"Nasıl hissediyorsun? Biraz daha yürüyelim mi yoksa burada duralım mı?" Sözleri sırasında, ayaklarımda hissettiğim tüylü bir şeyin varlığıyla irkilmiştim. Çok geçmeden ne olduğunu anladığımda gülümsedim. "Jimin, bu bir kedi öyle değil mi?"

"Evet, o bir kedi." Aynı zamanda baş parmağıyla, tuttuğu elimin üzerini okşarken mırıldanmıştı. "Onu seveceğim." Yere doğru eğildiğimde dokunmaya çalışmıştım. "Gözlerini açmalı mıyım? Onu daha rahat görebilirsin." Emin olmamıştım. Ya bir anda fenalaşacak olursam?

"Bilmiyorum. Bir şey olmaz değil mi?" Onun da yanıma eğildiğini hissettiğimde o tarafa dönmüştüm. Elimi bırakarak saçlarıma götürmüş ve konuşmuştu. "Gözlerini kapat." "Iyi de gözlerim zaten kapalı ki." Kıkırdayarak devam etmişti sözlerine. "Hayır deli, öyle olduğunu bende biliyorum. Göz bandının altında gözlerinin kapalı olduğundan emin ol."

Sözlerine karşılık dudaklarımdan anladığımı belli eden mırıltılar çıkmış ve başımı sallamıştım. O sırada Jimin ise, hala saçlarımı seviyordu. "Ee ne ya-" Bir anda dudaklarıma baskı uyguladığında sözlerim yarıda kesilmişti.

Saçlarımda ki elleri göz bandının iplerine kaydığında hala ne olduğunu anlayamıyordum. Öpüşlerimiz daha da derinleşirken, aniden gözümden düşen göz bandıyla ürkmüştüm. Fakat Jimin'in güven veren öpücükleri ve elleriyle her şeyi unutmuştum.

Bir süre sonra dudaklarımızı ayırdığımızda bana doğru fısıldadı. "Şimdi gözlerini yavaşça açabilirsin." "Şimdi mi?" Tedirgin dolu ses tonumla konuştuğumda, elimi tutarak yanımızdaki kedinin tüylerine kondurmuştu. "O gitmeden onu görmelisin. Çok güzel Taehyung. Tıpkı senin gibi."

Sözlerine kıkırdarken devam etmişti. "Hadi, yapabilirsin." Göz kapaklarım yavaşça açılırken, sanki dünyaya gözlerini açan bir bebek gibiydim. Direk gözlerime çarpan güneş ışığıyla ve buğulu bakışlarımla Jimin'i bulmaya çalıştım. Sonunda görüş açıma girdiğinde bana eliyle yanımı işaret etmişti.

Bakışlarım bu defa yanıma kaydığında, gördüğüm kediyle gülümsedim. "Tanrım bu çok şirin!" "Sana güzel olduğunu söylemiştim." Gülerken mırıldandım. "Ve bana benzediğini." "Evet, sana benzediğini."

Bir süre orada kediyi severken oyalandığımızda hava turuncu olmaya başlamıştı. "Artık gidelim mi? Yarın tekrar çıkarız." Ne zamandan beri bağdaş kurduğumu unuttuğum bacaklarımı yerde uzatırken başımı salladım. "Olur."

Ayaklanıp kalkmam için uzattığı eliyle elini tuttum. Ara sokaklarda öylece yürürken el ele tutuşarak yürüdüğümüzün bile farkında değildik. Muhtemelen Hoseok hyung ile karşılaşmasaydık eve gidene kadar da farkında olmazdık.

"Hava güzel, kuşlar uçuyor, seven sevdiğine kavuşmuş." Elindeki poşetlerle yüzüme bakmadan ama bize doğru olduğu aleni belli olan bir konuşmayla yanımızdan ıslık çalarak geçtiğinde Jimin'le birbirimize, ardından da ellerimize bakmıştık.

Gülümseyerek ellerimizi ayırmadan yürümeye devam ettiğimizde çoktan eve varmıştık.

Kapıyı çalacağım sırada, Hoseok hyungun Jimin ve benim elimize tutuşturduğu poşetlerle duraksadım. "Bende anahtar var çalma." Enterasan. Burası benim evimdi ama anahtarı olan Hoseok hyungdu. Gerçekten enteresan.

Cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açacakken, kapının bir anda açılmasıyla eli havada kalmıştı.

