2

1K 78 49
                                    

(Her şeye rağmen hayat devam ediyor ve ben biraz da olsa gülümsemenizi istiyorum sevgili okuyucularım)

"Jungkook!"

Gözlerimi açtığımda yatağımın yanındaki tekli koltukta uyuyordum. Neden burda uyumuştum ki?

Biraz gerinmiş kafamı geriye atmıştım, gözlerim yeni yeni kendine gelirken yatağımda yatan adamı bulmuştu.

"Kime diyorum ben, oğlum!"

Korku her yanımı hain bir düşman gibi sararken hızla ayağa fırlamıştım, yatağım yabancı bir adam yatıyordu ve  daha kötüsü mühürlenmiştim daha kötüsü ise annemin kapıda sabırsız nağralarıydı.

"A-anne neden bağırıyorsun kalktım işte"

"Kapı kilitlemek de yeni mi çıktı?!"

"Tamam anne geleceğim işte"

"Acele et"

Nefeslerim düzene girmemişken gözlerim tekrar yatağıma kaymıştı içimi dolduran korku büyürken ellerim belimi bulmuştu belimdeki ellerim tutuğu yeri sıkarken derin nefesler vermiştim.

"Hey, uyan!"

Sesizce bağırmış omuzlarını sarsmıştım havaya birkaç mırıltı bırakmış uyumaya devam etmişti, boynumdaki iz aklıma geldiğinde onu orda bırakarak dolabıma yönelmiştim.

Başımda bir dert yoktu ki!

Dolapta bulduğum siyah boğazlı kazağı geçirmiştim üzerime. Aynanın önündeki parfümü üzerime boşlatırcasın sıkmıştım, arada evden kaçtığımda üzerime sinen Alfa kokularını bu parfüm ile biraz olsun bastırıyordum.

Tatil gecelerinde Jihyun hyung beni evden kaçırır biraz gezdirir geri getirirdi, girdiğimiz mekanlarda Alfalarda olduğu için bu şekilde kendimi aileme karşı kamufle ediyordum.

Tabii durum biraz farklıydı... ya da oldukça fazla.

Gri eşorfmanımı değiştirmemiş siyah boğazlı kazağımı giymiş üzerime beyaz hırkamı geçirmiştim. Aynaya baktığımda bir sorun görünmüyordu.

"Jungkook!"

Aşağıdan gelen ses ile irkilmiştim elim ayağım karışırken ağlamaklı bir ses çıkmıştı yalnızca azımdan.

Aklıma gelen fikir ile küçük not kağıtlarımdan birine odada kalmasını yazmış baş ucuna koymuştum başka çarem yoktu.

Odamın kapısını kitleyip derin bir nefes çekmiştim ciğerlerime.

--

"Boğulacağım şimdi!"

Yanımda oturan hiç haz etmediğim küçük kardeşim burnunu yellerken ben ecel terleri döküyordum.

Tanrım!

"Kes sesini Hera!" Tıslıyarak konuşmuş önümdeki yemeği didiklemeye devam etmiştim.

Bayılmama o kadar az kalmıştı ki , babam sürekli altan bakışlar atıyor yüreğime indiriyordu.

"Neden bu kadar parfüm sıktın?"

"Oksijenle yarışıyorumda..."

Masadaki gözler bana dönerken daha ne  kadar salak olabileceğimi düşünüyordum.

"Ne?"

"Ah, yani eğer çok parfüm sıkarsam yine de nefes alabilir miyim diye merak etmiştim"

"Salak bu çocuk"

Wrong Time/JikookWhere stories live. Discover now