İZMİR MACERASI-1

Start from the beginning
                                    

Kapıya yaklaşınca, kapıyı tıklatma gereksinimi duymadan direk odaya daldım. Keşke dalmasaydım. Gördüğüm manzaraya ben bile inanamadım. Erkekler soyunma odasıydı burası. Bir sürü erkeğin bedeninde havludan başka bir şey yoktu. Zaten soyunma odasında başka hangi manzarayı görebilirim ki? Kapıyı kapattım ve hemen o kızın yanına gittim. Kızın yanına gidince kapıdan hızlıca biri çıkıyordu ve Ada'nın fiziğine çok benziyordu. Ohaa! Olamaz! Bu Ada idi. Yakalamam lazımdı. Arkasından koşturdum. Ama yetişmek üzereyken arabasına binip kaçtı. Bu kadar da olmazdı yani. Telefonuma baktım annem ve Gökçay beni birçok kez arayıp hatta mesaj bile atmışlardı. Umursamaz bir tavırla telefonumu kapatıp cebime koydum.

Biraz deniz kenarında yürümeye karar karar verdim. Buraların havasını da ayrı bir özlemiştim. Aklıma babam gelmeseydi tabii. Hep o adam geliyor. Bir taksi bulup babamın yanına gitmeye karar verdim.

Babamın evinin önüne geldiğimde aklıma o gün ki yani Asil ile beni zorla evlendireceği günkü olay aklıma geldi. Kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Yavaşça dış kapıyı açtım bahçeye girdim. Babam bahçedeki hamağında keyif çatıyordu. Beni görünce ayağa kalktı ve hızlıca yanıma gelip bana sarıldı. Ben daha ne olduğunu anlayamadan Peri dış kapıdan, bahçeye doğru girdi. Bu kadında hiç mi utanma yoktu?

"Ooooo... Rüya sen mi geldin kızım?" Dedi gülümseyerek Peri.

"Yok daha gelmedim yoldayım." Dedim gıcıklık olsun diye.

"Aaaaa... Ne şakacı ne şakacı... demi babası?" Dedi Peri Hanım.

"Hoşgeldin kızım." Dedi babam gülümseyerek.

"Hiçte hoşbulmadık." Dedim. Dedikten sonra eve girip odamın yolunu tuttum.

Odama girmek üzereyken koşarak biri arkamdan gelmeye başladı. Arkama döndüğümde Peri'yi gördüm. Bu kadın yine benden ne istiyordu?

"Bak babana söylersen Öldürürüm seni." Dedi Peri.

"Ben zaten doğarken öldüm." Dedim ve kapıyı yüzüne kapattım.

Odama girdiğimde temiz kıyafetler ayarlayıp odamdaki bulunan banyoya girdim. Güzel bir duşun ardından, kıyafetlerimi giyip uyudum.

Sabah uyandığımda saat öğlene doğru yaklaşmıştı. Elimi yüzümü yıkayıp, üzerimi değiştirip aşağıya indim. Kahvaltı sofrası çoktan kalkmıştı. Aşağıda biraz televizyon izledikten sonra tekrar odama çıkıp, çantamın içine; cüzdanımı ve telefonumu koyup hemen kendimi dışarıya attım.

Taksiye binme ihtiyacı duymadan yürüyerek kahvaltı yapabileceğim yerlere bakınmaya başlarken gözüme bir kafe çarptı. Hemen içeriye girip arkalarda olan bir masaya oturdum. Masaya oturur oturmaz uzun, ince bir garson geldi.

"Buyurun efendim." Dedi hoş bir gülümsemeyle.

"Hoşbulduk. Ben kahvaltılık bir şeyler istiyorum. Acaba neler var?" Dedim elimden geldiğince kibar olmaya çalışarak çünkü açlıktan ölüyordum ve sinir krizi geçirmek üzereydim.

"Patatesli, peynirli ve ıspanaklı börek; patatesli, zeytinli ve sade poğaça; menemen ve sucuklu yumurta; sıcak içeceklerden ise; çay, kahve, ada çayı, ıhlamur ve sıcak bir süt; soğuk içeceklerden ise; kola, maden suyu, limonata, ayran ve meyve suyu." Dedi. Mübarek Halil İbrahim sofrasını say demedim ki.

