Sözlerine karşılık söyleyebileceğim hiçbir mantıklı cevabım yoktu. Ama nedenlerimi ona söyleyemezdim. Bu onu daha çok yaralardı.

Ama annem beni bu yüzden göndermemiş miydi buraya? Kalbimin sesini dinlememi söylememiş miydi beni buraya gönderirken?

Hırçınlığı daha da fazla şiddetlenirken her yeri dağıtmaya başlamıştı bile. Yapabileceğim tek şey onu sakinleştirmek ve her şeyi anlatmaktı.

Ne kadar ittireceğini bilsemde zorla tuttuğum kollarından onu kendime çekmiş ve sakinleştirmeye çalışmıştım.

"Bak, dinle Taehyung. Kalbimi dinle. Yanıma geldiğinde beni hissettiğini söylemiştin, kalbimi hissettiğini söylemiştin. Kendimi ne kadar kötü hissettiğimi hisset. Sana karşı ne kadar suçlu ve üzgün olduğumu hisset. Ben, Taehyung. Ben seni gerçekten çok seviyorum. Yemin ederim."

Bir süre sonra nefes alışverişleri düzeldiğinde sakinleştiğini anlamıştım.

"Neden beni istemedin? Ben sana bir şey mi yaptım? Kötü bir şey? Hastalığımdan dolayı beni istemediğini düşündüm." Hıçkırıkları arasından konuşurken ağlamadan edememiştim.
Onu üzgün görmek isteyeceğim son şey bile değildi.

"Babam, Taehyung. Babamın sana zarar vereceğini düşündüm." Başını kaldırırken anlamaz bakışlarını yüzümle buluşturdu. "Nasıl yani?" Sorduğu soruyla derin bir nefes almıştım. Onu daha fazla kötü hissettirmeden nasıl anlatabilirdim bunları bilmiyorum. Sağlıklı bir şekilde düşündükten sonra sırasıyla konuştum.

"Babam berbat insan, Taehyung. Seni bir şekilde öğrenmiş. Bana Pyongyang'da yaşadığını söylediğin o gün, sana gelecektim. Burada olduğunu biliyordum-" Sözlerime devam edeceğim sırada sorusuyla sözümü kesmişti. "Nasıl biliyordun?" Ağlamaktan cızırtılı çıkan ses tonu kalbimi delip geçiyordu sanki.

Sorusuna karşılık gülmeden edemedim. "Şapşalsın. O kadar safsın ki, uygulamaya kayıt olduğunda konumuna izin verdiğini fark etmeyecek kadar saf ve temiz kalplisin." Bakışları yerini şaşkınlığa bırakırken devam etmiştim.

"Ben tam hazırlanıp evden çıkacakken, kapıda babamın adamlarıyla karşılaştım. Hiçbir şey söylememe, itiraz etmeme fırsat tanımadan beni aldıkları gibi şirkete götürdüler. Daha sonra babam seni araştırmış. Abini, Hoseok'u, Jungkook'u. Tekrar söylüyorum, babam o kadar berbat bir insan ki Taehyung. Sana şimdi anlatsam ağzın açık kalır. Bana zarar verebileceği her şeyi ama her şeyi, gözünü kırpmadan yapar. Sende takdir edersin ki bana zarar verbilmesinin tek yönü sensin. Seni öldürmezdi, sana dokunmazdı hatta ama, senin değer verdiğin herkesin acı çektiğini görmeni sağlardı inan bana." 

Gözleriyle korkuyla açılırken kendimi yine suçlu hissetmiştim işte. Onu sardığım kollarımı daha da sıkarken, onu alıp küçültüp, cebimde saklamak istemiştim.

flashback end

Nefes alış verişleri bana uyuduğunu anlatırken kollarına değen ellerimle onu daha çok ısıtmak istemiştim. Saat kaçtan beri balkonda yere uzanmış gökyüzünü izlediğimizi bilmiyordum.

Taehyung'u rahatsız etmemeye özen göstererek diğer kolumdaki saate baktım. Gece çoktan 12 olmuştu. Cebimin titiremesiyle kaşlarım çatılmıştı. Bu saate beni kim neden arardı ki?

clouds & vmin.Where stories live. Discover now