35. Bölüm (Aşk'a Direniş 2)

Start from the beginning
                                    

İlk taşı kim attı, ilk günah kimindi bilinmiyordu. İlk aşkın ilk kara sevdaya düşenin kim olduğu bilinmediği gibi...

Hazar ne zaman sevmişti de kara sevda kalbine düşmüştü. Aklı ve kalbi bir biriyle savaş içindeydi. Aklı yeter verdiğin zahi bu sen değilsin vazgeç uslan diye isyanlardaydı. Öfkesi Karacadağ'ın sönüp küle dönmüş lavlarını yeniden yakacak kadar cürüm gösteriyordu.

Sert adımları konağın taş zeminini inletir gibiydi. Yapılanları toplanan aşireti hepsinden haberdardı. Hastaneden yarası iyileşmeden çıkmıştı. Göğsünde ceriham eden acı kurşun değil duyduklarıydı.

Kapıyı açıp içeri girdiğinde duyduklarının doğruluğundan emin oldu.

Amcasının ve babasının şaşkın bakışları arasında ilerleyip sessizce gidip aileye yabancı olmayan adamın yanına oturdu. Kimseyi dinleyecek veya konuşacak halde değildi. Burnundan soluyordu ve odada ki herkes bunun farkındaydı.

Boran ağa şaşkın bakışlarıyla genzini temizleyip "geçmiş olsun oğul hasteneden çıkacağını bilmiyorduk."

Hazar acıyan göğsüne rağmen arkasına yaslanıp kollarını açıp uzatarak şark odasının yastıklarına dayandı. Kimseye saygı duyacak halde değildi. Ayak ayak üstüne atıp kendinden emin bir duruşla "sağol amca hastanede kalacaktım daha iyileşmedim ama böyle uygun gördüm."

Bu topraklarda saygı çok önemliydi. Büyüklerin yanında oturușuna kalkıșına dikkat etmen gerekiyordu lakin Hazar saygı duyacak durumda değildi. Hele bu son olanlardan sonra aklını yitirecek haldeydi.

Öfkeli bakışlarını önce yanındaki adama çevirdi. Daha sonra amcasına dönüp "hayırdır amca siz neden toplandınız. Hele bu kargaşa da ne gereği vardı."

Boran ağa ve kardeşi Fırat bey telaşlı bir şekilde gömleklerinin tek düğmelerini açıp yüzlerini sıvazladılar zira kopacak kıyamet belliydi. Hazar'ın bilerek geldiğini anlamayacak kadar aptal değildiler. Gerçi içerideki erkek tarafı da telaşlanmıștı. Kadınlar ve erkekler endişeli gözlerle bir birlerine bakıyorlardı.

Heja'nın elinde kahvelerle içeri girmesiyle ortamı buz kesen bir sessizlik oluştu. Hazar'ın eli anında yumruk oldu. Bu onun için büyük yıkımdı. İlk defa pes et vazgeç diyen bir ses kulaklarında yankılanıyordu.

Genç kadın Hazar'ı gördüğünde dudakları kenara kıvrıldı gülümsedi. Ama Hazar'ın bakışları tam tersi gördüklerinden hiç memnun değildi. Çatılı kașları yumruk olan eliyle Heja'da yutkundu.

Kimse severken yanmak istemezdi. Kimsenin amacı sevdasında çöl olmak değildi.

Hazar'ın aşkı çocukluktan başlamıștı. Daha masum hiçbir günahı bilmeden sevapmıșcasına sevmişti. Hala seviyordu ve inkar etmiyordu. Gecesinin gündüzü Heja'ydı.

Hazar için doğan güneş değildi Heja'ydı.

Eylemi Aşk ya, kara sevdaydı.

Yumruk olan elinin tırnaklarını tenine batırdı. Kaçıncı red edilișiydi. Kaç defa daha gurursuz davranacaktı.

Sevdası odanın içinde sözülüp kahve dağıtıyordu. İçten içe ya sabır çekti. Sabrın bu kadar kuvvetlisi görülmüșmüydü?

Eyüp sabrı vardı onu görse sırtını sıvazlayıp helal olsun diyecekti.

Bir garip Hazar'dı aşkı, sabrıyla boy ölçüyordu.

Gözleri Heja ile kesiştiğinde güneş doğdu sandı. Kalbi tekli gözlerini yumdu. Bakmaması gerekiyordu. Bakarsı aklı doğru olanı görmeyecekti.

Aşk'a Direniş Where stories live. Discover now