"Oh Yoongi, gidiyor musun?" Karşımızdaki bedene doğru konuştuğumda beni pek dikkate almıyor, yalnızca başka yöne doğru bakıyor gibiydi. Jimin'in dürtmesiyle ona doğru döndüğümde, gözleriyle bana Hoseok hyungu işaret etmişti. Bakışlarımı ona doğru çevirdiğimde gerçekten burada bir şeyler dönüyor gibiydi.

Elimi havaya kaldırarak ikisinin yüzlerinin ortasında sallamış ve dikkatlerini dağıtmaya çalışmıştım. Tam olarak istediğim gibi olduğunda konuştum. "Ilk defa karşılaştığınızı bilmiyor olsam gerçekten de birbirinize aşıksınız sanacağım." Jimin'i elinden tutup içeriye adımlarken onları geride bırakmıştık.

"Bu ikisi tanışıyor mu?" Jimin fısıltıyla içeridekilere dönerek konuştuğunda üçüde senkronize olmuş gibi başını olumsuz anlamda sallamıştı. "Bilmiyorum neden ki?" Abim dudaklarını büzdüğünde, bedenimi görüş açısından çekerek kapıyı göstermiştim. "Düşün bakalım beyin düşün, acaba neden?"

Görüş açısına öylece birbirine bakan iki beden girdiğinde gözlerini kocaman açarak avucunu ağzına kapatmıştı. "Şok daha neler!" Dudaklarından dökülen cümlelerin saçmalığına gülerken kapının bir anda kapanmasıyla yerimde sıçramıştım.

Morali bozulduğu her halinden belli olan Hoseok hyung yerini aldığında -yerini diyorum çünkü ne zaman bize gelse orası ona ait olurdu- hepimize sessizce ona bakıyorduk.

"Az önce neler oldu öyle?" Jimin bir anda lafa girdiğinde Hoseok hyung bakışlarını ellerinden kaldırmadan mırıldanmıştı yalnızca. "Eski bir tanıdıkla karşılaştım." Biliyordum! Tam da tahmin ettiğim gibi.

"Ne zamandan bir tanıdık bu peki hyung?" Başını kaldırıp bakışlarını bizimle buluşturduğunda, sertçe yutkunduğunu anlayabilmiştim. "Yurttan." Söylediği şeyle hepimiz sanki dut yemiş bülbüle dönmüştük.

Eğer yurttan tanıdığıysa ve Hoseok hyungun zamanında abim ile bana, isim vermeden anlattığı kişiyse gerçekten de onun için çok değerli olan birisiydi.

Hepimiz hala sessizken çalan zille bu gerginlikten kurtulmak adına kapıya bakmak için ayaklanmıştım. Fakat size yemin ederim, gerçekten Yoongi'yi burada tekrar görmeyi beklemiyordum.

"Oh, Yoongi tekrar gelmişsin." "İçeriye girebilir miyim?" Bana yönelttiği soruyla onu içeriye davet etmediğim aklıma geldiğinde ister istemez kendime sövmüştüm. "Ah üzgünüm benim kabalığım." İçeriye geçmesi için gerekli alanı bıraktıktan sonra bende arkasından kapıyı kapatarak ilerlemiştim.

Hoseok hyung Yoongi'yi gördüğünde aniden ayaklanmıştı. O ikisi hariç geri kalan bedenler -ki buna bende dahil- ne yapacaklarını anlamaya çalışıyorduk öylece.

"Seni özledim, Seok." Yoongi'den duyduğum şeylerle gözlerimi kocaman açarak diğerlerine dönmüştüm. Onlarında benimle aynı şekilde olduğunu görünce tekrar Yoongi ve Hoseok hyunga dönerek, Hoseok hyungun ne cevap vereceğini beklemiştim.

"Seni çok bekledim, Min." Şu anda neler oluyordu bilmiyordum, hatta hiçbirimiz bilmiyorduk fakat heyecanlı şeyler olacağıda bariz ortadaydı.

•••●•••

yok arkadaşlar yok, ben gerçektende bölüm sonu yazamıyorum udbdjemdkdmd

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

yok arkadaşlar yok, ben gerçektende bölüm sonu yazamıyorum udbdjemdkdmd

bu arada nasıl oldu bilmiyorum,
umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur..

clouds & vmin.Where stories live. Discover now