SADAKAT

22.7K 361 31
                                    


Öncelikle bu kitap günümüzde kadınların aşk denen duyguya kapılıp canı pahasına kendisini paraladığı acımasız hayatları için yazılmıştır!

İçinde; şiddet, +18 gibi bölümler bulunmaktadır.

Baş karakterimiz Artemis gözlerini kör eden aşkın mahkûmudur.
(Sizi oldukça kızdıracak ve üzecek kararlar vermektedir.)

SAYGI DENEN KAVRAMDAN Bİ' HABER OLAN OKUYUCULARIN BU HİKÂYEDEN UZAK DURMASI İSTENMEKTEDİR!

KEYİFLİ OKUMALAR

...

Beni öldürmek istiyor ama bunu yapabilecek kadar cesareti yok.

Neden her sabah kendimi kocası yanına zorla getirilmiş bir kadın gibi hissediyordum ben. Bu olay artık canımı yakmıyordu, bu olay artık beni sadece öldürüyor sonrasında en acı şekilde diriltiyordu.

Yatağımın önündeki aynaya uzun bir süre bakmış gözlerimin altındaki siyahlıklarla ellerimi yüzüme yerleştirmiştim. Başımı kaldırıp kendime bakmaya bile korkuyordum... her gün iyi görünmek için yüzüme sıvadığım boyalar gece göz yaşlarımla beraber akıp gidiyordu.

Kendi sessizliğimde kaybolmuş öylece kulağımdaki uğultular eşliğinde kendimi kaybediyordum.

Ellerimi tutan eli hissettiğimde ellerimi yavaşça gözlerimden çekmiş bakışlarımı Kuzey'e yerleştirmiş korkuyla başımı hızla geri çevirerek ellerimi ondan çekmiştim. Beni gece boyu aldatan adama bakmak dahi ızdırap vericiydi.

"Neden ağladın Artemis?" sorusuna cevap vermezken kolumu sıkıca tutup kendine çekmişti. Korkuyordum, korkuyordum çünkü bana zarar vermesi olası bir durumdu. Başımı hahifçe çevirip gözlerimi gözlerine hizalarken sert bir bakışla altına alan gözleri beni geri çekiyordu. "Ağlamadım Kuzey, bırak kolumu." sanki onun yediği haltları öğrediğimi biliyor ya da öyle hissediyordu ki fazla öfkeliydi.

"Kolumu bırak hiç bir şey olmadı, dün gece makyajımı silmeden uyudum sadece." gözlerimi tamamiyle Kuzey'e odaklarken sıktığı kolumu bırakmış sanki hiç bir şey olmamış gibi dudaklarını boynumla buluşturmuştu. Bu saçma sapan karısına aşık adam ayaklarına gelemezcesine kendimi geri çekip yataktan kalkmış banyoya doğru adımlamaya başlamıştım.

Arkamdan baktığını biliyordum, ondan nefret ediyor ve bildiklerimi söylemekten korkuyordum.

Musluğun suyunu açmış öylece elime değen sulara bakıyordum. Bunca şeyi yaşamak için ne yapmış olabilirdim ben... beni sevmiyorsa neden seviyormuş gibi yapıyordu ki?

"ruhu ölmüş birine yaşamasını söylemek kadar saçmaydı."

Yüzümü yıkamak için ellerimdeki suyu yüzüme getirirken dahi o suda, bir avuç suda boğulmak istiyordum. Kendime gelene denk ellerimi suya sokup yüzüme götürüyor yüzümdeki siyahlıklar çıkana kadar elimi gözlerimin altına bastırıyordum.

Havluyla ellerimi ardından yüzümü silerek banyodan çıkmış yatakta bulunan kocam olacak herife dikmiştim gözlerimi.

"Kalk ve duş al." oldukça net ve soğuk kurduğum cümlenin ardından bana tekrardan bakan o gözlere daha fazla şahit olmamak için dolaba doğru yönelmiştim.

Yataktan kalktığını biliyordum o süre boyunca dolaptaki elbiselerimde gezdirirken elimi banyonun kapısının kapanmasıyla derin bir nefes alarak başımı dolabın tahtasına dayamıştım.

Ağlamamak için zor duruyordum. Onunla aynı odada kalmak dahi beni yeterince geriyorken telefon sesiyle başımı sese doğru çevirmiş yatağın üzerinde duran telefona bakmıştım.

Bu Kuzey'in telefonuydu, telefona doğru ilerlemiş ve telefonu elime almıştım. Asistanı olan Buket'in aradığını görmemle gülerek telefona bakıyordum.

" 'asistan Buket hanım' arıyormuş bak sen." Telefonu hızla açarak tereddürlü davranan Buket'in sesini duymuş yatağa oturmuştum.

"Kuzey bey, siz misiniz?" gözlerimi sertçe sıkarken bu oyuna tahamül edemediğimin farkına her saniye daha iyi varıyordum. "Hayır, eşi Artemis." uzun bir sessizlik... neden bu kadar şaşırmıştı acaba, karısıydım sonuçta.

Halâ bir ses beklerken karşımdaki aynaya odaklamıştım kendimi "ne zaman gelecek diye soracaktım ben Artemis hanım" gülünçtü her gün ne zaman geleceğini sorması, benim sesim onu rahatsız etmiş olacak ki titreyen sesi kulaklarımla buluşmuştu.

"Patronunuzun her gün ne zaman geleceğini sormanıza gerek yok diye düşünüyorum, zaten gece yarısına kadar evine gelmiyor." Tekrar konuşmasını beklemeden telefonu kapatmış, yatağa atarak dolaba doğru adımlamıştım.

Her gün bakımlı olmak zorudaydım her gün güzel giyinmek zorundaydım... çünkü ben Kuzey Korkmaz' ın karısıydım.

Birilerini ağırlamak zenginlerin toplandığı dedikodu masasında kendimi bulmak hayatım boyunca yaptığım en berbat döngüydü.

Dolaba uzattığım elime bilekten kısa bir fermuarı olan ve beyaz dar bir pantol üzerime salaş siyah bir gömlek alarak dolabın altında bulunan ayakkabılarıma bakmıştım. Beyaz stiletto topuklularımı alıp yatağın yanına doğru ilerlerken banyodan çıkan Kuzey'e bakmış sanki olmayan cesaretimi ortaya koyarcasına ona bakmamaya çalışarak umursamıyor gibi görünüyordum.

Kıyafetlerimi askılarından ayırırken yanıma yaklaşan bedene göz ucuyla bakıp titrek bir nefes almıştım. Yatağın üzerindeki gömleğimi eline alırken tek kaşımı kaldırmış elimdeki pantoluma bakıyordum "senceden fazla dekoltesi yok mu bu gömleğin?"

Yutkunarak başımı hayır anlamında sallamıştım, kulağıma doğru yaklaştığını hissetmiş bir adım yana kaymıştım "duyamadım?" elinde tuttuğu gömleğimi ondan alırken gömleğe bakarak omuzuma atmış diğer elime ise pantolonumu ve topuklularımı alarak banyoya ilerlemiş, banyonun kapısında durarak Kuzey'e dönmüştüm "fazla dekoltesi yok."

Aptal herif asistanının neler giydiğini unutmuş ya da aklınca açığımı arıyor. Eskisi gibi davranmaya devam edeceğim en azından bir gün ona bildiğimi söyleyene denk.

Bir daha ki bölüm en geç iki güne gelecektir.

Lütfen şiddet içeren kitaplardan olumsuz anlamda etkileniyorsanız okumayın.

SADAKAT / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin