Slaves Of The Unborn Sun

Start from the beginning
                                    

Suna kenara sinmiş bizi izlerken yavaşça kafamı sallayarak kahveyi ellerim arasına alıp tuttum. Kahvenin sıcaklığı ellerimi ısıtırken sandalyeye sokulup kahveden yudum aldım. Sakusa huzurla gülümseyerek kendi kahvesini alıp Suna'nın yanına geçti. Suna Sakusa'nın gelmesi ile ayağa kalkıp sağ tarafımdaki sandalyeye geçmişti ve sol taraftaki sandalyeye de Sakusa oturmuştu.

"Değerler tahminimden daha iyi."

Kahvemden yudum alıp klavyenin üstündeki Sakusa'nın ellerine baktım. Küçükken parmakları biraz tombul ve kısaydı ama şimdi uzun ve inceydi. Bakışlarımı kendi ellerime çevirip parmaklarımı süzdüm. Onun eli gibi kemikli değildi ama idare ederdi.

"Atsumu."

Bakışlarımı parmaklarımdan çekip Suna'ya baktığımda bana kaş göz hareketi yapıyordu. Ne olduğunu anlamayarak kaşlarımı çattığımda Sakusa Suna'nın kafasına vurmuştu.

"Acı hissetmediğime bir kere daha şükürler olsun"

"Ama bunu hissediyorsun."

Sakusa cebinden iğne çıkarıp Sunanın koluna batırıp enjekte etti ve boş iğneyi kenardaki çöpe attı.

"Her seferinde bana ceza vermek için bunu taşıman biraz işsizlik değil mi?"

Sakusa sırıtarak ekrandaki dosyalar ile uğraşmaya başladı.

"Acı çekmemene rağmen başka birilerine hunharca acı çektirmen hoşuma gitmiyor."

Suna umursamadan sımsıcak kahveyi kafasına dikip arkasına yaslandı.

"O zaman onlarda bizim dediklerimizi yapsın."

Sakusa gözlerini bilgisayar ekranından Suna'ya çevirip dik dik baktı. Suna da gözlerini Sakusa'nın gözlerine odakladıktan sonra bir süre öyle bakıştılar. Bir süre sonra Suna'nın kaşları çatıldı ve yavaşça ayağa kalktı.

"Atsumu."

Bakışlarımı Suna'ya çevirdiğimde yüzündeki ciddi ve sert ifade ile biraz ufacık altıma etmiş olabilirdim.

"Beni takip et"

Bakışlarımı Sakusa'ya çevirip baktığımda Sakusa onaylar anlamında kafa salladı.

Derin bir nefes verip kahvemi masama koyup ayağa kalktım ve kapının önünde duran Suna'nın yanına gidip odadan çıktık.

Bir anda nolmuştu da Suna bu kadar ciddileşmişti. Bir maske taksan bile bu kadar hızlı duygularını değiştiremezsin. Ama suna yarım saniyede bir demir gibi soğuk ve sert olmuştu. Vay be omi nasıl insanları yanına adam olarak almışsın.

Bir süre sonra girdiğimiz oda ile kaşlarımı çattım. Karanlık ve sessiz oda ile kaşlarımı çatarken boynumda hissetiğim acıyla bir anda yere yığıldım. Yavaşça kapanan gözlerim ile sadece etrafı duyabiliyordum.

"İyi geceler umarım güzel bir rüya görürsün."

Yavaşça bilincimin gittiğini hissetiğimde elimi hareket ettirmeye çalıştım. Ama bana çok ağır geliyordu.

Suna'nın anlatımı ile

Yerde hareketsiz yatan Atsumu ile gergin bir iç çekip kapıyı kapatıp odadan çıktım. Geri yolumu Osamu'nun odasına doğru çevirdiğimde kalbimde hissetiğim acı ile yürümek yerine koşmaya başladım. Odaya girince bilgisayarın başında ciddi ciddi oturmuş verileri izleyen Sakusa'ya baktım. Hızlı adımlarla yanına gelip ekrana baktığımda hormon seviyesinin geri 5.000 e kadar çıktığını gördüm.

"Ölecek-"

Sakusa bana sert bir bakış attı.

"İlah değilsin ölüp ölmeyeceğini bilemezsin."

Dediği laf ile ağzımı kapatıp yanına oturdum. Cümlesinde ki altan ima biraz canımı yakmıştı.

"Hazırda ol 6.000 üstüne çıkarsa fermonların ile bastıracağız."

Kafamı sallayarak Sakusa'ya baktım.

"Bunun olacağını biliyor muydun?"

Sakusa bakışlarını bana çevirip derin bir nefes alıp verdi.

"Vücudun bir direnç göstereceğini biliyordum ama bu kadar hızlı ve güçlü değil. Bu çok tehlikeli. Şuan Osamu'nun vücudu çok yorgun ve hormonları bastırmaya çalışıyor. Eğer yapamazsa senin fermonlarını deneyeceğiz. Eğer o da olmazsa Osamu'yu kaybedeceğiz."

Sinirle ayağa kalktığımda Sakusa bakışlarını bilgisayara odakladı.

"Mühürleme!"

Sakusa olumsuz anlamda kafasını salladı.

"Yüksek ihtimalle çok geç olacak."

Bir hırsla kenardaki dolaba vurduğumda kırılan kapakla Sakusa'nın bakışları beni buldu.

"Sakin ol. Dua etmekten başka şansımız yok. 1 aydır bunun için uğraşıyoruz."

Dişlerim arasından tısalayarak Osamu'ya baktım.

"Kendi türümden nefret ediyorum."

Sakusa bakışlarını Osamu'ya çevirip derin bir iç çekti.

"Atsumu'yu naptın?"

"Bayıltım."

Sakusa kaşlarını çatarak endişeyle bana baktı.

"NE?!"

Bakışlarımı Sakusa'ya çevirdim.

"Bana onu burdan uzak tut dedin bende yaptım."

"BAYILT DEMEDİM!"

Sakusa sinirle burun kemiğini sıkıp saçını kaşıdı.

"Neresine vurdun?"

Gözlerimi kısıp düşündüm. Boynunun hemen altına mı vurmuştum yoksa biraz yukarıya mı?

"Boynundan vurdun."

Sakusa elindeki mouse sertçe sıkarak bakışlarını bilgisayara çevirdi.

"Atsumu'nun başına bir şey gelmesin diye uğraşıyorum, peki sen ne yapıyorsun?"

"Yardım ediyorum-"

Sakusa mouse bağlı olduğu yerden koparıp sertçe bana attı. Hızlıca mouse dan kaçınarak sinirle Sakusa'ya baktım. Şuan beni sikecek gibi bakıyordu.

B

urda bölüyorum. Çünkü uykum geldi-
Ama 1.000 kelime doldu o yüzden sıkıntı olmaz.
Bu bölümün vote sınırı 30
Ne kadar hızlı gelsede yarın bölüm gelmeyecek edit yapacağım. Onlarda uzun süre bekledi. yazık onlarada.
Her neyse görüşmek üzere 👋
Seviliyorsunuz 💕

.
.
.


-• Fervor •- [ Sakuatsu / Sunaosa ]Where stories live. Discover now