Akşam saat sekiz gibi Adana sınırlarına giriş yaptılar. İlnara arka cebinden holdingde tıkıştırdığı zarfı çıkardı.
Yusuf Bayındır'ın adresi yazıyordu.

Palalı mahallesi
347 sokak
Başak Apartman'ı
Kat:7
Daire no:18
Adana/Ceyhan.

Soner arabadan inip bagajı açtı, içerisindeki bıçakları ve H45 uzun namlulu silahı çıkardı. İlnara bununla nişan alıyordu.

İlnara da o sırada etrafa bakınıyordu. Kimlerin sokakta olduğuna. Nerden atış yapacağına.

Adana sıcaktı, İlnara'yı da etkilemişti bu sıcaklık. Üzerindeki siyah ceketinden sıyrılıp rambo atleti ile kaldı. Arabadan siyah şapkasını da aldı, başına geçirdi. Siyah çizmelerinin ipini de sıkıp sokağı kolaçan etmeye başladı. Kendisini izleyen Soner'den habersizdi.

Soner de takım elbise giymişti. Sıcağın etkisiyle o da kravatı söktü, gömleğin bilek kısımlarını katladı. Üstten iki düğmesini açtı.Alnında oluşan minik ter damlacıklarını da elinin tersiyle sildi.

"Aletler hazır. Etraf da müsaitse başlayabilirsin. " dedi.

"Müsait, bekle geliyorum." dedi ve ritmik adımlarla arabanın yamacına ulaştı.

" Kulaklıklar yanında mı? Benimkini versene."

"Ah, evet bi saniye arabada unuttum. "

Soner arabanın içine girip elinde bir çıtçıt poşet ile geldi. İçerisinde iki adet kablosuz kulaklık bulunuyordu. Biri Soner için , biri de İlnara. İkisi de kendi kulaklıklarını taktılar.

İlnara içerisinde H45 silahının bulunduğu uzun, kaplama çantayı sırtına aldı. Bıçakların birini sağ arka cebine, diğerini de çizmesinin içine gizledi. Bunlar yedeği oluyordu. Aksiliklere karşı yanında bulunduruyordu.

400-450 metre ilerdeki deponun yanına vardılar.
"Biri gelirse haberim olsun,"dedi İlnara.

"Tâbi ki de. Bana güven. Hadi git , burda bekliyorum seni. Arabayı da şu mavi konteynırların arkasına park edeceğim. Kolay gelsin küçük hanım. " dedi Soner eliyle konteynırları işaret ederek.

"Tamam, hadi ben gittim. "dedi ve deponun içine girdi İlnara.
Depo çalışanları mesaisini bitirip evlerine gitmişlerdi.

Siyah çizmeleri, zeminde ses çıkarmadan ilerlemek için sesini kısmışlardı. İlnara terlemişti. Rambo atleti yavaş yavaş üzerine yapışmaya başlamıştı. Belinin aşağısına kadar ulaşan kara saçlarını ,ön cebine koyduğu toka yardımı ile at kuyruğu şeklinde bağladı.

Merdivenlere ulaştığında Soner telsizden kısık sesle seslenmeye başladı.

"Hey İlnara, beni duyabiliyor musun? İçeri iki tane adam girdi. Dikkatli ol!"

İlnara, bu saate adamların burda ne işi olduğunu düşünerek " burda olmamaları gerekiyordu, bu da ne şimdi," dedi.

"Ne bilim kızım, pat diye giriverdiler. Neyse sen yardıma ihtiyacın olursa bana seslen tamam mı?"

"Sanmam ama sağol. Ben hallederim."
Merdivenlerin yanındaki eskimiş gri kolonun ardına gizlendi. Adamları beklemeye başladı. Çok geçmeden sesleri yankı buldu depoda.

"Efendim ben de dedim ilaçlayalım diye ama dinlemediler. Masraftan korkuyorlar.

"Bu nasıl bir gerekçe. Muhakkak yarın ekipleri yollasınlar, ilaçlama yapılsın.

"Peki efendim bu fareler nerden geliyor dersiniz?

İlnara içindeki hapşırma hissini daha fazla tutamayacak gibiydi. Yine de baş ve işaret parmağı ile burnunu kapamaya çalışıyor, büyük çaba sarf ediyordu.

"Bilemiyorum. Yarından itibaren anlaşılır."

"Peki efendim, siz nasıl emred-..."

" Hapşuuuu!! "

"Dur Mahmut, içeride biri var. "

Adamlar tedirgin olmuş, kısık sesle konuşmaya başlamıştı.
"İyi ama bu saatte kim olabilir ki? "

"Ne bilim ben ! Sözde buraya sen bakıyorsun. Silahın var mı?"

"Var efendim."

"İyi, şimdi onu bana ver."
Mahmut başıyla onayladı ve silahını patronuna uzattı.

Patron temkinli adımlarla yürüyordu.
İlnara hapşırdığı için büyük bir pişmanlık yaşıyordu.

Adam git gide İlnara'nın ardına gizlendiği kolonun yanına ulaşıyordu.
İlnara arka cebindeki bıçağı eline alıp beklemeye başladı .....

Bölümü nasıl buldunuz?

✨Yeni bölümden beklentileriniz neler?

✨En sevdiğiniz karakter hangisi?

✨ Bölümleri yeterince heyecanlı buluyor musunuz?

✨Son olarak arkadaşlarinizi etiketleyip kitabı büyütmeme yardımcı olur musunuz lütfen

✨ Yıldıza dokunmayı unutmayınız ♥️ seviliyorsunuz 🤗

Bilgi: Bölüm 811 Kelime

TETİKÇİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin