Chan, Jeongin ve Felix ile de tanıştıktan sonra onları içeri davet emişti. Minho içeri girdiğinde Jisung'un saçlarını karıştırdı, yüzünde büyük bir gülümsemeyle "Merhaba küçük sincap" diye konuştu sevecen bir sesle.

Jisung gereksiz yere oluşan heyecanını belli etmemeye çalışarak gülümsemişti. "Merhaba Minho"

"Daha misafirperver olmalısın, bana sarılmayacak mısın?"

Jisung garip bir ikileme düşmüştü, hem ona sarılmak istiyor hem de gerginliğini anlamasın diye ondan uzak durmak istiyordu. Yine de bir adım attı ve kollarını açtı ona doğru. Diğeri bunu beklediğini göstererek anında kabul etmişti onun için açılan kolları. İntikam almak istercesine kuru bir şekilde öksüren kişi Chan'dı bu sefer. Normalde Jisung'a asla karışmazdı ama Minho sürekli Seungmin ile arasına girdiği için aynısını ona da yapmayı engelleyememişti.
Bu ikili de ayrıldığında hep beraber salona ilerlediler. Changbin onları salonda beklerken Hyunjin ortalıkta gözükmüyordu.
Genç vampirin gözleri salona giren ikili ile şokla açıldı, ardından yüzündeki şaşkınlık ifadesi yerini hafif bir sırıtmaya bıraktı.
Seungmin ve Jeongin ile tanıştıktan sonra kırmızı saçlı çocuğa elini uzattı, "Seo Changbin" derken karşısındaki sevimli suratı inceliyordu.

Diğeri uzatılan eli sıktı. "Lee Felix" duyduğu kalın ses küçük bir anlığına şaşırmasına neden olmuştu. Karşısındakini ne kadar etkilediğinden habersiz nazik bir gülümseme sundu ona. Felix'ten de aynı şekilde karşılık aldığında gülümsemesi samimiyetle büyüdü.

Koltuklara oturduklarında Chan sonunda hiçbir yerde gözükmeyen gencin yokluğunu fark edebilmişti. "Hyunjin nerede?"
Jisung ve Changbin'in arasında kısa bir bakışma geçti, ikisi de yaşadıkları tesadüf karşısında gülmemek için kendini tutuyordu.

Changbin ayağa kalktı "ben ona bi' bakayım."
Salondan çıkıp koridorda biraz ilerlediğinde aniden kolundan çekilmişti. Hyunjin fısıldayarak konuştu. "Ben yanlış mı gördüm yoksa o mu burada?"

Changbin'in hafif kahkahası duyuldu. "Evet, o burada ve sen de içeri geliyorsun"

"Gelmiyorum! Bu evde arka kapı falan yok mu ya..?"

"Bir şey olmaz, gel hadi. Hem çocuğun adını da öğrenmiş olursun" İkinci cümleye kadar gayet ciddi bir şekilde konuşmuştu.

"Hyung bir karşılaşmaya daha hazır değilim. Chan hyunga acil bir işimin çıktığını ve eve gittiğimi söyle."

Changbin başını salladı. "Pekala, sen nasıl istersen"

Salona döndüğünde önceden oturduğu Jisung'un yanına Minho'nun oturduğunu fark edip Felix'in yanına geçti.
"Birazdan gelirmiş" Jisung'a göz kırpıp diğerleri fark etmeden telefonunu işaret ettiğinde Jisung ne dediğini anlayarak sırıtmış ve cebinden telefonunu çıkarıp Hyunjin'i aramıştı.

Telefonunun çalmasıyla saklanan Hyunjin korkarak yerinde zıplamış ve salondakilerin kendini fark etmesini sağlamıştı.

"Orada ne yapıyorsun?"
Chan'ın sorusu hızla bir yalan uydurarak cevap verdi. "Bilekliğim düşmüş de onu arıyordum hyung"

Changbin ve Jisung'a kötü bir bakış atıp tek boş bulduğu yere yani Jeongin'in yanına oturdu. Ardından gülümseyerek sevimli bir şekilde baktı ona. "Selam"

You Are || ChanMinWhere stories live. Discover now