𝖊𝖕.2

6.6K 485 285
                                    

Aynanın karşısına geçince cildimin düzeldiğini gördüm. Birazcık kızarıklık vardı ama o da çok dikkat çekmiyordu. Saçlarımın maviliği ise bir gram bile eksilmemişti. Umarım saçkıran olursunda o gözünden sakındığın saçların tek tek yolunur Black.

İçimden tüm içtenliğimle Black'e lanetler okurken Lily koluma girdi.

"Hadi akşam yemeğine inelim."

Başımı salladım ve artık mavi olan saçlarımı sinirle düzeltip Lily'e eşlik ettim.

"Akşam yemeğinden sonra birde Black ile cezan vardı değil mi?"

Bıkkınlıkla kafamı salladım. Koridordaki insanlar bize doğru bakıyorlardı.

"Ne o, çok mu beğendiniz?"

Alayla konuşup yanından geçtiğim insalara karşı konuşunca önlerine dönmüşlerdi.

"Ben beğendim."

Karşıdan gülümseyerek gelen Marcus'u görmemle nefesimin kesildiğini hissettim ve bunu gülüp göz devirerek gizledim.

"Ne zaman boyattın?"

"Bu sabah, hemde Black tarafından boyandı."

"Ah, yine mi şu aptal herif?"

Marcus, bizimle aynı yaştaydı ve Ravenclaw binasındandı. Onu gerçekten beğeniyordum. Tamam kabul edeyim biraz hoşlanıyor da olabilirim.

Hep birlikte yürümeye devam ederken aynı anda konuşarak Büyük salona girdik. Üzerimde hissettiğim bakışlarla, saf nefret ve sinir dolu bakışlarımı Black'e çevirdim. Mimiksiz bir şekilde önce yüzüme sonra saçlarıma bakmıştı. Alaycı bir ifade yüzüne yayılırken onu şuracıkta boğmamak için zor duruyordum.

"Mavi renk saçına yakışmış."

"Eğer çeneni kapatmazsan mor renkte gözüne yakışacak."

Birşey demesini beklemeden yemeğime döndüm. Zaten yemek sonrası olacak ceza yüzünden sinirliydim.

Zaman yavaş geçsin diye yemeğimi ağır ağır yerken Black çoktan bitirmişti. İsteksiz bir şekilde kalktım ve onu takmadan kütüphaneye ilerledim. Kütüphane'de gördüğüm manzara ile omuzlarım düşmüş ağzım iki karış açık kalmıştı. Kütüphane talan haldeydi. Masaların üstü rastgele koyulmuş kitaplarla doluydu. Black kütüphane kapısında yanıma gelince elini çeneme koydu ve çenemi yukarı kaldırdı.

"Çeneni kapat, sinek kaçacak"

Yanımdan geçip kütüphanenin içine girerken ona gözlerimi devirdim. Bende içeri doğru gidince içerdeki McGonagall'ın bir kitaba göz attığını gördüm. Bizi farkedince elindeki kitabı kapatıp yanındaki kitap yığınının üzerine, iskambil kartlarından yapılmış bir kulenin son kağıdını koyar gibi temkinli bir şekilde koyunca somurttum.

"Dağınıklığı görüyorsunuz. Tüm kitaplar konulara göre ayrılıp yerlerine yerleştirilecek."

Sirius asasını kaldıracaktı ki McGonagall işaret parmağını ve başını salladı.

"Asasız."

"Ne!?"

"Ne!?"

Sirius'la aynı anda bağırınca McGonagall keyifle ıslık çalarak kapıya ilerledi. Son kez arkasını döndü.

"Kolay gelsin."

Tüm umursamazlığını alıp kütüphaneden çıktı. Somurtuk şekilde yakınımdaki masaya ilerledim ve üzerinden herhangi bir kitabı alıp ismine baktım. Karanlık Sanatlar ve Kara Büyücüler. İçine göz atıp kapağını kapattım ve onunla ilgili olan rafı aradım. Bulunca yerleştirdim ve geri aynı masaya döndüm. Aldığım kitapları tek tek yerleştiriken derin bir nefes aldım. Sıradaki kitaba baktım ve ait olduğu rafı aradım. Tam 8. Raftaydı yeri ama oraya asla yetişemezdim. Etrafta merdiven aradım. Diğer tarafta olduğunu görünce gidip aldım ve kitaplığa yaslayıp merdivene tırmandım. Elimdeki kitabı rafa yerleştirdim.

Love To Hate U ˢⁱʳⁱᵘˢ ᵇˡᵃᶜᵏ Where stories live. Discover now