"Patatesli börek ve çay." Dedim.

"Peki efendim." Dedi ve gitti.

Biraz sonra elinde bir tepsi ile geldi.

"Afiyet olsun efendim." Dedi ve yavaşça gitti.

Tepsinin üzerinde ki broşür dikkatimi çekti.

"Bakar mısınız?" Dedim garson çocuğa doğru.

"Buyrun efendim." Dedi.

"Bu broşürde neyin nesi oluyor? Dedim.

"Bu bir kamp tatili broşürü." Dedi.

"Eee..?" Dedim lafına devam etmesi için.

"Yani eğlenceli yarışmalar ve etkinliklerin olduğu bir haftasonu tatili." Dedi.

Açıkçası hiç bir kampa gitmemiştim. Hem kafa dağıtmak için eğlenceli bir aktivite olabilir.

"Peki başvuru için nereye gitmemiz gerekiyor?" Dedim.

"Katılmak istiyorsanız başvuru kağıdını getirebilirim." Dedi.

"Peki olur." Dedim. Garson gittikten sonra broşüre bakınmaya başladım. Güzel bir kampa benziyordu. Biraz sonra garson, elinde bir kağıt ve bir kalemle masaya geri geldi. Kağıtla kalemi bıraktıktan sonra masanın başından gitti. Başvuru kağıdını incelemeye başladım. Birkaç yerini doldurduktan sonra kahvaltıma devam ettim.

Böreğimden son bir ısırık daha aldıktan sonra yeni bir çay istemek için garsona seslendim. Biraz daha başvuru kağıdını inceledim. Garson çayımı getirip, boş tepsiyi geri aldı. Ben hem çayımı yudumlayıp, hem de başvuru kağıdını doldurdum.

Kağıtla işim bittikten sonra masanın kenarına koyup çayımdan bir yudum daha aldım. Biraz sonra garson geldi yanıma.

"Efendim bu kampta alacaklarınızın listesi." Dedi ve boş bardağı eline aldı.

"Peki teşekkürler kağıdı da doldurdum." Dedim ve diğer eline de kağıdı alıp uzaklaştı. Alınacaklar listesine bir göz attım.

Ne dandik bir program bu? Keşke katılmasaydım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Ne dandik bir program bu? Keşke katılmasaydım. Kağıdı aldım ve hesabı ödeyip kafeden ayrıldım. Yürüyerek deniz kenarına doğru gittim. Hava çok güzeldi. Tam gezmelik bir havaydı. Herkes ailecek gezip eğleniyordu. Kimileri ise tek başına geziyordu. Yani ben gibi tek geziyorlar. Biraz daha yürüdükten sonra kiralık bisikletlerin oraya kadar geldim. Bisiklet sürmek eğlenceli gibi gözüküyordu. Bir tane bisiklet kiralamaya gittim.

"Bakar mısınız? Saati kaç lira?" Dedim şişman orta yaşlardaki adama.

"Saati 10 TL." Dedi gülümseyerek.

"Peki bir tane bisiklet çıkartır mısınız?"

"Tabii ki kızım." Dedi ve bisikleti elime teslim etti.

Bisiklete binip geldiğim tarafa doğru gitmeye başladım. Hafif deniz esintisi vardı. Ben hızlandıkça hızlandım. Uzun zamandır bisiklete bitmemiştir ama yine de güzel bir başlangıç yapmıştım. Tek elimi bırakmaya karar verdim. Bir sağ bir sol derken yanımdan iki bisikletli geçti elleri serbest bırakmışlardı. Bunlar nasıl gidiyordu? Hem de deniz kenarı olan bir yerde. Bende onlara özendim ve hem de çok kıskandım. Bende aynı hareketi yapmaya karar verdim. İlk başlarda çok zor oldu hem de çok zor. Yine o bisikletler geldi.

"Hey fıstık! Ellerini kullanmadan bisiklet kullanmak istiyorsan hızlı olman gerekiyor." Dedi o bisikletleri bir genç. Sonrada yanımdan gittiler.

Bende o çocuğun dediğini yaptım. Bisikleti olabildiğince hızlı sürmeye başladım. Evet oluyordu.

~DEVAM EDECEK~

ASABİ KIZ (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now