun lensinden ayırarak ona çevirdi. Onun da ifadesi en az Sungchan kadar sertti. "Bu günlerde kendine hiç dikkat etmiyorsun. Doğru düzgün uyumuyorsun, yemiyorsun. Bir yerde bayılıp kalacaksın."

"İyiyim ben Sungchan. Bilmem farkında mısın ama dağ gibi ödev veriyorlar ve çoğu kişi bazı geceler uykusuz kalıyor." Omuz silkti tekrardan teleskoba dönerken. "Bir şeyim yok, gayet iyiyim." Cümlesinin sonunda esnemeseydi, Sungchan daha çok inanmış gibi görünebilirdi.

"Bunun sonu hastane kanadında bitecekmiş gibi geliyor."

"Bu tahminlerini kehanet dersine saklamaya ne dersin? Trelawney'in pek hoşuna gidecektir." Alayla gülerek mırıldandı. "Yakalanacağız şimdi, sussak iyi olur."

"İnanılmazsın ya. Benim kural tanımaz Chenle'm nereye gitti?" Sungchan homurdanarak önündeki teleskoba dönerken Chenle sessizce gülüyordu. Sınıfın diğer tarafındaki Jisung da dudaklarını dişleyerek önüne dönmüştü böylece.

*

Chenle o gece de uykusunu alamadı. Fakat bu sefer ödevlerinin bir tık daha az olmasının getirisiyle yatakhaneye daha erken dönebilmişti. Yan yatağındaki oğlan da o gelene kadar uyumamış ve zamanını onun için endişelenmekle geçirmişti. Fakat elinden de gelen bir şey yoktu. Chenle yüzüne bakmıyordu, aralarındaki her şey Quidditch sahasında yaptıkları tartışmayla noktalanmıştı. Sadece bir iki kez adım atma girişiminde bulunarak -onlarla birlikte yemek yiyerek, onun arkadaşı sıfatına sarılamıyordu ne de olsa. Maçtaki dakikalar bir anlam ifade etmiyordu, Chenle açısından. En azından Jisung böyle düşünüyordu. Şimdi gidip onun için endişelendiğini dile getiremez, ona yardımcı olamazdı. Tüm bunlara ortam hazırlayan kendisinden başkası değildi. Her ne kadar daha ikisi için de daha iyi olacağını düşünse bile yanıldığını her geçen günde daha da çok hissediyor, görüyor, bizzat tanık oluyordu. Bu noktadan sonra geri dönüş olabileceğini düşünmüyordu ve o an Jaemin, Renjun ve Dejun'un söylediklerinin olabilme ihtimalinden şüphe duymuştu. Bu onu daha da rahatsız ediyordu. Chenle için bir şey yapamadığı gibi Sungchan denen oğlanın astronomi dersinde hâlini fark etmesiyle ona göz kulak olmasını ummaktan başka elinden gelen bir şey yoktu.

if i was next to you // chen.sungحيث تعيش القصص. اكتشف الآن