BÖLÜM 2

165 23 60
                                    




"Şöyle uzun boyluca yağız bir delikanlı!"

Kafamın altındaki yastığı alarak yirmi dakikadır odada bağırarak şarkı söyleyen biricik kız kaderim Balım'a fırlattım. İsabet etmiş olacak ki şarkıyı keserek cırtlak sesiyle bağırdı. Onu umursamadan uykuma devam edebilmek adına yorganı başım üzerine kadar çektiğim sırada annemin "Masal kalk artık, yavrum" diye bağırışı devamını merak ettiğim rüyalarımın nasıl sonlandığını öğrenmemin artık imkansız olduğunu belli ediyordu.

Bıkmış bir nefes vererek sıcak yatağımdan çıkmak üzere gözlerimi araladım. Görüş açıma ilk olarak yorganımın mükemmel ötesi mavi rengi girdiğinde kendi içimde okula gitmesem ne olur diye tartışıyordum.

Aniden üzerimden çekilen yorganımla ufak bir çığlık atarak yatakta cenin pozisyonu aldım. Hadi ama ben henüz soğuğa kendimi hazırlayamamıştım bile! Okula içimden söverken yorganımla aramıza kara kedi gibi giren kişi olan Balım'a öldürücü bakışlarımı atıyordum. O ise beni asla tınlamıyor onun yerine ayna karşısında bugün saçlarını dağınık mı bıraksa, yoksa toplasa mı ona karar vermeye çalışıyordu.

En sonunda pes etmiş gibi omuzlarını düşürerek bana döndüğünde az çok ne isteyeceğini biliyordum. Yatağımın ayak ucuna gelerek şirin olduğunu düşündüğü bir gülümseme takınıp gözlerini kırpıştırarak "Ablacığım..." dediğinde sadece bir şey isteyeceği zaman böyle dediğini bildiğim için gözlerimi devirerek "Ne var, Balım?" dedim. Ama hemen ardından yüzümü buruşturarak "Balım ne ya, annem başka isim mi bulamamış?" diye her zamanki gibi homurdandım. Bu seferde ismini çok fazla seven kardeşim bana gözlerini devirerek "Sanki kendi ismi çok güzelmiş gibi birde konuşuyor" dedi.

Yattığım yerden doğrularak sırtımı yatağımın başlığına yaslayıp ona tek kaşımı kaldırarak baktım. Bunun bir tehdit mesajı olduğunu anlayan Balım, hızlıca gülümseyip "Senden bir şey isteyebilir miyim ablacığım?" diye sordu. Bense klasik Masal Erdinç'liğimi yaparak ona yalandan gülümsedim ve "Hayır" dedim.

Balım kaşlarını çatarak bana öfkeyle bakarken onu kızdırmanın keyifliyle gülümseyip sıcak ayaklarımı yatağımın çarşafından ayırarak soğuk zemin üzerine basarak ayağa kalktım. Dağılmış saçlarımı komidinin üzerinde duran siyah tokayla gelişi güzel bağlamak üzere hareketlendiğimde Balım "Ama abla lütfen, ya" diye kendince ikna etmeye çalışıyordu. Omuzlarımı silkerek "Bende rüyalarıma devam etmek istemiştim ama olmadı gördüğün gibi Balım" dediğimde ona yorganımı üzerimden alışını ima ediyordum.

Zeki kardeşim bunu kavramaya çalışa dururken banyoya gitmek üzere odanın çıkışına doğru adımlamaya başladım. Ama Balım ellerini omuzlarıma koyarak buna engel olmaya çalışarak "Okuldan gelince laptopumu veririm istediğin kadar Kore dizisi izlersin" dedi. Bu adımlarımı olduğu yere sabitlerken gözlerimi kısarak şüpheci şekilde ona baktım.

Başını hızlıca aşağı yukarı sallayıp, serçe parmağını havaya kaldırdı. "Söz, vereceğim" dediğinde bende kendi serçe parmağımı onunkine bir kanca misali geçirdim. Başparmaklarımızıda birbirlerine yasladığımızda klasik birbirimize geri dönüşü olmayan bir söz verdiğimizde yaptığımız hareketi yapmış olmuştuk. "Peki" diyerek ondan isteğini dike getirmesini kibarca emrettiğimde eli hızla elimi terk etti. Gülümseyerek avucundaki iki küçük tokayı bana uzatıp "İkili balıksırtı örgü örmeni istiyorum" dedi.

Gözlerimi büyüterek ona baksam dahi o buna asla aldırış etmedi. "Ama o çok uğraştırıcı Balım" dedim. Omuzlarını silkip "Kız kardeş anlaşması?" dediğinde az önce elimizle yaptığımız hareketin bir nevi antlaşmaya atılan bir imza gibi geri dönüşünün kolay olmayacağını belirttiğinde ofladım. O anda telefonumdan odaya yayılan bildirim sesiyle ikimizinde başı şarjdaki telefonuma çevirildi. "Kahvaltını et, öyle örerim" deyip Balım'dan da onay aldığımda o odadan çıkarken bende şarjadaki telefonumu aldım.

ŞİİRLER SAĞOLSUN || YARI TEXTİNGWhere stories live. Discover now