1. Sessiz Kan

81 40 46
                                    

Sessiz Kan: maske anlamı vardır. Yasalara göre bir vampir kimliğini açık ederse o vampirin cezası yok olmaktır.

Akşın...

Ne oldu böyle?

Ne ara hayattan bıktım ben. Oysa ki ben hayat dolu biriydim. Ama şimdi yataktan kalkmak bile istemiyorum. Yatakta sırt üstü uzanmış tavanı izliyordum. Ne mi düşünüyorum koca bir hiçbir şey.

Nerede hata yaptım ben?

Ben Akşın. Akşın Korkusuz. 26 yaşındayım, ela gözlü, kahverengi saçlı, buğday tenli, 1.65 boy ve 55 kiloyum. Ama bu stres yüzünden bir iki kilo verdim herhalde ya da aldım bilmiyorum.

Aile desen tek çocuk idim. Annemi hiç görmedim babamın dediğine göre ben doğduktan bir ay sonra falan bir adam ile kaçıp gitmiş. Zaten babamın ailesi desen yok. Babamı da 6 yıl önce kalp krizi yüzünden kaybettim. Ondan bana kalan tek şey bir ev dağın başında. Zaten uzun zamandır da gitmiyorum.

Sadece bir arkadaşım ve sevgilim var bu hayatta.

Yani vardı geçen aya kadar. En yakın arkadaşım sevgilim ile kaçtı. Sadece kaçsa yine iyi şerefsizler kaçarken de bir ton borç yıktılar üzerime. Şu an onları bulup öyle şeyler yapmak istiyorum ki kimse tahmin edemez.

Ne kadar kalkmak istemesem de zorundayım. Patron ile zaten aram bozuk en son kavga etmiştik. Aslında geçinimi zor biri değilim. Ama eğer benden 20 yaş büyük ve evli bir adam bana bir gece teklif eder ise ona tokadı basarım. Ve bu olay bir gece önce yaşanmış ise yataktan çıkmayı bırak şu yastıkla kendimi boğmak istiyorum.

Yataktan kalktım ve banyoya yöneldim çok erken uyandığım için kısa bir duş almak istedim ve kıyafetlerimi çıkarıp duşa girdim. Sıcak suyu açtım ve altında öylece durup düşünmeye başladım. Anılarım da kaybolmak boğulmak istiyorum.

Gözlerimi kapattım ve suyun sesini dinlemeye başladım. Eski günlere döndüm o an. Babamdan bana kalan dağ evi babam ile birlikteyiz. Bahçede oturuyoruz. Babam bana bir çiçek gösteriyor ve bunun sadece bu ortamda yetiştiğini söylüyor. O arada biri geliyor babam yaşında bir amca babamla el sıkışıyor sarılıyor ve sohbet ederek gidiyorlar. Ben bahçede yalnızken birini görüyorum bir erkek çocuğu benden bir kaç yaş büyük bana bakıp gülümsüyor. O kim? Aaa yandım!!!

- Hay ben böyle işin ya. Sizin binanıza da evinize de, offffff.

Artık evin tesisatı ne halde ise bir anda su kaynar dereceye geldi ve yandım. Yani elveda duş keyfi merhaba bornoz. Bornozumu giyip duştan çıktım giyinir iken aklımda o çocuk vardı. Yani yanmadan hemen önce hatırladığım çocuk. Hani anılarınız da birinin yüzü sesi kokusu vardır ama adı yoktur veya kimliği yoktur ya bu da öyle orda bir yerlerde ama hatırlayamıyorum, tanıyamıyorum.

Giyindikden sonra saçımı kurutup açık bıraktım sonra cüzdanımı alıp evden çıktım. Metrobüse doğru yürümeye başladım.

Hiç gitmek istemiyorum ama hayatta kalmak için çalışmak zorundayım. Metrobüse vardığımda yine tıklım tıklım. Zar zor bindim ve durağına gelene kadar kulaklık takıp müzik dinledim durağa gelince indim ve bir 10 dakika sonra çalıştığım mağazaya vardım. İki katlı bir kadın giyim mağazası idi, yalan yok güzel iş yapıyordu.

İçeri girdiğim anda ilk dikkatimi çeken şey Yeni eleman oldu. Esmer kısa etekli bildiğin kaşarın teki idi. Hayır kötü düşünmek istemiyorum. Ben orada durmuş elemanı süzer iken patron yani Mustafa Bey yanıma geldi. Ben onun yüzüne boş boş bakarken o konuşmaya başladı.

- Hangi yüzle buraya gelirsin sen! Biz burada namuslu işçi çalıştırıyoruz. Patronuna ahlaksız tekliflerde bulunanları değil. Verdim çıkışını terk et burayı!

Ne diyordu bu adam bana ahlaksız teklifte bulunan kendisi değil miydi? Tüm mağaza bana bakıyordu çalışanlar, müşteriler ve hepsi bana aşağılayıcı bakışlar atıyordu.

- Ne diyorsun sen ya! Bana ahlaksız tekliflerde bulunan sensin. Bana bir gece teklif eden de sensin!

- Madem ben teklif ettim sen neden geldin buraya nasıl gurursuz bir kadınsın sen!

