BEYAZIN KARANLIK GÖLGESİ

553 75 89
                                    

Selaamss!

Diğer hikâyelerimde beni yalnız bırakmayan okurlarımın beni yeniden yalnız bırakmayacağını biliyorum <3

Yeni bir kurgu, yeni bir hikâye.

Başka bir yerden görüp gelenler, hoş geldiniz :) İsterseniz profilimde bulunan diğer kitaplara da bakabilirsiniz, seveceğinizi düşünüyorum.

Beyazın Karanlık Gölgesi
Tanıtım


O gün bir cinayet işlendi.

Bu cinayetle bir çöküş ve korku kadının bedenini sarmaladı. Bu korkunun yanında o kirli ellerden tamamen kurtulmanın verdiği rahatlama bedeninde hüküm sürdü.

Lena Adin, ne yaptığını tam kavrayamadan bacaklarına yüklenerek arkasında bıraktığı bedenlerden kurtulmak için koştu. Bacakları sızlayıp ona acı verene kadar, vücudunda hüküm süren acı onu ağlatana kadar koştu.

Gözleri bir süre sonra buğulanıp görmemeye başladı ve Lena'nın bacakları bunu bekliyormuş gibi bedenini taşıyamayıp yere kapaklandı. Lena, arkasında bıraktığı adamları düşünüp öylece ağlarken birazdan yakalanacak olması onu delicesine korkuttu.

Birazdan her şey sona erecek ve yeterince boktan olan hayatı, daha fazlası mümkünmüş gibi bataklığın en dibine saplanacaktı.

Olsun, alışkındı.

"Özür dilerim anne. Buna mecbur kaldım."

Buğulanan gözlerini gri bulutlarla kaplanan gökyüzüne çevirdi.

Bugün bulutlar, onun yasını tutuyordu.

Kana bulanan ellerinin yasını tutuyordu.

"Tanrım, lütfen bana yardım et! Mecbur kaldım. Lütfen bana yardım et!"

Çaresizlikle gökyüzüne bakıp haykırırken akan gözyaşlarını kanlı elleriyle sildi. Henüz elindeki kurumayan kan, ıslanan yüzüne lekeler bırakırken uzaktan fazla çaresiz ve seri katil gibi görünüyordu.

"İlk cinayetim değil, biliyorum ama bu sefer mecbur kaldım. Lütfen, lütfen bana yardım et!"

Yanına yaklaşan siyah postalları çamura bulanmış adamı fark etmeden ağlarken üzerine düşen gölgeyle yakalandığını sandı.

İşte dedi. İşte şimdi yakalandın Lena. Umarım son isteğini soracak kadar insaflılardır.

"Kalk."

Ona emir veren sese itiraz etmeden ayaklanırken gözyaşlarını sildi. Birilerinin yanında ağlamayı sevmezdi ve işlediği cinayetten asla pişman değildi. Bunun için ağlamamalıydı.

"Cesedimde iz bırakmadan birilerinin bulabileceği bir yere bırakın. Kimsesizler mezarlığına gömülebilirim belki ama dua edenim olabilir. Bilmediğim ve ıssız bir yerde çürümek istemiyorum."

Lena, kendi kafasından ölümünü planlarken başını kaldırdı ve karşısındaki adama baktı. Daha yeni ağlayıp dua eden o değilmiş gibi ruhsuz davranırken karşısındaki adam, onun kanlı ellerini tutarak bir şey demesine izin vermedi ve koşmaya başladı. Lena, ne olduğunu anlamadan onunla koşmak mecburiyetinde kalırken sokağın ucundan kaçtığı kalabalık grubun sesi duyuldu.

"Yanında bir adam var! Köşeyi dönmek üzere."

Bu seslerle birlikte şaşkınlıkla yan tarafına dönerken öylece önüne bakan ve koşan adamı inceledi. Onu daha önce görmemişti. Bir meselesi de olmamıştı.

O halde bu adam onu neden kaçırıyordu?

"Sen de kimsin?"

Soluk soluğa, zorlukla konuşurken onu kurtaran adam dönüp hiçbir şey olmamış gibi gülümsedi. Bu gülümseme, onun yüzüne oturan en güzel ifadeyken adam bir anda eski haline dönüp adımlarının boyunu arttırdı. "Birini yaralayan ve hatta öldüren bir kıza yardım ediyorum ama içimdeki ses bu yaptığımın doğru olduğunu söylüyor. Şimdi sus ve adımlarını biraz hızlandır. Kimin kuyruğuna bastıysan canını yakmış gibi duruyorsun."

Lena, duyduğu her cümlede onu kurtaran birinin olmasına inanamazken sesini çıkarmadı ve onu kurtaran adamı dinleyerek adımlarını hızlandırdı.

Sanırım kurtuluyordu.

"Elleri kana bulanan bir beyaz,"

Nefes nefese kalan adam bunu umursamadan Lena'nın elini çekiştirirken soldaki karanlık sokağa saptı ve biraz daha koşup müstakil evin önünde durdu. Elini tuttuğu kızı bırakıp bir anda onu kucaklarken yüksek duvarın üzerine bıraktı ve çoktan şoka giren bedeni itekledi. "Bahçeye atla!" Lena, onun dediğini yapıp bahçeye atlarken tamamiyle siyah olan adam onun peşinden tırmandı ve uzun bacaklarını sallandırıp duvardan atladı. Lena, hem korkudan hem de kurtulmuş olmanın verdiği heyecandan titrerken yanındaki adama dikkatle baktı.

Elinin kana bulanmasını umursamadan koşmaya başlayan bu deli de kimdi?

"ve onun karanlık gölgesi olan adam..."

Lena, adamın ne dediğini anlayamazken o adam Lena'nın kolundan çekiştirip duvarın en köşesine çekti ve dizlerini kırarak oturmasını sağladı. Lena, ona karşı gelmeden ıslanmış çamura otururken adam elini beline doğru attı ve çıkardığı silahın emniyetini açıp Lena'nın eline tutuşturdu.

"Cesaret edip yaklaşmaya çalışan olursa vur gitsin. Halledeceğim, tamam mı?"

Lena, titreyen elleriyle ağır metali tutmaya çalışırken başını onaylar anlamda salladı.

O gün, Lena tanımadığı adamı sorgulamadı. Tanımadığı adam da sorgulamadan ona yardım etti.

İkisi de anlaşmış gibi sustu ve güvenle sırtlarını birbirilerine yasladı.

O gün bir cinayet işlendi.

O cinayeti işleyen kadını, tanımadığı bir adam korudu.

Karanlık adam, beyaz kadını korudu ve aralarında büyük bir güven oluştu.

Oluşan güven, beyazın karanlık gölgesini yarattı.

Şiddetli gök gürültüsü, yeryüzünü inletti.

Kara toprağa aydınlık bir yıldırım düştü.

O gün cinayet işlendi.

İşlenen cinayet, acı kırıntılarından bir hikâye doğurdu.

Doğan hikâyeye, Alparslan ve Lena'nın yaşanmışlıklarına hoş geldiniz.

Yazar Hesabı: lilesdeniz

Not: Diğer kitaplarımdan herhangi biri bitene kadar bu kitaba yeni bölüm gelmeyecek. Sadece başlanma tarihi belli olsun diye atıyorum. Târumar'da karşılaştığınız Lena'nın hikâyesine hoş geldiniz ❤

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Apr 22, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BEYAZIN KARANLIK GÖLGESİWhere stories live. Discover now