İkinci Yaşam -32-

Start from the beginning
                                    

"Kendin de diyorsun bunca zaman konuşmaması saçma diye. Sence de bunun gibi başka saçmalıklar da yok mu Cindy? Elise'in böyle bir plan kurmasının ikimiz de imkansız olduğunu biliyoruz. Hem bunların tümünün Elise'in fikri olduğunu varsaysak bile neden yanımızdaki diğer leydiler bunca zaman sustular ve fikrin Elise'e ait olduğunu söylemediler? O kadar adalete düşkünlerse bunu yapmaları gerekirdi. Bunların hepsini geç...gerçekten fikir benim fikrimdi Cindy. Bana inanmıyor musun?"

Simsiyah saçları inkar edercesine kafasını iki yana sallamasıyla omuzlarından aşağı döküldü. Hafiften çatılan kaşları olayları kavramaya çalıştığını gösteriyordu belki de. "Ben...bilemiyorum. Nedense Elise'in kesinlikle haklı olduğunu haykıran bir his var içimde. Çok garip," dedi alnını ovuşturarak. Dediği o kadar saçma gelmişti ki seslice ofladım. İçimden bir ses Elise'e inanmamı söylüyor demeye falan mı çalışıyordu? Çok saçmaydı bu!

"İçindeki sesin saçmaladığı çok belli. İnan bana." dedim kollarımı önümde kavuşturarak. Zaten bozuk olan moralim daha da kötüleşmişti.

Kısa bir sessizlikten sonra Cindy, hafif bir inleme sesi çıkararak öne doğru eğildi. Önüne dökülen ipeksi siyah saçları yüzünü görmemi engellediğinden endişeyle omuzlarından tutup ne olduğunu anlamaya çalışarak "İyi misin?" diye sordum. Elimi sıkarak başını salladı.

Birkaç saniye eğilerek durduktan sonra hafifçe sırtını dikleştirdi ve eski oturur poziysonuna geri döndü. Düz bir çizgi hâlini alan pembemsi dudakları ve kırışan alnına endişeyle baktım. Hâlâ iyi görünmüyordu.

Bir an kararan gözleri anlık bir durgunluktan sonra kendine gelmiş gibi hızlıca parladı ve söndü. Büyüyen gözlerim ve hafifçe açılan ağzımla yerimde zıpladım. Bunun tıpkısı dün olmuştu, Alexander ile konuşurken görmüştüm bu tepkiyi.

"Ah, lanet olsun," diyerek elini sertçe alnına geçirdi. Deminki hâlinden eser kalmamış, sakin olan bedenini kızgınlık ele geçirmişti sanki. "Buna kandığıma inanamıyorum," dedi hiddetle.

"Neye kandığına?"

Hızla ayağa kalkmasıyla buruşan çarşaf yataktan aşağı sarktı. Neden bilmiyorum ama birden fazlasıyla öfkelenmişti. Çatılan kaşları ve sinirden kızaran yanaklarını fark ettiğimde ben de ayaklarımı yataktan aşağı sarkıttım. Tam kalkmaya yeltendiğimde elini siyah saçlarına attı ve sertçe çekiştirdi. Seslice oflamasıyla çarşafı tutan ellerimi birleştirip dudağımı yaladım. "Ne olduğunu söyler misin artık?" dedim isyankar bir sesle.

Dikkatini bana çevirip dudağını ısırdı. "Bu sefer gerçekten büyük belaya battın gibi duruyor Elizabeth."

"Ne yaptım da tekrar belaya battım yine?"

"Sana nasıl açıklayacağımı tam olarak bilemiyorum ama belirli bir gerçek var ve o da birisinin sana kafayı takmış olduğu."

Umursamazca onuz silktim. "Herkes bana takık."

"Öyle değil," dedi eliyle açıklamaya çalışıyormuş gibi hareket yaparak. Nasıl söyleyeceğini düşünürken baş parmağını dudağına götürdü ama en sonunda tam olarak ne diyeceğini bulamamış olacak ki derin bir nefes aldı ve direkt konuya girmeye kadar verdi.

"Birinin hedefi olmuşsun. O kişi kim bilmiyorum ama sana ne kadar nefret doluysa tüm sarayı büyüleyecek kadar ileriye gitmiş."

"Büyü mü?" Şaşkınlıkla çıkan sesime çaresizce başını sallayarak cevap verdi. "Bu küçük bir mesele değil. Yapan her kimse gerçekten işinde iyi birisi olmalı. Birini etkin altına almak belki bir miktar kolay olabilir. Fakat tüm sarayı etkisi altına almışsa...çok büyük bir gücü var demektir."

İkinci Yaşam 1-2Where stories live. Discover now