Demek sihirle oynamak istiyorsun

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Demek sihirle oynamak istiyorsun.
Ne ile uğraştığını bilmelisin.

2024 - Günümüz
New York
Manhattan

Şık elbiseler ve pahalı takımlar içindeki insanlar konser salonunu yavaş yavaş dolduruyordu. Etrafta bir uğultu vardı. İnsanlar meraklı ve heyecanlıydı. Yerlerini bulan insanlar teker teker kırmızı koltuklara yerleşiyor, aynı renkteki kırmızı kalın perdelerin ardını görmeyi sabırsızlıkla bekliyorlardı.

Siyah takım elbise içindeki iki adam, insanlar arasında yürüyüp kendi yerlerini bularak oturdular. Biri, burada olduğu için kesinlikle hiç mutlu değil, diğeri ise takım elbise giydiği için mutlu değildi.

"Beni buraya sürüklediğine inanamıyorum." diye sessizce konuştu Sam Wilson. Artık tüm seyirciler yerlerine oturmuş, ışıklar kapatılmıştı. Ardından sarı renkteki spot ışıklar açılmış ve içeride hoş bir görüntüye sebep olmuştu.

"Böyle bir yere tek başıma gelemezdim ya." dedi Bucky loş ışıkta etrafına bakınırken. Gözleri dikkatlice dolaşıyor, dudakları dümdüz bir çizgi halinde duruyordu.

''Adı ne demiştin?''

''Dark Horse.''

Sam biraz durup neden bu isime sahip olduğunu düşündü. Ama kendince bir cevap bulamamıştı. ''Neden Dark Horse?'' diye sordu. Ama bu sırada kırmızı perdeler yan taraflara doğru kaymaya başlarken sahne açıldı. Bununla birlikte uğultular kesildi.

"Eee... nerede senin şu listenden sileceğin Dark Horse?" diye sordu Sam merakla. Bucky, onun bu kadar çok soru sorup konuşmasına karşı yumruğunu suratına geçirmek istedi.

Işıkların altındaki sahnede duran simsiyah parlak piyanonun başında bir kadın oturuyordu. Sarı saçları sırtından aşağıya doğru kırmızı elbisesine nazikçe dökülüyordu.

"Orada." Bucky, piyano başında oturan kadını çenesiyle işaret etti. Sam şaşırarak sahnedeki kadına baktı. Parmakları ustaca piyano tuşlarında dolaşmaya başlarken kimseden çıt çıkmıyordu.

Çok yetenekliydi, ve herkes bunun farkındaydı. Kimse inkar edemezdi. Şarkının sonlarına doğru gözlerini kapatırken nazikçe son notalara bastı. Seyircilere doğru dönüp kirpiklerini araladığında dudaklarına hoş, samimi bir gülümseme ekledi.

Seyirciler alkışlarken Sam'de onlara katıldı. "Dostum... listenden sileceğin kişinin şeytani bir şekilde kötülüğün başı olduğunu falan söylüyordun. Bu kadın neden listende?" diye sordu ona doğru eğilip konuşurken. "Çünkü melek gibi birine benziyor."

The Chariot • Bucky BarnesWhere stories live. Discover now