24| Mühürler kırılabilir

Começar do início
                                    

Sözlerini bitirdikten sonra sureti yerini en aşina olduğum surete bıraktı. Yeşil irislerinin yerini siyah obsidyen taşlarına dönüştü. Siyah saç telleri beyazımsı bir sarıyı alırken boyu yaklaşık on santim kısalmıştı. Hayatım boyunca belki de en nefret ettiğim insan, gözlerimin önünde yaşama sebebim olmuştu. Nefesim kesiliyordu.

Sevgilimin birebir kopyası olan bu görüntüyü izledikçe nefesim kesiliyordu.

'Hyunnie...' dedi. Sesi bile aynıydı.  Sesi beni olduğum yere çivilemişti. Sevgilim gibiydi. Sadece gibiydi ama ellerim ona zarar vermeye kıyamıyordu. Benimle oynuyordu. Siktiğimin piçi içimdeki canavarı kandırabileceğini sanıyordu.

Yine oluyordu.

Kanım damarlarımda durmak istemiyordu. Dişlerim uzamış ağzımdan sarkarken tırnaklarım çekiliyordu. Kalbim heyecanla o kadar hızlı çarpıyordu ki göğüs kafesimi kırıp geçecekti. Derim yanıyordu, derim alev almıştı. Dokunduğu yerler, sevgilimin dokunduğu her yer sızlıyordu. Bağ sarsılıyordu, aramızdaki köprü titriyordu. Hissediyordu. Canavarımı hissediyordu.

Pişmanlık kalbimi doldurmuştu.  Bana ait değildi bu pişmanlık,  onundu. Hissediyordu ölümü bütün hücrelerinde. Benim yaşam getiren sevgilim, ölümü taşıyordu şimdi.  

'Ah...Hyunjin...' diye inledi Derek karşımda. Benim sevgilimin yüzüyle, benim sevgilimin sesiyle...

Bedenimdeki tüm boşlukları öfke doldurdu, nefret doldurdu, kana susamışlık doldurdu. Ben ona gitmedim, o bana geldi. Benim sevgilimin bedeninde, benim sevgilimin elleriyle göğsüme dokundu. Ölecekti ama bunu benim için işkenceye çeviriyordu. Kafasını kaldırıp yüzünü yüzüme yaklaştırırken donmuş,  hiçbir şey yapamıyordum.

' Is that how you're gonna kill your boyfriend?'(Sevgilini de böyle mi öldüreceksin? )

Dudakları dudaklarıma sürterken bedenim titriyordu. Zihnimde milyonlarca ses vardı ve hepsi duvardan duvara çarpıp yankılanıyordu. Çanlar çalıyordu, karar verilmişti, her şey hazırdı ama bedenim hareket etmiyordu. Sevgilim gibi davranırken, sevgilim gibi görünüp onun gibi kokarken bedenim hareket etmiyordu. Sadece görünüşüne mi aşıktım?

Kolları boynuma dolandı,  dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Zaafımı biliyordu, zaafımı kullanıyordu. Sevgilimi özlüyordum. Sevgilimin beni öpmesini özlüyordum. Dudakları yavaşça hareketlenmeye başladığında altüst olmuştum. Sevgilimi öpmek gibi değildi. Sevgilimi öpmek gibi hissettirenmiyordu. Çok farklıydı. Sevgilimi öpmek içimdeki canavarı zincirliyordu. Ama bu öpücük...

Canavarımı öpüyordu. 

İçimdeki canavarı bilmesine rağmen öpüyordu. Öperken korkmuyordu. İhtiyacım olan bu muydu? Canavarımı zincirlemek yerine onu okşayan,  onu seven biri miydi?

Ama kimse bir canavarı sevmezdi. Sadece zaafımı kullanıyordu. Sevgilimin beni her şeyimle kabul etmesine ne kadar ihtiyacım olduğunu biliyor ve bunu kullanıyordu. 

Sevgilim şu anda acı çekiyordu. Sevgilisi başkasını öptüğü için acı çekiyordu. 

Ensesine yapışıp onu kendime bastırdım. Sivri dişlerim dudağını yırtarken sevgilime yapmaya kıyamadığım gibi, sertçe, dudaklarını ezip parçalayıncaya kadar, tutkuyla, açlıkla öptüm dudaklarını. Öpmek gibi değildi, yemek gibiydi. Geri çekilmedi,  karşılık verdi. Beni yenecekti. Ölen o olsa bile, kaybeden ben olacaktım. 

Canavarım karnını doyururken kaburgalarım sızlıyordu. Kaburgalarım sevgilimin acısıyla sızlıyordu. Kanıma sevgilimin gözyaşları karışıyordu. Acı çekiyordu, kıvranıyordu. Sevgilim benim yüzümden ağlıyordu  ve ben başkasını öpüyordum.

Ölüm bulaştırdığım dudaklarım dudaklarını yemeye devam etti. Kan tadı ve dudaklarından kopan et parçaları gözümü döndürmüştü. Onu çimenlere yatırıp üstüne çıkarken ellerini ellerime kenetledi. Parmaklarını parmaklarıma dolamıştı. Ellerimi sıkıp parmaklarının kırılma sesinin acı dolu inlemesine karışmasını zevkle dinledim. 

Ağzımdan salyalar akıyordu, köpükler çıkıyordu

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.

Ağzımdan salyalar akıyordu, köpükler çıkıyordu. Ses çok güzeldi. Kemiklerinden çıkan ses, çığlıkları, acı dolu inlemelerini dinlemek çok güzeldi. Canavarım doymuyordu, canavarım daha çok acıkmıştı. Ölüme batırdığım tırnaklarım bileklerindeki damarlara boylu boyunca sapladım. Tırnaklarımın arasına sıkışan eti, damarları yırtıldığı için akan ılık kanının verdiği tatmin hissi bile yeterli olmuyordu. Daha çok istiyordum. Daha çok kan, daha çok et, daha çok kemik...

'Konuş...' dedim nefes nefese kaldığım için dudaklarımızı ayırırken.  Dudaklarında et kalmamıştı.  Kan dolmuş gözleri bana döndü, acıdan kıvranıyordu ama yine de güldü. Sevgilim yüzünü kullanırken onu bu halde görmek kalbimin patlamasına sebep olacaktı. Sevgilim kollarımın altında paramparçaydı.  O Sevgilim değildi ama sevgilimin bu halde olduğunu hayal etmeme sebep oluyordu.

Nefret ettim ondan.

Bana hissettirdikleri için bir kez daha nefret ettim ondan. 'Konuş.' Dedim bir kez daha. 'Ben dilini koparmadan önce...söyleyeceğin ne varsa söyle.'

'Now,he sees what a monster you are.' (Şimdi, nasıl bir canavar olduğunu görüyor.) Dedi nefes nefese. Ağzındaki kan boğazına kaçtığı için öksürdü bir süre.  Ardından devam etti.

'Will leave you. You don't know, but seals can now be broken before anyone dies.' (Seni terk edecek. Bilmiyorsun, ama artık kimse ölmeden mühürler kırılabilir.)

Seni terk edecek.

Kimse ölmeden mühürler kırılabilir.

Beni terk edecekti. 

▪️▪️▪️

Hyunjin'e bi et kemik neyin bişey verin lütfen...

Ben şimdi niye Derek'le Hyunjin'i öpüştürdüm ki? Niye yaptım bunu🤔🤷‍♀️(Kendi kendime soruyom,  size değil ha)

Yorum yapınız lütfen, hadi çüüüzzzzz👋

Yorum yapınız lütfen, hadi çüüüzzzzz👋

Ops! Esta imagem não segue nossas diretrizes de conteúdo. Para continuar a publicação, tente removê-la ou carregar outra.
Omegaverse | HyunlixOnde histórias criam vida. Descubra agora