"Unuttum sormayı Leyla yengem nasıl. Elleri çok kötü durumdaysa bir doktora götürelim. Abim çıkmadan adamlara emir vermiş. Leyla konaktan çıkmayacak diye, sen kontrol et. Kötü durumdaysa ben babamla konuşur onu hastaneye götürürüm."

Ayşe kardeşine bakıp kafasını salladı.

" Baran sandıktaki eşyalar ailesinden geriye kalan tek şeylermiş. Leyla'nın anne ve babası yok. Sen baksaydın sağlam olanları ya da onara bilecek olanları Leyla'ya geri verseydik."

Baran omuzlarını düşürüp konuşmaya başladı.

"Seyit abim sandığı aldı, ama amcası girmeden çantasını verdi. Onu sakladım istersen onu Leyla yengeme ver."

Ayşe gülümseyip Baran'la beraber yuları çıktı. Çantayı alıp Leyla'nın odasına ilerledi. Leyla'nın hala uyuduğu görünce çantayı yanına bırakıp dışarı çıktı.

Leyla aslında uyanıktı, ama kimseyle konuşmak için kendisini hazır hissetmiyordu. O yüzden uyuyor gibi davranmıştı. Yanına bırakılan çantasına baktı. Ne umutla gelmişti Urfa'ya diplomasını alıp amcasıyla beraber Diyarbakır'a annesi ve babasının mezarına gidecekti. Şimdi o bile onun için hayal olmuştu. Seyit Ali'nin amcasına kuzenine yaptığını ömrü boyunca unutmayacaktı.

Ellerindeki sızıyı acıyı, yanma hissini yeni hissetmeye başlamıştı. Ağlayarak banyoya ilerledi. Lavabodaki suyu açıp ellerini ününe koydu yaptığı yanlıştı farkındaydı. Ama bu evdeki kimseden yardım istemekte gelmiyordu içinden.

Seyit Ali duydukları ile pişmanlık yaşamıştı. Bir an abisinden kalanların yok olduğunu düşündü. Leyla hakkında hiç birşey bilmediğinin farkındaydı. Bilmek istediğini de düşünmüyordu. Sadece bu konuda kendisini haksız hissediyordu.

Arabadan çıkıp konağın kapısından girdi. Kimseye görünmeden yukarı çıkmak istiyordu. Şuanda hiç birinin düşüncesini dinleyecek halde değildi.

Odasına girdiği gibi Leyla'ya bakındı. Odada göremeyince geri dönüp çıkmaya karar verdiği anda hıçkırık sesini duydu. Banyodan gelen sesle oraya doğru ilerledi.

Leyla'nın ellerini suyun ününe koyup ağladığını görünce tekrardan pişmanlık duydu. Sonra Leyla'nın başına gelenleri kendi seçimi olduğunu düşünüp vicdanını susturdu.

Leyla açılan kapı sesi ile arkasını döndü, Seyit Ali'yi görünce midesinin bulandığını hissediyordu, evet Seyit Ali'den yaptıklarından midesi bulanıyordu. Onun içeri gireceğini fark edince hızlıca ilerleyip banyo kapısından çıktı. Şuanda görmeye tahammül edeceği en son insan oydu.

Leyla onunla aynı odada bile kalmak istemiyordu. O yüzden odadan çıkmak için hızlıca ilerledi. Seyit Ali'nin ününe geçmesi ile bu eylemi yarıda kaldı.

Seyit Ali, Leyla'nın tepkisi ile başta şaşırsada kendisini hemen toplayıp çıkmasına izin vermedi.

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen. Gel otur ellerine krem sürelim."

Leyla işitikleri sinirle kafasını kaldırıp Seyit Ali'nin gözlerine baktı.

"Bu konakta senden ne kadar uzak bir yer varsa oraya gidiyorum."

Leyla, Seyit Ali'nin elindeki poşete bakıp gözlerindeki yaşlarla burukça gülümsedi.

"Sana bir üneri Seyit ağa birilerinde yara açacaksan sarma, yaptığının arkasında durmasını bil. Şimdi çekil ellerime bakacak birini bulayım."

Seyit Ali ise Leyla yüzünde takılı kaldı. Acının gülüşünü ilk defa görüyordu. O da Leyla'daydı.

Hele o kadar acı çekmesine rağmen hala diretip yardım istememesi...

Leyla Where stories live. Discover now