4. Ölümsüzlüğün Gücü

Start from the beginning
                                    

- Hemde çok yaktın.

- Bir gün sen de isteyeceksin.

- Hiç sanmıyorum.

Bunu dedikten sonra arkamda birinin varlığını hissettim ama arkamı yine dönemiyordum. Kulağıma yaklaştı ve fısıldamaya başladı.

- İsteyeceksin. Çünkü beni seveceksin. Ve benimle olmak istiyorsan buna mecbursun.

Bunu dedikten sonra yine boynumda bir acı beklerken ortadan kayboldu.

Hızla yataktan doğruldum. Bu rüya canımı sıkmaya başladı ama. Telefonumu elime aldım ve saate baktım. Daha sabahın 6'sıydı. Ve benim uykum kaçtı. Uzun zamandır sabah koşusuna çıkmıyorum aslında. Yataktan kalktım ve rahat bir eşofman takımı giydim saçımı da sıkı bir at kuyruğu yaptıktan sonra anahtarımı alıp evden çıktım. Daha yolları bilmediğim için eve geldiğim patikadan koşmaya karar verdim ve koşmaya başladım.

Koşarken de iki gündür gördüğüm rüyayı düşünüyordum. Acaba bir anlamı mı var? Hayır ya saçmalıyorsun Akşın. Kendi kendini korkutuyorsun. Yani bu rüyanın ne anlamı olabilir ki? Ormanda bir sapık var ve bana takmış çok mantıklı ya. Ama yinede içim içimi yiyordu. Yani bir rüyaya takmak ne kadar mantıklı olabilir ki? Eğer bir anlamı varsa öğrenmek istiyordum. Nereden öğrenebilirim ki?

  - Ahhhh!

Düşüncelerimi takılıp düştüğüm dal parçası böldü. Ulan tüm aksilikler beni mi bulur?! Sinirle bağırmaya başladım.

- Bıktım ulan yeminle bıktım ya. Ulan her şey mi beni bulur!? Beni mi bekliyorsunuz?! Kurtulmam için ölmem mi lazım?

Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

- Artık dayanamıyorum. Anlıyor musun? Artık dayanamıyorum. Yaşadıklarımı yediremiyorum. Ne yaptım lan ben?! Ne yaptım...

Derin bir nefes aldım ve tekrar konuşmaya başladım.

- Artık gücüm kalmadı. Neden halen yaşıyorum ki?

Orada kaç dakika o pozisyonda durdum bilmiyorum ama tek bir şey düşündüm. O da neden yaşadığım. Ne için yaşıyorum ben.

Babam gitti.

Annem terk etti.

Sevgilim dolandırdı.

Tek arkadaşım ihanet etti.

Ben mi? Ben bitmişim zaten.

  Kendimi biraz daha iyi hissettiğimde yerden kalmak için hamle yaptım. Ama aynı anda yere düşmem bir oldu galiba ayak bileğimi burktum.

Evet Akşın şimdi bittin. Ormanın ortasında sabahın bilmem kaçında tek başına yerde kaldın. Telefon desen koşuya çıkarken telefonumu yanıma almam ben. En yakındaki ev nerede ki? Ama bildiğim kadarı ile pek yakın değil. Bağırsam duyarlar mı ki? Denemekten zarar gelmez.

- Heeey! Orda kimse var mı?! Biri varsa eğer bana yardım edebilir mi? Allah kahretsin zaten lazım olduğunda kimse olmaz! Gelmeyim lan! İstemiyorum! Kurtlar yesin beni burda!

Harbi sinirlerim bozuldu. Zaten o kadar isyan ettim gelmediler. Yardım için mi gelecekler. Zaten o kadar bağırdıktan sonra duysalar da gelmezler! 

- Yardıma ihtiyacınız mı var küçük hanım?

Bir anda arkamdan gelen ses ile korkudan yerimde zıpladım tabi buna zıplamak denirse!

Kafamı geri çevirince karşımda gördüğüm kişi ile bir 10 saniye kendime gelemedim. Acaba öldüm mü? Huriler bu kadar yakışıklı olcak demişlerdi de inanmamıştım. Karşımda benden en fazla 5 yaş büyük gibi gözüken, siyah gözlü, siyah saçlı, gözlerine inat olsun diye sanki beyaz teni ile duruyordu. Sipsiyah bir gömlek ve pantolon giymişti. Çok tanıdık geliyordu yüzü. Sanki daha önce görmüşüm gibi.

Soluk Ten Ve Karanlık Arzular ARAVERİLDİWhere stories live. Discover now