Kahvaltı Yüzbaşı'nın hem kendisini hem de bebeğini doyurması ile geçmişti. Masayı sonra toplamak üzere öylece bırakıp içeri geçtiler. Tabii Ufaklık hala Yüzbaşı'nın kucağındaydı.

" Ağır değil miyim?" Neredeyse bir saatten fazladır kucağındaydı ancak kucağında değilmiş gibi kolayca hareket ediyordu Yüzbaşı.

" Eğitimlerde elli kiloluk ve yetmiş kiloluk çantalar verirlerdi ve onunla yerde sürünürdük falan. Sense otuz kiloluk olan çantalardansın. Bir zaman sonra kilon belli olmuyor. Alışıyor insan." İkisi de gülerken Eren, Yüzbaşı'nın boynuna ufak bir öpücük bıraktı.

" Seni çok özledim."

" Bende seni çok izledim bir tanem."

" Çok merak ettim seni. Sürekli merak ettim. Aç mısın, uykun var mı diye hep düşündüm." Çocukça konuşmasına karşın gülen Yüzbaşı hafif dilan gözlerini saklamak için Eren'in omzuna yasladı alnını.

" Ben çok korktum Eren. Annemden sonra sende gidersin diye çok korktum. Ben bu zamana kadar mutlu oldum eyvallah ama hep eksikti. Bir şeyler eksik kalıyordu. Ben seninle tamamlarım kendimi, mutluluğumu, her şeyimi. Ama ne yapacağını şaşırdım, kendimi geri çektim ama çok pişmanım." Dolu gözlerinden akan bir iki damla göz yaşı Eren'in omzuna damlayınca Eren hızla minik ellerini Yüzbaşı'nın ensesine sarıp sıkıca sarıldı.

Bir yandan ensesindeki saçları okşarken bir yandan da yüzünün her köşesine öpücük konduruyordu. 

" Bir daha bana sormadan karar verme Yüzbaşı. Seni seviyorum." Dolu gözleriyle gülümseyen Yüzbaşı buruk sesiyle konuştu.
" Seni seviyorum Ufaklığım."

" Sevgili miyiz şimdi?" Ufaklığın başını omzuna yaslayıp çocukça sesiyle konuşmasına gülen Yüzbaşı yanağına öpücük kondurup konuştu.

" Sevgiliyiz bir tanem."

" Hadi uyuyalım o zaman. Çok uykum var Miraç." Yüzbaşı yavaşça koltuktan kalkıp Ufaklığını sıkıca tutarak odaya ilerleyip yatağa uzandı.

" Seni seviyorum Miraç'ım." Ufaklığının kısık çıkan sesiyle utandığını anlayıp gülse de aynı şekilde karşılık verdi.

" Seni seviyorum güzelim."

....

" Akın kalk lan." Üstünde yatan Akın'ı itelemeye çalışan Emre başaramayınca bağırmaya başlamıştı ancak o da işe yaramıyordu.

Biliyordu yorgundu, dinlenmek istiyordu. Sonuçta aylarca dağlarda kalmışlardı ancak nefeste alması gerekiyordu.

" Akın'ım. Bak yana kay, kafanı yine göğsüme koy yine uyu. Ama üstümden kalk sevgilin hadi." Akın gözlerini açmada da bir şeyler mırıldanıp Emre'nin üstünden kalkarak yana devrildi.

" Çok mu yoruldun sen sevgilim?"

" Çok yordular beni." Emre anı duygu patlaması yaşayarak Akın üstüne yatıp yüzünün her yerini öpmeye başlamıştı.

" Kurban olurum ben sana." Dişlerini sıkarak söylediklerinden tırsan Akın kaşlarını çatıp Emre'yi üstünden kenara aldı.

Emre ise kendisinin iki saat uğraşıp yine de ittiremediği adamın kendisini böyle yorgani kenara alır gibi almasına kaşlarını çatmıştı.

Fakat yataktan uykulu gözlerle kalkan Akın ile şaşkınca ona bakmıştı.

" Nereye Akın?"

" Elimi yüzünü yıkayayım daha sonra beraber ilk kahvaltımızı hazırlayalım." Uykulu sesiyle mırıldandıktan sonra odadan çıktı. Emre ise onun bu hâline gülüp yatmaktan kalkarak mutfağa geçti.

Akın gelene kadar çayı ocağa koyup beklemeye başladı. Yorgunluğu gitmese de en azından uykulu da durmayan Akın gülümseyerek mutfağa girdikten sonra ayağa kalkan Emre'nin dudaklarına öpücük kondurup dolaba yöneldi.

Arkasinda bıraktığı Emre ise deli gibi sırıtarak lavaboya geçip işlerini hallettikten sonra tekrar mutfağa döndü.

Birlikte gülüşerek, birazda birbirleri ile uğraşarak kahvaltı hazırladıktan sonra güzelce yemiş ardından toplayarak içeri geçmişlerdi.

Akın koltuğa yatıp bir film açarken ellerini kurulayarak mutfaktan çıkan Emre ise koltuğa yaklaşıp Akın'ın üstüne yattı.

Bu durumdan şikâyetçi olmayan Akın boşta kalan koluyla bebeğini sardı. Güzel olduğu belli olan bir filmde karar verdiklerinde ikisi de filmin sonunu girmeden uyacaklarını biliyordu.

" Emre sen bugün hastaneye gitmedin?"

" İzin günün bugün."

" Biz ne şanslı çiftiz ya." Akın'ın gülen sesine o da gülüp göğsündeki başını kaldırarak Akın'ın dudaklarına yaklaşarak kocaman öptü.

Kalbi ağzına kadar gelen, heyecandan nefes almayı unutan Emre kızaran yanaklar ile dudaklarını ayırıp başını, Akın'ın göğsüne bastırdı. Kafasını gömdüğü göğüsün sarsılmasından dolayı da Akın'ın güldüğünü anlayıp kaşlarını çatsa da hemen ardından o da gülümsedi.

Bu belki ilm öpüşmeleri değildi ancak Emre biliyordu ki bundan sonra her öpüşmelerinde bu heyecanı hissedecekti. Hem de her defasında.

...

Emre hakkında bir şey demek istiyorum. Hatırlarsanız Emre ve Akın, Yüzbaşının evinde ilk kez bir araya geldiklerinde bir olay olmuştu.

Emre, abisinin sözel şiddetini yaşadıktan sonra Akın şaka yoluyla oks abime üstüne gittiğinde patlamıştı. Hatta 11. Bölüm, isterseniz bakın.

O bölümde Emre'ye eleştiriler gelmişti. Yani en sevmedigim insan tipi, abartmadın mı gibisinden.

Bakın sizin dediğiniz, sevmediğiniz insan tipi ortamda dikkat çekmek için öyle şeyler yapan insanlar. Hatta öyle insanları ben bile sevmiyorum ancak Emre'nin oradaki şeyi dikkat çekmek amaçlı değildi.

Kötü bir gün geçirmişti ve Akın'ın şaka olsa bile söylediği, sende ne biliyorsun cümlesini Emre, abisinin uyguladığı sözel şiddet ile yanlış anlayıp öyle bir tepki vermişti.

Eminim ki hepimiz hayatımızda kötü bir gün geçirip böyle patlama anları yaşamışızdır.

Neyse, bölüm nasıl oldu sizce?

Emanet -GayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin