Leyla 2. Bölüm

Start bij het begin
                                    

Ayşe sessizce yemeği Leyla'ya yetirmeye çalıştı ama Leyla dünyadan soyutlanmış gibiydi. Bir insanın neden bu kadar kötü olabilieceğini anlayamıyordu. Seyit Ali hiç acımadan ailesinden kalanlara kıymıştı. Hıçkırıklarına mani olamayıp ağlamaya başladı.

Ayşe ise ellerinin acısından ağladığını düşünüp, ona sarılıp konuşmaya başladı.

"Leyla istersen abimi çağırayım yada babamlara haber vereyim. Seni bir doktora götürsünler. Böyle olacak gibi değil."

Leyla ise Ayşe'nin sarılışı ile kendisine geldi. Kendisini o kadar kimsesizlik dünyasına kaptırmıştı ki Ayşe'nin sarılışı ile gerçek dünyaya dönmüştü...

Ayşe ise Leyla'dan biraz uzaklaşıp göz yaşlarını sildi. Gerçekten sevmişti Leyla'yı abisinin ona kötü davranmasına dayanamıyordu.

"Ben doktora filan gitmek istemiyorum. Yüreğim çayır, çayır yanıyor Ayşe, ailemden kalanlara hiç acımadan kıydı. Ben annemi, babamı özlediğimde onlarla avunurdum. Yarım kalmış esansı vardı. Ölürken parmakların da olan yüzükleri, annemin benim için ördükleri, Ayşe ben bugün onları tekrar kaybettim."

Leyla hıçkırarak ağlamaya yine başladı. Ayşe söyleyecek söz bulamıyordu, o da göz yaşlarıyla ona eşlik etmekte buldu.

Seyit Ali ise sessizce aralık kapıdan dinleyip geri gitti. Yaktığı ateşinden farkındaydı. Belki içinde pişmanlık, belki de bilinmezlik. Ayakları onu sönen sandığa götürdü. Kapağını kaldırıp içindekilere baktı. Adamlarına emirlerini verip Leyla'nın evden çıkmamasını ekleyip arabasına binip gitti.

Mirza bey ise odasında ileri, geri gidip geliyordu. Leyla'nın hali gözlerinden gitmiyordu. Leyla'nın masumiyeti, çırpınışı çığlıkları gözünün ününden gitmiyordu. Hiç düşünmeden çıplak elleriyle yanan sandığa atılmıştı.

Mirza bey yetiştirdiği çocuktan şüphe duyar olmuştu.

Neriman hanım ise eline kahvesini almış keyifle yudumluyordu. O Leyla'ya konağı dae etmeyi çalışırken, oğlu ona gerek kalmadan yapıyordu. O kızı asla gelini olarak görmeyecekti. Konağından sürünerek gitmesi için elinden geleni yapacaktı.

Ayşe oturduğu yerden kalkıp Leyla kolundan tutup yatağa doğru ilerledi. Leyla dün o yatağa girmemek için koltukta uyusada, şimdi etrafında olanları fark bile edemiyordu.

Ayşe, Leyla'yı yatağa uzandırıp ellerini yastığın üzerine koydu, biliyordu şuan belki sürülen kremlerden belkide Leyla'nın içinde kopan fırtınadan. Leyla hissetmiyordu.

Ayşe eline Leyla'nın dokunmadığı yemekleride alıp odadan çıktı. Tepsiyi mutfağa bırakıp annesinin yanına gitti. Elinde kahve hiç birşeyi umursamaz şekliyle sabır diledi.

Omzuna dokunan el ile irkildi. Kardeşi Baran kafasını olumsuz şekilde sallayıp onu ordan çıkardı. İkisi de abilerine ve annelerine öfkeliydiler.

"Ablacığım boşver onları ne halleri varsa görsünler. Annem ve abim galiba vicdanlarını abim Cihat'la beraber toprağa gömdüler."

Ayşe büyük bir nefes alıp ofladı. Hepsinin acıları hala taptazeydi. Ama Leyla'nın suçsuz olduğunu görmeyecek kadar körleşmemişlerdi.

"Baran onlar Leyla'nın suçsuz olmadıklarını neden görmüyorlar. Sanki o burda olmaya meraklı, asıl zorluğu o yaşıyor. Bir anda hiç tanımadığı insanların arasına hiç tanımadığı bir adamla evli olarak girdi."

Baran'da Leyla'nın yaşadığı hiç birşeyi hak etmediğini biliyordu. Ne yazık elinden hiç birşey gelmiyordu.

" Ben de bunları biliyorum ablacığım. Ama ne yazık elimizden hiç birşey gelmiyor. Dua edelim annem ve abim vicdanlarına uzun süre sağır kalmazlar."

Leyla Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu