17.BÖLÜM (YILLAR ÖNCE)

70 42 20
                                    

***

 YILLAR ÖNCE
 

-Benim kızım uyanmış mı?diyerek Işıl'ı beşiğinden alan babası Murat Bey, kahvaltı için mutfağa gideceği sırada Işıl'ın tekrar uyuduğunu görünce beşiğe sessizce koyup mutfağa gitti

Karı koca kahvaltı yaparlarken bir yandan da konuşuyorlardı:

-Öğretmenevinde program varmış oraya gideceğim

-Ben de komşularla birlikte ev görmeye gidecektim çocuğu sana bırakayım diyordum.

-Çocuk ne olacak şimdi

 -Babaannesine götürürüz.

-Işıl'ı neden götürmek istemedin.

 -Geçen hafta Sevim Hanımların oradaydık. Misafirlerden biri, bardağa çayı dökerken tansiyonu düştü. Elindeki demlikle halının üstüne serildi kadıncağız. O esnada küçük bir çocuk da oyun oynuyordu. Neyse ki sadece eli yandı.

-Allah korusun

 -O yüzden Işıl'ı götürmek istemedim.

 Kahvaltılarını bitirip evi düzelttikten sonra Işıl'ın kıyafetlerini giydirirken babası hanımına çıkıştı.

- Ufak çocuğun kolye küpe taktığı nerede görülmüş?

-Sıradan bir kolye değil.Dedesinin hatırası.

 Işıl'ın dedesi takı tasarımcısıydı ve her doğan kız torununa hatıra olsun diye kolye tasarlardı. Işıl'ın camdan yapılma içinde küçük "ı" harfi bulunan kolyesi vardı.Böyle yaptığı için her defasında küçük "l" harfiyle karıştırılan bu tasarım kolyeyi annesi takmıştı boynuna..

Sonra Işıl hazır olunca babası uzun süre öpüp sevdi kızını. Kocasının bu halini gören eşinin yorumu ise şuydu:

 -Sanki uzak bir yere gidiyorsun. Kız babaanneye, sen çarşıya.

-Olsun diyip tekrar öptü.

      Öğle vakti olduğunda Işıl babannesindeydi.Bir süre evde kaldıktan sonra hava güzel olduğu için dışarı çıktılar.

 Gezip dolaşmayı seven Işıl'ın babaannesi,dışarı çıkınca komşusu Kerime Hanım ile karşılaştılar.

Ayak üstü sohbet edip "beraber çarşıya çıkalım"teklifine olumlu cevap veren Kerime Hanım'la DSİ binasının olduğu caddeden başlayıp Cumhuriyet Meydanı yakınındaki Kültür Parkı'na,Mustafa Bey Konağı'nın oradan dümdüz yürüyüp Gazi Bulvarı'ndaki çam ağaçlarının altındaki yürüyüş yolundan geçerek oradan da Çamlık'a gidip adeta Erbaa turu yaptılar.

Ama eve dönerken Leman Hanım karşıdan karşıya geçerken tansiyonu yükseldi ve bayıldı.

O esnada torunu Işıl ise; kaderini değiştirecek olan Kerime Hanım'ın kucağında, herşeyden habersiz ilerlerken Kerime Hanım,Gazi Bulvarındaki yürüyüş yolundan sola sapıp otobüslerin kalktığı yazıhaneye girdi ve içeridekileri gözüyle tarayıp kimin çocuğu var kimin yok diye baktı.

Aradığı çocuksuz çifti gözüne kestirdiğinde ise onlara yanaşıp şunları söyledi:

 _Çocuğun anne babası öldü.Benim de bakacak gücüm yok. Allah rızası için şu çocuğa sahip çıkın.Yetimin öksüzün duasını alan iki dünyada da mutlu olur"

        Bunları söyledikten sonra Işıl'ı onlara teslim etti ve içindeki intikam duygusunun verdikten sonra dindiğini farketti.

 Kerime Hanım düşmanı olarak görürdü  Işıl'ın babaannesini..Bunun nedeni ise Leman Hanım'la zamanında aynı kişiyi sevmiş olmaları ve o sevdiği adamın da Leman'ı seçmiş olmasından ötürüydü.  

      Leman'dan,ondan doğanlardan hatta torunlarından bile nefret ettiği için hep iyi arkadaş rolü oynamış ve içten içe onları kıskanarak hep kötülüklerini istemişti.

  Yani Leyla zannettiği gibi terkedilen bir çocuk değildi. O sadece kıskançlığın kurbanı olmuştu o kadar...

    Ve Işıl,hayatına Leyla Gece olarak devam ettiğinden midir nedir hiç yüzü gülmedi.Yani ismi gibi bahtı da kara oldu. Gerisini biliyorsunuz zaten.Günlükten okudunuz.

KÖKTEN AŞK(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin