VI: Jeon Jungkook'un güncesi

2.3K 378 370
                                    

Franz Gordon- The French Library

11.11.2020 \ Porte de Montreuil, Paris.

Ciddi gelişmelerim var, galiba bu
kadar yoğun geçen iki günün ardından kalemi elime almak istememin nedeni bu, her şeyi unutmadan kayda geçirmek istiyorum.

Belediye başkanlığı köşkünde kaldığım gün muhteşem bir keman sesiyle uyandım. Açık balkon kapısından süzülen güneşi takip ederek geniş şehir manzarasıyla buluştuğumda, eşsiz müzik biraz daha yakından gelmeye başlamıştı. Kafamı çevirip yan taraftaki balkona baktığımda keman çalan Taehyung'u gördüm.

itiraf etmem gerek, benzersiz bir görüntüydü. Sanki müzik aletiyle bir bütünmüş gibi yayını savururken bedeni de istemsizce aynı yöne süzülüyordu.

Korkuluklardan destek alarak yanağımı avcuma dayayıp solosunu bitirmesini bekledim. bölmek gibi bir niyetim yoktu, sadece izlemek istiyordum.

''Günaydın.'' dedi kemanını boyun çukurundan indirirken.

''Günaydın.''

''Tek başıma çalarken dinlenilmeye alışkın değilim.'' Taehyung da kendi balkonunda benimle aynı duruşu sergileyerek elini yanağına yerleştirdi.

''Böyle güzel bir melodiyi duyup dinlememek ziyan olurdu.'' dedim doğrulurken. ''Yine de işimizin başına geçmemiz lazım, günlük.''

''Önce kahvaltı!'' diye sızladı Taehyung.

''Okumak istemiyorsan sadece söyle Taehyung, ertelemeye devam edemezsin.'' dediğimde bakışlarını yere indirip ofladı.

''Tamam.'' dedi yanaklarını şişirerek.

''Kahvaltı yaparken okuyabiliriz herhalde, zaten Bay Kim... Yani babam çoktan çıkmıştır.'' Üvey babasına sıklıkla Bay Kim diye sesleniyor olmalı diye düşündüm, o an bile bunu garipsemiştim ki bu aralarında baba oğul ilişkisinin hiç olmadığını öğrenmeden önceydi.

İkimiz de aşağıya indiğimizde hizmetli kadın çoktan sofrayı kurmuştu. Yine Taehyung'la yan yana oturmuş ve çayımız gelirken kaldığımız yerden günlüğü açmıştık.

''24 aralık.'' dedim okumaya başlarken.

''Role seçildiğim gün.'' dedi Taehyung heyecanla, kız kardeşinin kendiyle ilgili neler yazdığını merak ediyor olmalıydı.

''Noel hediyesi, ha?'' dedi homurdanarak. ''Yeni mi anlamış.'' derken okumaya da devam ediyordu.

''Doğru söylüyor, bırakmayı denedim ama Jennie izin vermedi.'' dedi yağ sürdüğü ekmeğini ağzına atarken.

''Taehyung kendinle ilgili her şeye böyle yorum yapacak mısın?'' dediğimde suratını astı, o gün gerçekten bütün çocukluğu üstündeydi ve ben bu tür hareketlere kesinlikle alışkın değildim.

''Yorum yapmam için benimle okuduğunu sanıyordum?''

''Davaya yardımcı olmayacak bir şeyse yorum yapma.'' başıyla onaylayıp sayfayı çevirdi.

''15 Şubat...'' dedim aynı anda satırı okurken, Taehyung ve Yönetmen Park'la ilgili kısım gözüme çarptığında kaşlarım istemsizce havaya kalktı. Taehyung'a doğru döndüğümde görmezden gelerek diğer satırı okuyordu.

''Söylemek istediğin bir şey yok mu, inkar ya da...?'' ben daha cümlemi tamamlamadan omuz silkti.

''Davaya yardımcı olmayacak şeyler hakkında konuşma dedin.''

''Harika.'' kasılan çenemi hafifçe oynattım. ''Harika, işine geldiği gibi davran.''

''Bak, bak hayaletten bahsediyor!'' Kaşlarımı çatıp Taehyung'un parmağıyla işaret ettiği satırı seslice okumaya başladım.

Operadaki Hayalet || TaekookWhere stories live. Discover now