CHS

172 16 0
                                    

Yoshi'nin işi oracıkta bitmişti ancak arkasından gelip onu görecek olan Hyunsuk'u hesaba katmamıştı.

"Ne olur bana bir yanlışlık olduğunu söyle."

"Sıra sende."

Hızlı adımlarla Hyunsuk'a ilerledi. Zaten korkak olan lider sendeleyerek geriye gitti. Sonunda koltuğa düştü ve diğeri konuştu.

"Burada bekle. Eğer bir yere gidersen canını yakarım."

"Yaksan da yakmasan da sonum aynı olacağa benziyor." diye düşündü Hyunsuk.

Neden bunu yapıyordu? Küfür bile etmeyen biri nasıl en yakın arkadaşlarına, kardeşlerine, böylesine kin tutup bu şekilde hayatlarına son verebilirdi?

"Hepimizi böyle öldürecek misin?"

Çamaşır suyunu alıp gelmişti banyodan.

"Planım o."

"Biz sana ne yaptık?"

Sinirlenip elindeki bardağı duvara fırlattı ve bağırmaya başladı.

"Bir şey yapmadınız!"

"O zaman neden..."

"Sorun da orada zaten!" diye daha da yüksek sesle bağırınca ürküttü abisini.

"Hiçbir şey yapmadınız. Hep yok sayıldım. Fanlar zaten seni seviyor bilmem ne dediniz ama hiç kendi yaptıklarınızı düşündünüz mü?"

"Ben..."

"Yeter! Bundan sonra ne benimle kavga edebileceksiniz ne de görmezden gelebileceksiniz."

Ciddi bir ifadeyle yaklaştı liderine. Yanaklarından tuttu ve ağzını açtı, çamaşır suyunu ona içirdi ve yanına oturup o anı bekledi.

Bir süre beklediler ve büyük olan uzun süren sessizliği bozdu.

"Kimleri gönderdin?"

"Park Jihoon, Park Jeongwoo, Kim Junkyu, Kim Doyoung, az önce Yoshinori ve şimdi de sen."

Cevap veremeden titremeye başladı Hyunsuk. Yere yığıldı ve bir çeşit nöbet geçirdi. Sonunda hareketsiz kalınca ve vücudu serilince altıncı kurbanını da gönderdi.

murderer • treasure ✔︎Where stories live. Discover now