22: i remember you

23.6K 1.6K 1.1K
                                    

Jeon Jungkook

"Taehyung. Oğlumuz bu mamayı daha çok sevdi." dediğimde Jimin'e yardım eden Taehyung kafasını hızla bana doğru kaldırmış ve yüzümde ki gülümsemeyi fark ettiği an ellerini silerek yanıma doğru koşturmuştu. Kucağımda ki Donghyun, babasının yeni aldığı mamaya saldırmak için an kollarken ağzını şapırdatıyor ve küçük önlüğünü çekerek daha fazlasını istediğini belli ediyordu. Taehyung'un yüzünde ki ifade o kadar görülmeye değerdi ki yanımıza gelip oturduğunda önce tabakta ki mamaya sonra oğlumuza sonra ise bana bakarak gülümsemiş ve uzanıp alnıma uzun bir öpücük bırakmıştı. Bu hikayenin bir de Kim Taehyung mükemmeli diye bir şey vardı işte. Gözlerine baktığım an düştüğümü zannettiğim yerden beni kaldıran, yaralarıma merhem olandı. Sesini her duyduğumda buğulu dünyamı netleştiriyordu çünkü yaşadığım kargaşada ki en güzel gerçeğim oydu. Ben gülümsediğimde o da gülümsüyordu, o gülümsediğinde ben daha çok gülümsüyordum. Sonra da böyle sonsuz bir aşk döngüsü yaşıyorduk.

Komadan uyanıp bugünlere geldiğim her an o kadar çok acı çekmiş o kadar çok zorlanmıştım ki, bazı geceler 'Keşke ölseymişim' diyerek kendimi yiye yiye uykuya daldığım zamanlar olmuştu. Dünya bana koca bir yabancı yerdi. Kimseyi tanımıyordum ama etrafımda bir sürü insan vardı ki beni en çok sıkan, sıkıştıran da buydu. Ama sonra Taehyung elimden öyle bir tuttu ki önce doktorum oldu, sonra kalbimi hızlandıran kişi oldu, sonra eşim oldu ve kucağımda debelenen oğlumun babası oldu. İlk başlarda onu gerçekten doktorum olarak görmüştüm ve bana karşı hareketleri beni zaten ona daha çok itmişti. Fakat onunla her konuştuğumda o kadar tuhaf hissettim ki ufak bir kelimesi, ufak bir mimiği, yanımdan geçerken burnuma vuran anlık parfüm kokusu, hatta üzerinde ki doktor önlüğü bile bana biranda yabancı gelmemeye başladı. Gözlerimi hiç alyansından ayırmadığımı hatırlıyorum mesela. O kadar merak ederdim ki 'eşi kim? hayatında biri mi var? neden ondan bahsetmiyor? sormalı mıyım?' gibi gibi türlü çeşit şeyler düşünürdüm.

Sonra etrafın bana aşina gelmeye başlaması gibi o hissi Taehyung'dan da aldım. Rüyalarıma en son eşlik eden bu adam aslında hayatımın başrolüydü ve ben bunu kendi kendime öğrenirken o kadar heyecanlanmıştım ki. Her yeni bir şey öğrendiğimde onu Taehyung ile bağdaştırdım. Taehyung'u dahil etmeye çalıştım ister istemez ve Taehyung ile öpüştüğüm gece benim için çok farklıydı. Dudakları sıcacıktı ve öptükçe öpmek istiyordum. Sanki çok ihtiyacım var gibiydi gerçekten. Ve benim ona her ihtiyacım olan anda o hep yanımda belirip benim derdime derman olmuştu resmen. Gözlerime nasıl bakmaktı öyle? Nasıl sevmekti beni? Bunlar bana biranda o kadar ağır gelmeye başlamıştı ki o gece nefes nefese kalkıp Taehyung'a yazarken kendimi banyoya kapatmış deli gibi ağlarken bulmuştum. Çünkü bir şeyler hatırlamaya başlamıştım.

Benim aşkım Taehyung'du ve bunu idrak ettiğim o gece iyileşiyordum.

Şimdi ise her şeyi öğrenmiş bir vaziyetteydim ki hatta bana bir şeyleri daha çok hatırlatmak için pikniğe getirmişlerdi beni. Hepimiz buradaydık. İşin güzel tarafı günden güne gözümün önüne Taehyung ile olan anılarım yavaş yavaş gelmeye başlıyordu ama henüz bunu Taehyung'a söylememiştim. Çünkü süpriz yapmak istiyordum. Çünkü o bizim için o kadar çabalamıştı ki ona o sevinci yaşatmak istiyordum. Bu zamana kadar kendi açımdan çok acı çekmiştim ama bir o kadar acıyı da Taehyung çekmişti. Biz olmadan uyumuş, biz olmadan uyanmış, oğlumuzdan ayrı kalmış, benimle yeniden tanışıyor gibi yapmıştı. Ameliyatıma girmişti. Kim bilir ne kadar zorlanmıştı. Kim bilir ne kadar acı çekmiş ve sessiz sessiz ağlamıştı. Ağlamak istediği zamanlar acısını içine gömmüştü belki de. Ne kadar yorulmuştu benim aşkım. Ama artık yorulmak yoktu.

O da mutlu olmayı hak ediyordu.

"Öyle mi? Bir daha hep bundan alalım öyleyse. Öncekinin tadı daha sade olduğundan muhtemelen." diyerek Donghyun'u kucağına aldığında yanağına öpücük kondurup kokusunu içine çekmişti ki bende onları izlemiştim. Yemin ederim bu görüntü sanki defalarca kez gördüğüm görüntüydü ve artık bir şeylere aşina oldukça başıma ağrı girmiyor, kalbim hızlanıyordu. Yine içimde sıcaklık oluştuğunda başımı Taehyung'un karnına yaslamış ve kokusunu içime çekerken oğlumuzun küçük ayağını sevmiştim ama o hala mamasını yemek istediği için ufak ufak hareketleniyordu. Taehyung kıkırdayıp benim saçlarımı okşarken yüzüme doğru eğildi. "İyi misin güzelim? Bir şey istiyor musun?" dediğinde gülümsemiş ve kafamı iki yana sallayıp ona daha çok sarılmıştım. İçim içime sığmıyor ve ona karşı garip bir özlem içeriyordum. O gece Taehyung'un evine nasıl geldiğimi de bilmiyordum. Diyorum ya, bir şeyler görüyorum, yapıyorum, koşuyorum ama bunun farkında olamıyorum çünkü bedenim, ruhum beni ihtiyacım olana götürürken bende şaşkınlıkla olan biteni izliyordum işte.

dont forget | taekook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin