doksan altı

34.5K 2.9K 1K
                                    

Bölümü drarryhpdm ithaf ediyorum ❤️

Ramazan ayında olduğumuz için smut ve oynaşma sahnelerine uyarı vereceğim.
*; oynaşma
**; yiyişme
***;elleşme
**********; gusül aldıran

İyi okumalar...

Şirketten içeri girdiğimde küçüklüğümden beridir burada güvenlik görevlisi olarak çalışan Feridun abiye gülümseyerek selam verdim. O da elini kalbinin üzerine koyup kendince selamını verince önüme dönüp burnumda ki piercing ile oynayarak asansörlere ilerledim.

İki dersten kaçıp hemen şirkete gelmiştim çünkü Özcan'ı o kadar özlemiştim ki dersin bitmesine bile dayanamamıştım. Ha birkaç soru az çözmüşüm ha çok. Benim için çok bir şey fark etmiyordu.

Asansöre binip yukarı çıktığımda asansörün kapısı açıldığı anda normalde sakince işlerini gören şirket ahalisinin oldukça aktif olduğunu gördüm. Telefonlarla konuşup bir şeyler konuşan, gülüşen, iş yetiştirmeye çalışan. O an anladım ki olağanın dışında bir şeyler oluyordu.

Kaşlarını çatarak ilk babamın odasına ilerledim, kapıyı açıp içeri baktığımda babam odada yoktu ama ceketi hâlâ oradaydı. Fazla uzaklaşmış olamazdı. Normalde olsa onu arar peşine takılırdım ama şimdi kocamın yanına daha erkenden gitmek için fırsat doğmuştu.

Kapıyı kapatıp Özcan'ın çalıştığı tarafa gittim. Kalabalıkta gözlerimle onu aradım ve sonunda uzun boyu sayesinde onu buldum.Kahve makinesinin önündeki kalabalıkta gülerek sohbet ediyordu. Gözleri kısılmış, aşırı keyifli görünüyordu.

Onu öyle görünce benimde yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Yanına yürüdüğümde beni hâlâ fark etmemişti. Tam dibine girip hafifçe beline dokundum. Kafasını arkaya çevirip bana baktığında gülüşü daha da büyüdü.

"Hoş gelmişsin." dedi vücudunu tamamen bana çevirerek. "Neden haber vermedin?"

"Geçerken uğradım." dediğimde kafasını salladı. Yanında başka birileri var diye rahat konuşamıyorduk.

Kaş göz yaptığımda kafasını salladı ve arkadaşlarına dönüp bir şeyler dedikten sonra gözlerimin içine bakıp kafasıyla yürü işareti yaptı. Gülümseyerek arkamı döndüm, gittiği yer eski odasıydı.

Kaşlarım çatılırken yürümeye devam ettim. Özge'yi görmek istemiyordum şuan. Kapıyı açıp içeri girdiğinde içeride kimsenin olmadığını gördüm. Huzur ve mutluluk vardı sadece. Sırıtarak kapıyı kapattım.

"Özge nerede?" diye sordum. Aslında Özcan'a onu sormak sinirimi bozsa da merak etmiştim.

"Eve gitti sanırım."

***
Ayakta durup masanın üzerindeki kağıtları birbirinden ayırırken hmmlayıp ağır ağır yanına gittim. Elimi kalçasına attığımda irkilip bana döndü. Göz kırptı hayırdır anlamında. Sırıtarak üzerine yapışmış pantolonun üzerinden kalça arasını okşadım.

"Biraz keşfediyorum buraları." gülümseyerek yüzüme baktı.

"Israrcısın yani sikmekte?" dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım.

"Sikeceğim." dedim biraz daha sert ellerken. Kafasını sallayarak yeniden kağıt işine döndü.

"Tamam, olur." o onay verdikçe ben daha fazla coşuyordum. Dişlerimi sıkarak elimi kalça arasına sokup biraz daha yanaştım ve gömleğinin üzerinden kolunu hafifçe ısırdım.

"Özcan çok azdım." dedim mırıldanıp. Şuan onu yatırıp sikmek istiyordum.

"Asla vermem kendimi burda." alayla konuşsa da yine de azıyordum. Mırıldanarak onu kendime çevirdim.

Kalçasındaki elimi çekip bu sefer de haşmetlisine koydum. Aleti anında hareketlenince sırıttım.

"Acaba sen mi siksen? Ben veririm şuan." bakışları değişmişti. Göz ucuyla etrafa bakındı.

"Normalde olsa belki yapardım ama şuan herkes bir telaşta. Bu yüzden yapamam." dedi sırıtarak bana dönüp. Bu sefer daha derin okşadım.

"Neden herkes telaşlı ki bu kadar?" diye sordum elimde büyüyen aletini tutulacak kıvama gelene kadar okşarken.

"İki gün sonra Kıbrıs'ta bir otele gideceğiz iki haftalığına. Çoğu kişi geldiği için herkes hazırlık yapıyor." elimi durdurup öylece suratına baktım.

"Ve sen bunu bana şimdi mi söylüyorsun?" trip atacağımı anlamış olacak ki beni kendine çekip sıkı sıkı sarıldı. Sırf susayım diye. Kafam göğsüne gelirken nefessiz kalmıştım.

"Akşama söyleyecektim canımın içi." kaşlarımı çatıp zor da olsa sarılışından kurtuldum. Dağılmış saçlarım hafifçe alnıma düşmüştü.

"Hemen haber vermen gerekiyordu Özcan. Ben şimdi valizimi nasıl hazırlayacağım?" anlamayarak yüzüne baktı.

"Sen neden valiz hazırlıyorsun?" diye sorduğunda biraz geri çekilip elimi belime koydum.

"Seni oraya tek göndereceğimi mi sanıyorsun göt?"

"Yavrum derslerin falan-" göz devirip elimi kaldırdım.

"Yeterli."

Birkaç saniye yüzüme baksa da ardından derin bir nefes alarak sırıtarak beni kendine çekti yeniden. Bu sefer boynumdan sıkı sıkı öptü.

"İyi, gel. Baban da izin verirse." babam aklıma gelince yine ondan ayrıldım ve telaşla kapıya yürüdüm.

"Gidip babamı bulup yalvarmam gerekli. İki güne anca ikna olur. Gitmeden önce gelirim biraz öpüşürüz."

Kapıdan çıkmadan önce hızlı hızlı konuştum ve onun bir şey demesine izin vermeden kapıyı arkamdan çekip babamı bulmak için yürümeye başladım.

O Kıbrıs'a gitmem gerekiyordu.

Özcan için, akıl sağlığı için...

ERGANİLİ SEVGİLİM Where stories live. Discover now