1. Bölüm: "Kelebek Etkisi"

5.7K 769 893
                                    

Sia - Bird Set Free

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sia - Bird Set Free

Yorumlarınız ve destekleriniz benim için çok önemli. Sizin sayenizde büyüyoruz.
Oy vermeyi unutmayınız 🧡

🥀

"KELEBEK ETKİSİ"

Gülümse demişti annem. Başına ne gelirse gelsin kimsenin gülümsemeni elinden almasına izin verme ve seni hep gülümsetecek insanlara yer aç kalbinde.

Gülümsemek 10 harften oluşan harf yığını gibi geliyordu artık bana ya da insanlardan acımı gizlemeye çalıştığım bir maskeden ibaretti gülümsemek.

Ama yine de kendimle baş başa kaldığım o zamanlarda anlık da olsa unutabiliyordum geçmişi, bedenimi...

Gülümsedim.

Lev Tolstoy der ki; "Birini sevdiğiniz zaman o kişiyi olduğu gibi seversiniz, olmasını istediğiniz kişi olarak değil."

Alt dudağımı dişleyerek gülümsemeye devam ettim ve izlediğim filmi kapattım. İzlediğim film, tam da Tolstoy'un sözlerinin aynasıydı sanki. İki insanın birbirlerini ya da geçmişlerini değiştirmeye çalışmadan, kaçmadan, korkmadan yaşadıkları muhteşem aşkı anlatıyordu.

Tam anlamıyla gerçek bir aşktı aralarındaki. En azından izlediğim filmlerdeki ya da okuduğum kitaplardaki aşk böyle bir şeydi.

Bense bu duyguyu hiç deneyimleyememiştim.

Deneyimleyebilir miydim?

Zihnimden geçen soruya başım olumsuzca sallanarak yanıt oldu.

Benim hiçbir zaman yaşayamayacağım güzellikte bir duygu ya da içinde var olamayacağım bir hayattı o.

Uzaktı, imkânsızdı...

Bir kez gülümsemeyi bırakırsan güneşini kaybeden gecenin hüznünü yaşar, yaşatırsın diye eklemişti annem.

Dudaklarımdaki hafif gülümseme, acı dolu bir kıvrıma ev sahipliği yaptı ve ruhumda kalıcı olarak var olan umutsuzluğu tekrar hatırlattı. Beni hiç kimse olduğum gibi sevemez, kabullenemezdi.

Benim bedenim kirliydi.

Gülümsemeyi bıraktım. Özür dilerim anne.

Düşüncelerimin gerçekliği, sızlayan burnumun ucunda kendini bir kez daha belli edince bakışlarımı duvarda asılı duran yağlı boya tablosuna çevirdim.

Tabloda büyük bir pencere, pencerenin önünde de görüşü körelten demir parmaklıklar vardı. Demir parmaklıkların arasından, uzandığı her ağacı küle çeviren büyük bir orman yangını görünüyordu. Büyük bir kıyım vardı. Bu resmi ben çizmiştim. Demir parmaklı pencere benim hayatım, yanan orman da ruhumdu. İçimde büyük bir kıyım vardı ve sadece karşıdan izlemekle yetiniyordum.

LAVİNİAWhere stories live. Discover now