twenty

1.1K 125 96
                                        

Bir hafta.

Bugün, Lisa olmadan geçen yedinci gündü. Sesini duymadığım, yüzünü görmediğim, elini tutmadığım, saçlarını okşayamadığım, onu öpemediğim, kalbimin ritminin hızlanmadığı bir hafta. Ve hissettiğim sadece koskocaman bir boşluktu. Ellerimi uzattığımda kimse tutmuyordu. Uyuyamıyordum. Bu süre boyunca bir kez daha anlamıştım. Ben aşık olmuştum. 

Tüm isteğimi yitirmiştim. Sadece şirketten eve, evden şirkete mekik dokuyordum. Etrafımda olan biten hiçbir şeyi gözüm görmüyordu. En yakınlarımı bile. Bana yardım etmek istediklerini biliyordum, ama istemiyordum. Kimsenin elini tutmamayı yeğliyordum. Bir hafta boyunca imkanım olduğu kadar parkımıza gitmiştim. Ve işte, yine bir gece yarısı, kendimi burada bulmuştum. Montuma rağmen içimi delercesine esen rüzgara aldırış etmeden oturmuş, elimdeki deftere karalamalar yapıyordum. Gözlerimi bu parkın hangi köşesine çevirsem, onu görüyordum. Bir köşede yağmurdan ıslansa bile hala koşmaya devam eden Lalisa'yı, diğer tarafta kucağındaki Yeontan'la konuşup bana trip atan Lalisa'yı, başka bir tarafta da gece olmasına rağmen güneş gözlüğü takıp dalga geçmemem için beni yumruklayan Lalisa'yı. Kısacası sadece onu görüyordum. Bir de başımı gökyüzüne kaldırdığımda görebildiğim dolunayı. İçimdeki hüznün tarifi yoktu. Ne onu dışarı vurabiliyordum, ne de içime sığdırabiliyordum. Ay ışığı geceyi aydınlatıyordu, tıpkı Lisa'nın da benim dünyamı aydınlattığı gibi. 

Lisa, o günden sonra benimle herhangi bir şekilde konuşmamıştı. Bitmiş miydi? Bitti dememişti ki. Pişmandım, umarım tekrardan bir şansım olabilirdi. Ve her şeyi eskiye döndürmek için çabalayacaktım. Onunla olmasa da, Jisoo ile görüşebilmiştim. Bana sadece Lisa'nın zamana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Tüm ömrüm boyunca bekleyebileceğimi ona söylemek istedim ama yapamadım. Lalisa ve Joy, yakın arkadaşlardı. Ta ki 2017'nin sonlarına doğru. Nedenini kimsenin bilmediği bir şeyden Joy, Lisa'ya kötü davranmaya başlamıştı. Ve Lisa da Joy ile olan arkadaşlığını bitirmişti. Yani Joy, Lalisa'nın hiçbir zaman affedemediği eski arkadaşıydı. Ona karşı kırgındı. Ve ben bunu bilmeme rağmen eski ilişkimi anlatmamıştım. Joy ve ben 2015 yılında çıkmaya başlayıp 2016 yılında ayrılmıştık. Joy'dan sadece hoşlanıyordum ve o da bana sadece hoşlandığını söyleyince bu ilişkiyi daha fazla sürdüremeyip bitirmiştik. Ayrılırken hiçbir sıkıntı olmamıştı, fakat şimdi Joy'un neden beni tehdit ettiğini bilmiyordum. Lisa ile ilişkimizi sır gibi saklamamıza rağmen nereden öğrendiğini de. Joy ile yaşamadığım çok fazla şeyi yaşamıştım Lisa'yla. En önemlisi, aşık olmuştum. Ve onu kaybetmeyecektim. Kaybetmiş olsam bile, geri kazanacaktım. Ona bu kadar alışmışken, ona böylesine bağlanmışken asla aksini yapamazdım. Çalan telefonumla kafamdaki düşünceler uçup giderken Jimin'in aradığını gördüm.

-Alo?

-Taehyung, neredesin Tanrı aşkına? Saat gece yarısına gelmek üzere ve eve hala gelmedin.

-Dışarıdayım Jimin, ne oldu?

-Evet, altı saattir dışarıdasın. Bu oldu.

Gözlerimi devirdiğimde telefonun diğer ucundan bıkkınlıkla verdiği nefesini duydum.

-Her neyse, biran önce eve geliyorsun. Sen gelene kadar uyumayacağım.

-Çocuk musun, Jimin?

-Sus be. Sensin çocuk. Neyse bu arada, sen şirketten çıktıktan ödül töreni davetiyesi geldi.

Cidden, şuan en son istediğim şey bile değildi. Planım tüm hafta uyumaktı. Ve şuan mahvolmuştu.

-Ne zamanmış?

-Bu Cumartesi.

-Gidecek miyiz?

Sadece bir umut sormuştum, cevabı zaten biliyordum.

-Sence?

-Of.

-Ve şey..

-Ne?

-Sanırım Lisa'lar da geliyor.

Onun yüzü bir an bile gözümün önünden gitmezken, bir de onunla aynı ortama girebilecek miydim acaba? Ona bakamadan, onu izleyemeden nasıl yapacaktım? Anlaşılan bu Cumartesi hayatımın en zor günü olacaktı.

how you like that •taelice•Where stories live. Discover now