2. Bölüm

6.1K 703 318
                                    

Taşlarla kaplı, duvarlarda asla sönmeyen meşalelerin dizili olduğu salona girdiğim an kahinlerin yan yana durduğunu gördüm. Hemen karşılarına geçtim ve ellerimi arkamda birleştirdim. Saya ise sadece birkaç adım yanımdaydı.

Başımı dik tutup hiç kıpırdamamaya özen gösterdim. Burada rahat değildim, hiçbir zaman olmamıştım fakat kardeşim, kahinlerin ağzından düşecek bir kelime için canını vermeye hazır gibi duruyordu.

"Cassandra," dedi birisi ve ardından diğeri, "Saya." ekledi.

Gözlerimi kapatmamak için zor durdum.

Kahinler bizi ancak yaptığımız bir hatadan ya da gelecek tehlikedeyse çağırırlardı. Onlar tapınaktan dışarı çıkmıyordu ve onlar her şeyi biliyorlardı. Onlar öngörür, yapılması gerekeni söyler ve bizden uymamızı beklerlerdi. Fakat ben bir başkasının işine koşuşturmaktan hiç hazzetmezdim.

"Gelecek tehlikede." dediklerinde bıkkınlıkla Saya'ya döndüm.

"Eğer engellenmezse gelecek olmayacak."

Yedi kahin de teker teker konuşmaya başladı. Biri bitiriyor, diğeri başlıyordu. Fakat son sözlerle kardeşime bakmaya son verip dikkatle dinlemeye başlamıştım.

"Kötülük gezecek, ölü olması gereken dirilecek ve yaşaması gereken ölecek."

"Kara büyü, hepsini uyandıracak kadar güçlü."

Devam ettiler. Aklıma ne kadar kötü düşünce varsa hepsini soktular fakat bunun nasıl gerçekleşeceğinden bir türlü bahsetmediler. Ağzımı açıp soru sormak istedim ama bekliyordum. En sağda duran kahinin öne çıkmasını ve her şeyi açıklamasını sabırla bekliyordum.

Sağda duran, saçları gözlerinin önünü kapatmış kahin ileri çıktığında dikkatimi ona yoğunlaştırdım. Direkt olarak söyler, lafı dolandırmazdı. "Gelecek diye bir şey olmayacak çünkü ölüler uyanacak. Kara büyü ölmüş olan her insanı, büyücüyü, cüceyi veya elfi diriltecek. Görüşlerimiz tamamen gelecek üzerine. İki yıl sonra kara büyünün durdurulamayacak potansiyele ulaşacağını gördük çünkü kendisini besliyor. Burası... kaybolacak."

İçimden geçen bunların tamamen hayal olduğuydu çünkü kahinlerin görüşleri her zaman doğru çıkmazdı fakat bu öyle bir durumdu ki eğer emin olmasalardı bize bu bilgileri asla vermezlerdi.

Saya'yla aynı anda birbirimize baktık. Kardeşimin suratında hiçbir ifade yoktu ama içinde oluşmaya başlamış endişeyi hissedebiliyordum.

"Görüşün kesin olmadığını söyledin." dedim.

Kahin başının kenarında parmaklarını gezdirerek "Kara büyü en berrak suyu bile bulanıklaştırıyor, hiçbir şey tamamen aydınlık değil." dedi.

Net olarak göremiyordu.

"Henüz büyüye başlanmadı ama aylar sonra kaçınılmaz olan gelecek. Durdurulamaz bir güç, kara büyünün ta kendisi ve herkes bilir ki kara büyü kutsal büyücüleri bile alt eder." Gözleri birden bana kilitlendiğinde geriye gitme dürtüsüne karşı koydum. "Siz onu deviremezsiniz çünkü kara büyüyü kullanmayı bilmiyorsunuz. Eğer bunu öğrenmeye çalışırsanız da kara büyünün içinde siz kaybolacaksınız."

Daha önce kara büyü pisliğine bulaştığımı tabii ki biliyordu ama asla kontrolü kaybetmemiştim.

Kahin, bu görüşün engellenmesini istiyordu ama kara büyüye asla dokunmadan... Onun bahsettiği bambaşka bir şeydi. Daha önce gördüğüm bir şey, büyü gücümü iki katına çıkaracak bir şey...

Kahin geri çekilmeden önce son kelimelerini etti. "Bir yıl ya da birkaç ay. Gücü katlamak için ideal bir süre."

Aklımdan geçeni söyledi.

CassandraWhere stories live. Discover now