Ona 'aynen aynen' bakışlarımı gönderirken asansörden indim ve kapıya vurup beklemeye başladık. Birkaç saniye içinde kapıyı Medih açılmış telaşla bana bakmaya başlamıştı. "İzgi! Senden bir şey isteyeceğim."

Hoş bulduk, Medih. Biz iyiyiz ya sen nasılsın?

"Ne oluyor?" diye sordum kaşlarım çatılırken. "Bir problem mi var?"

"Sonra anlatacağım," dedi fısıldarken. "Yalnızca maçı sizin de evden izlemek istediğinizi söyleyin olur mu?" Yalvarırcasına bana ardımdan Sevcan'a baktı. "Ne olur..."

"Tamam ya," dedi Sevcan gülümserken. "Ben maç izlerim sıkıntı yok."

Ne zaman izliyordun pardon ya?

"İyi tamam," dedim gözlerimi bayarken. "Söyleriz."

"Bir tanesiniz!" Kapıyı tamamen açtı. "Hoş geldiniz."

"Hoş bulduk," dediğimde Ebrar da mutfaktan kocaman gülümsemesiyle çıkmış yanımıza gelmişti. Onunla da görüşüp salona geçtiğimde koltukta oturan sarı saçlı kızla göz göze gelmiştim.

Sabiha Yüceer.

"Merhaba," dedi tatlı sesiyle ayağa kalkıp bana elini uzatırken. "Ben Sabi. Sen de İzgi olmalısın?"

"Evet," dedim elini tutup tebessüm ederken. "İzgi Gökyel ben... Medih'in avukatıyım."

"Aa," dedi şaşkınlığı yüzüne de yansırken. Arkamda duran abisine baktı. "İzgi'nin avukatın olduğunu bana neden söylemiyorsun abi?"

Bir dakika bir dakika...

Bu kız Medih'in avukatı olduğumu bilmiyorsa neden az önce sen İzgi olmalısın diye sormuştu ki?

Gelmeden önce adım geçmiş olmalıydı.

"Ne zamandan beri her şeyimi sana söylüyorum Sabi?" Medih Sabi'nin yanına geçip kafasını kendine çekip koluyla sıkıştırdı. "Git en sevdiğin Merdan abin her şeyini anlatsın sana."

"Kıskanç," dedi Sabi kendini onun kollarından kurtarmaya çalışırken. "Canım Merdan abim burada olsaydı da korusaydı beni senden."

Onlar didişirken biz de koltuklardaki yerimizi almıştık. O sırada salona bağırarak bir adam girmişti. "Nerede sevmediğim yemek varsa bu akşam o yapılmış. Yıldönümünüz için değil de beni zehirlemek için mi toplandık bu akşam hemen itiraf edin."

Bağırmasına karşılık şaşkınlıkla ona baktığımda beni gördü ve duraksadı. "Aa, Avukat kız." Ardından bakışları Sevcan'a döndü. "Ve onun sister'ı." Kaşlarım havalandığında gelip elini uzatmıştı. "Ben Gökdeniz."

Bu çocuğun o gün telefonla arayan Hamsi olmasının ihtimali kaçtı?

Sevcanla da görüşüp tüm sırıtmasıyla karşımıza oturdu. "Tüh be! Keşke maç olmasaydı bugün."

"Keşke," diyen Medih'e döndürdüm bakışlarımı. Onun sıkıntısı Ebrar'ın maç açmayacak olmasıydı sanırım.

"Biz de izleriz değil mi?" diye sordum aniden. "Sevcan maç izlemeye bayılır!"

"Öyle mi?" diyerek merakla Sevcan'a baktı Ebrar. "Açarız o zaman canım ne olacak?"

Medih'in sessizce 'yes be' diyerek elini yumruk yaptığını görmüştüm.

Aşık garibim Ebrar izleme deyince laf da edemiyordu...

Tam konu nikahlarından açılmışken kapı çalmış ve iki kız üç erkek daha girmişti içeriye. "İşte tamamlandık," dedi Ebrar saatine bakarken. "İsterseniz hemen yemeğe geçelim. Maç da başlar şimdi zaten."

DOKSAN ARTI DÖRT Where stories live. Discover now