18.Bölüm 🌙| Görünmez Duvarlar

Start from the beginning
                                    

Kahkaha atarak elimi tuttu ve banka oturttu. "Tamaaaam kızma."

O sırada bezgince konuştum. "Luka burası ıslaktı.."

"Boşver sende ıslaksın." Diyerek yine ıslak olan çantamdan makyaj temizleme suyu ve pamuğu çıkardı.

Ah benim can kurtaran kadim dostlarım...

Suyu pamuğa döktü ve gelip önümde eğildi. Göz altlarımda yavaş yavaş pamuğu gezdirmeye başladı.

Evet, garip bir ilişkimiz vardı.

"Biliyorum, biliyorum. Çok yakışıklı olduğum için gözlerini benden alamıyorsun. Ama diyorum, acaba birazda başka yerlere mi baksan? Odaklanamıyorum da."

"LUKA!" Diyerek yanağına yavaşça tokat attığımda güldü. "Ne var ya?"

Utanarak havaya bakmaya başladım.

"Allık markanı değiştirmelisin bence." Dedi pamuğu yanaklarımda gezdirirken.

E ben bugün allık kullanmadım.

"O niye?"

"Yani, nasıl bir kırmızı ise yüzünden çıkmıyor." Dedi gülmesini bastırmaya çalışarak.

O an ima ettiği şeyi anladığımda kaşlarımı çattım. "YA SENİ-"

O anda kollarımdan tutup beni kaldırdı. Ben ne olduğunu anlamadan o benim yerime oturmuş, beni de kucağına oturtmuştu.

Tamam.

Tehlikeli sulardayız..

"Beni ne?" Diyerek belimi kolları ile sardığında bedenim gerilmişti.

Hayır yani, neden ben şimdi?

O an tekrar yağmur başladı, çise şeklinde. O ise gülümsüyordu.

"Seni.." Dudaklarıma bakarak yaklaştığında gözlerim kapandı istemsizce.

"Beni..?"

Ve bir anda, "Seni seviyorum." Diyerek dudaklarına kapandığımda hiç durmadan karşılık vermeye başladı.

Bir zaman sonra nefesimiz kesildiğinde alt dudağımı emerek geri çekildi. İkimizde nefes nefese kalmıştık.

"N-Neden," Dedi nefes nefese. "Neden n-normal bir ilişkimiz y-yok?"

Gülümsedim. "S-Sanki biz çok normaliz de, ilişkimiz de normal olacak."

Güldüğünde başımı göğsüne yasladım. "Kavga için özür dilerim, yine."

"Kavga için özür dilerim, yine."

Bir süre öyle kaldıktan sonra saçlarımı okşayarak konuşmaya başladı. "Bak sana komik bir şey anlatacağım."

Gülerek başımı göğsünden kaldırdım. "Anlat bakalım."

"Geçen gün akademide bir dedikodu duydum."

Kaşlarımı çattım.

Bizimle mi ilgiliydi?

"Ne dedikodusu?"

"Her ayın 1'i yemekhanedeki patates püresi çok lezzetli olurmuş."

Yüzümün aldığı ani değişikliğe güldü. "Bende merak edip denemeye karar verdim."

"Sonra?"

"Yemekhaneye indim, bir baktım senin hoca ile benim hoca kavga ediyor."

"Aa, niye?"

"Bayan Abella şey diyordu. 'Bayım! Beni verem ediyorsunuz! O püreyi düzgün yemeyi öğrenin artık! Ah Tanrım, senelerdir aynı mesele!' " Dedi onun taklidini yaparak.

Kahkaha attığımda devam etti. "Bay Amaud da dedi ki, 'Yo omo conom bonom çok lozzotlo.'" Onun da taklidini yaptığında daha çok güldüm.

Kendimi durdurduğumda gülüşüme bakıp güldüğünü görmüştüm. Konuyu dağıtmak için konuşmaya başladım. "Ya ben geçen gün yanlış koridora girmişim."

"Yine mi..?"

"Evet..."

Güldü. "Sonra?"

"Bir baktım Bayan Abella ve Bay Amaud birbirlerine yakınca bir şeyler konuşuyorlar."

Gözleri fal taşı gibi açıldı. "Eee?"

"Biraz bakıştık.. Sonra ben yanlış gelmişim diyerek koşarak uzaklaştım..." Daha çok güldüğünde bende güldüm.

Ama sonra bir anda gülüşü dolduğunda benimde yüzüm düşmüştü. "Ne oldu?"

"Sanırım... Haklılar Chloe."

"O ne demek?"

"Bizim gibiler... Fark ettin mi?"

Önce kavga edip, sonra sakince konuşmaları...

Devam etti. "Eş kutbundan uzak dur..."

Kalbimin parçalara ayrıldığını hissettim o an. Biri gelmiş, kalbime bıçağı saplamış, şimdi ise çeviriyordu.

Onunla aramızda görünmez duvarlar var gibiydi.

Biz her seferinde duvarları yıkıp sarılsakta, yine ve yeniden yeni duvarlar oluşuyordu.

Biz, her seferinde yeni bir duvara çarpıyorduk son sürat.

"Meleğim.. Ağlama." Diyerek beni tekrar kendine çekip sarıldığında ağladığımı ancak fark ettim.

"Kim ne derse desin, ne kadar yasak koyarsa koysun, bizi ne kadar eş kutup olarak gösterirse göstersin... Senden vazgeçmeyeceğim Chloe. Anlıyor musun? İstersek günde trilyonlarca kavga edelim, yine gün sonunda sarılıp durulacağız... Sana söz veriyorum."

Başımı kaldırıp gözlerinin tam içine baktım."Söz mü gerçekten?"

"Söz." Dedi tekrarlayarak. "Söz."

Gülümsediğimde o da gülümsemişti.

O anda telefonu çaldı. "Çok afedersin."

"Sorun değil."

Telefonu açıp kulağına götürdü. Telefondaki kişi konuşurken o gülümseyerek bana bakıyordu.

Telefondaki kişi konuştukça onun yüzündeki gülümseme yavaş yavaş soldu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken, o konuştu. "Tamam.. Tamsm hemen geliyoruz."

"Luka ne oldu?" Dedim telaşla.

"Sanırım, acilen akademiye gitmeliyiz..."


































Hepinize selamlar!

Şunu söylemeliyim ki, gerçekten bölümü yazarken bu çiftin ani ruh değişimlerini yazmak benim için kolay olmadı.

Ya da vazgeçtim. Ben romantik biriyim. Her şeyi romantiğe bağlamak kolay oldu.

Bölüm hakkında düşünceleriniz?

Chloe ve Luka çifti hakkında düşünceleriniz?

Peki ya Luka'ya gelen telefon? Sizce ne oluyor?

Lune sizi seviyor! 💙

Kendinize iyi bakın.

~Lune'

Yasak - Miraculous Where stories live. Discover now