- Seni aşağılık herif! Ben burada sadece geçimini sağlamaya çalışıyorum. Ama haklısın gelmek bir hata idi.

Arkamı döndüm ve gidiyordum ki o an sanki şeytan kulağıma fısıldadı ve tekrar arkamı dönüp erkekliğini dizim ile vurdum yere iki büklüm serildi. Tabi mağazada ki köpekleri bana doğru gelince bende tabana kuvvet kaçmaya başladım kaçarken de deli gibi gülüyordum.

O bunu çoktan hak etmişti. Tek üzüldüğün kişi karısı.

Eve gitmeyi hiç istemiyorum. Metrobüse binmek istemiyorum. Artık yaşamak bile istemiyorum. Yürüye yürüye parka kadar geldim. Boş bir banka oturdum ve ağaçlara boş boş bakmaya başladım. Yine kapattım gözlerimi gitmek istiyorum. Çok uzaklara gitmek uzaklaşmak.

Kim fark eder gittiği mi veya öldüğümü? İlkim dediğim sevgilim mi? Can dostum kardeşim dediğim arkadaşım mı? Abi olarak görmeyi hayal ettiğim patronum mu? En fazla alt kattaki dairede oturan cadaloz karı merak eder o da bina aydatları için.

Yine başıma ağrılar girdi. Hayır hiçbir şey düşünme bırak anılar alsın götürsün seni...

Yine aynı yerdeyim babamlar evin içine girdiler. Sonra o çocuk yine orada durmuş bana gülümsüyor. Bende ona gülümsüyorum. Yanıma geliyor elleri cebinde, büyük adımlar atıyor. Sonra o da yanıma oturdu çok güzel gözleri var. Bana bakıyor sadece. Sanki gözleri konuşuyor. Ya da ben kuruntu yapıyorum.

- Senin ayağının ayarına sıçim ulan ne biçim araba kullanıyorsun.

Şaka mısınız lan siz?

Ulan şurada hatırladığım en güzel anılara gidiyorum. Herifin biri çıkıyor. Ana bacı küfür ediyor. İki araç sürücüsü tam kaza yapacak iken durdu ve biri inip direk küfür etmeye başladı. Hiç düşünmüyorum o araçta ya çocuk varsa ve o çocuğa bir şey olduysa diye. Sorumsuz insanlar...

Oturduğum yerden kalkıp evime doğru yürümeye başladım. Yürür iken sadece kurtuluş yolu arıyordum. Bu iğrenç hayattan kurtulmak. Bir iki saat sonra eve varmıştım. Neredeyse bir 6 durak yürümeme rağmen ruh yorgunluğun bedensel yorgunluğundan fazla idi. Binaya girip yavaşça yukarı çıkmaya başladım. Yukarı çıkar iken beni çok seven apartman yöneticisi bir anda kapıyı açtı. Ben ağzımı bile açamadan konuşmaya başladı.

- Bu ayki aydatları ne zaman vermeyi düşünüyorsunuz Akşın Hanım. Bu ay tam iki gün gecikti. Hem bu ne hal serseri gibi. Burası bir aile apartmanı.

Hayır kibar ol Akşın kibar ol. Sakin ol. Sakinim evet sakinim.

- Al o aydatı müsait bir tarafına sok çevir çevir ağzından çıkar oruspu. Bide aile apartmanı diyor. Maden aile apartmanı siz dün gece üst kattaki bey Efendi'nin evinde o seksi gecelik ile ne yapıyordunuz gecenin 1'inde. A tabi o saate kek yapıyordunuz krem şanti lazım idi dimi?

Evet. İçimde kaldı saçını yolmadım. Ve sesim kısıldı ya o kadar bağırmayacaktım. Kadın karşımda ağzı beş karış açık duruyordu onun konuşmasına izin vermeden yukarı çıktım anahtarı deliğe soktum çevirir iken yerde bir zarf fark ettim.

Ne o gizli hayranım mektup mu yazdı acaba. Ya da elektrik faturasını sempatik hale mi çevirmeye çalışıyorlar. Kapıyı açıp zarfa eğildim üstünde sadece adım ve evimin adresi vardı. Çok güzel bir el yazısı ile yazılmıştı.

İçeri girdim ve salona geçtim mektubu sehpanın üzerine indirip. Kendime yemek hazırladım. Önce güzelce yemek yedim sonra üstüme rahat bir şeyler giyip koltuğa oturdum. Zarfı elime aldım ve açmaya başladım. Bakalım kim benden ne istiyor...

Evet bitti.

Nasıldı?

Yazım tarzım hoşunuza gitti mi?

Küfür var evet hak edene ederim çünkü bir kadın bir kadını ahlaksızlık ile suçlayamaz. Bir erkek bir kadına böyle konuşamaz. Neyse boş verelim. Umarım beğenirsiniz ve kapak değişecek bu kapak pasif kaldı kitaba.

İyi okumalar dilerim biraz geç oldu ama olsun... Heyecan yaptım ya sakin lan o kadar kitap yazdım. Tutmaz diye ödüm kopuyor.

Soluk Ten Ve Karanlık Arzular ARAVERİLDİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin